Fileleftheros “’Kadife Yarı Boşanma’ Önerisi... Gazeteci Stavros Ligeru’nun Kitabı: ‘Kıbrıs Sorunu: Sapkın Çözüm” başlıklı haberinde Kıbrıs sorununda çok araştırmalar yapmış ve derin bilgiye sahip bir kişi diye lanse ettiği Ligeros’un kitabında, Rum tarafının stratejisinin sıfırdan revize edilmesini önerdiğine işaret ederek özetle şunları yazdı:

“Yazar, stratejinin sıfırdan revize edilmesini öneriyor. Bu ne demek? Çözümün içeriğinin tekrar düşünülmesi demek. Çözüm arayışı çerçevesinin değişmesinin ön şartı da bütün yönlerinin, tabusuz ve reddedilesi çözümler olmadan tartışmaya açılmasıdır. İstenilen, Kıbrıs Helenizm’inin varoluşu ve ata yurdunda gelişmesi için mümkün olan en iyi realist çözümün –doğru yöntemle-  bulunması olmalıdır. Realist çözüm elbette Türk tarafının kabul ettiği bir çözüm değildir. Uluslararası toplumda cevap bulup dayanak elde edebilecek çözümdür.

Yazar açıkça, seçeneklerin kısıtlı ve milli açıdan sancılı olduğunu belirtiyor. Kıbrıslı Rumlar Yunanistan’dan oldukça uzakta, işgal kuvvetlerinin sürekli baskı ve tehdidi altında bulunuyor. Doğu Akdeniz’in kalbinde, jeostratejik açıdan sınırları değişken ve İslam aşırılığı nedeniyle halen büyük değişiklikler meydana gelmiş, istikrarsız bir bölgede bulunuyor. Ancak en önemlisi yıllar süren işgalin Kuzey Kıbrıs’ta birçok oldu bitti yaratmış, Kıbrıs Türk devlet yapısının da sağlamlaşmış olmasıdır.

“BAŞKANLIKTA BİR PAPADOPULOS YOK, ANNAN PLANI’NA AÇIK DESTEK VEREN ANASTASİADİS VAR”

Bu şekilde, Kıbrıs Helenizm’inin gelecekte, tamamı olmasa da halen müzakere masasında bulunan Annan tipi bir çözümle karşı karşıya gelebileceği bir durum şekillendi. Yazar,  bu sefer ‘hayır’ın çok daha zor söyleneceğinden korku belirtiyor. Çünkü öncelikle, Kıbrıslı Rumlar ekonomik krizden yaralanmış ve özgüvenleri belirgin şekilde sarsılmıştır. İkincisi, başkanlıkta bir Papadopulos değil 2004’te Annan Planı’na açıkça destek veren Anastasiadis vardır.

“ANASTAİADİS HÜKÜMETİNİN DE ATİNA’NIN DA ALTERNATİF ÖNERİ YÖNÜNDE HAREKET ETMEK İÇİN GEREKLİ İRADESİ YOK”

Böyle bir gelişmeyi savuşturmanın tek yolu, çözüm arayış yönteminin değiştirilmesidir. Bunun da şartı, elbette, Kıbrıs Helenizmi’nin –stratejisini revize ederek- somut bir karşı öneriye sahip olabilmek için alternatif bir çerçeve üzerinde çalışmasıdır. Lefkoşa, Türk uzlaşmazlığına atıfta bulunabilir, 2004’teki ezici ‘hayır’ı hatırlatabilir ve Kıbrıslı Rumlar Annan tipi bir planı yine reddedecek tezinin arkasına saklanabilir. Yeni bir reddetme ve yeni bir uzlaşmazlık Amerikalıları ve Avrupalıları alternatif önerileri de dinlemeye mecbur edecek. Maalesef Anastasiadis hükümetinin –ve Atina’nın-bu yönde hareket etmek için bile gerekli iradesi yoktur.

Strateji revizyonu bir prosedürdür. Yani, (Annan tipi planlara) alternatif öneriler sunulması şarttır. Stavros Ligeros geçen on yıllar içerisinde makalelerinde defalarca ‘kadife yarı boşanma’ hakkında yazdı. Ancak kısıtlı alan,  tezini geniş şekilde ortaya koymasına, özellikle Annan tipi planla ve de kısıtlı olsa da kamuoyunun bilgisine getirilen diğer önerilerle detaylı karşılaştırma yapmasına olanak tanımadı.

Bu kitap tam da bu yüzden yazıldı. Ancak sadece bu değil. AB’ye üyelikten önce Kıbrıs Sorunu başlıklı ilk bölümde 1974’ten AB üyeliğine kadar sorunun stratejik parametreleri irdelendi.  Üyelik ve Referandum başlıklı ikinci bölümde uyuşuk AB üyelik süreci, üyeliğin Annan Planı’nın kabulüyle dolaylı ancak net bağlanması yöntemi, planın 2004’te reddedilme gerekçeleri ve ezici ‘hayır’ın savunma yönetimi analiz edildi.

Kitabın ilk iki bölümü Kıbrıs sorunu tarihinin bir çeşit özeti değildir. Okurun Kıbrıs sorununun belirleyicileri ve Kıbrıs Helenizm’inin müzakerelerin rehinesi olduğu istasyonlar hakkında yeterli görüntüye sahip olmasına çalışıldı.  ‘İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’ başlıklı bölüm -10 yıl önce Annan Planı’nı gündeme getiren ve şimdi de ‘gökten düşmemiş bir paraleline sürükleyen’ müzakere kazanımları, sonraki iki bölümde de bunu gündeme getiren gelişmeler zinciri ele alınıyor.

“TANINMAYA KARŞILIK TOPRAK MANTIĞINDA İKİ BAĞIMSIZ KIBRIS DEVLETİ OLUŞTURULMASI ÖNGÖRÜLÜYOR”

Önerinin içeriği ‘Kadife yarı boşanma’ terimini tam olarak anlatıyor. Kadife, çünkü öneri Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin temel ‘isteklerini’ evlendirmeye çalışıyor. Yarı boşanma, çünkü ‘tanınmaya karşılık toprak’ mantığında iki bağımsız Kıbrıs devleti oluşturulmasını öngörüyor, bununla da kalmıyor. Aynı zamanda aralarında, kurumsal ve diğer sıkı işbirliğine zorluyor ancak aralarında çok yönlü dengeyi koruyor. Ayrıca, her ikisinin de AB’ye müşterek şapka ile katılmasını öngörüyor.

“ÖNERİ, TÜRKİYE’NİN KIBRIS’TAN KOVULMASI MAKSADIYLA İCAT EDİLDİ”

‘Kadife yarı boşanma’ önerisinin, Türkiye’nin Kıbrıs’tan kovulması maksadıyla icat edildiği kesin şekilde belirtiliyor. Bunun başarılabilmesi için Kıbrıslı Türklerin temel ‘istekleri’ tatmin ediliyor. Yazar, Ankara’nın muhtemelen bunu torpilleyeceğini düşünüyor. Ancak kendi argümanları olan; iki devlet ve Kıbrıslı Türklere yeterli koruma garantisi öngören bir çözüm planını reddetmesi kendisine çok büyük bir siyasi bedel getirecek.  ‘Kadife yarı boşanma’nın hedefi küçük Kıbrıs Türk devletini, Avrupa ritminde dansa sokarak, Ankara’nın boğucu kucağından uzaklaştırmaktır. Kıbrıslı Rumların yanında AB müktesebatının tamamen yürürlükte olacağı böyle bir devlet olması ile Türk askeri, dolayısıyla da Türkiye’nin olması arasında niteliksel olarak çok fark vardır.

“KIBRIS HELENİZMİ’NİN NE DAHA İYİ BİR ALTERNATİFİ NE DE ZAMANI VAR”

Yazar, önerisinin Lefkoşa tarafından benimseneceği yanılgısı içerisinde olmadığını da belirtiyor. Büyük olasılıkla tartışılmayacak bile. Kitabında bunu, stratejinin sıfırdan revize edilmesi tartışmalarının sivil toplum düzeyinde tartışılması ihtiyacının başlamasına katkı koyacağı sönük ümidiyle dile getiriyor. Yazar kadife yarı boşanma önerisinin 40 yıllık tabuyu bozacağından insanları şoke edeceğine katılıyor ancak Kıbrıs Helenizm’inin ne daha iyi bir çözüm alternatifi ne de fazla zamanı olduğuna işaret ediyor.”