Liderlerin Mont Pelerin’e gideceklerinin açıklanması ile birlikte New York’ta yaşanan kriz geride kalmış, çözüm umutları yeniden yeşermişti. Ancak Rum Lider Nikos Anastasiades daha önce kabul ettiği Türkiye ve Yunanistan’dan da temsilcilerin yan otel ya da kasabada Garantiler ve Güvenlik konusunda bir ön çalışma gerçekleştirmelerine karşı çıkmaya devam ediyordu.

Akıncı bütün ısrarlarına rağmen Anastasiades’in bu direncini kıramayacak ama Beşli konferansın tarihini belirleyebileceği bir zemin yaratma hedefi ile Mont Pelerin’e gidecekti.

Öncelik “toprak”

7 Kasım 2016’da kritik süreç başladı Mont Pelerin’de hedef belliydi. Taraflar toprak kriterlerinde yakınlaşma sağlayabilecekleri bir toprak oranı konusunda uzlaşma sağlayabilir ve karşılıklı olarak hazırladıkları haritaları bir birlerine gösterip bunların son aşamada gündeme gelmesi için BM’ye verirlerse beşli konferansın tarihi de açıklanabilecekti.

Mont Pelerin’deki liderler zirvesi bu hedefi gerçekleştirme hedefi ile başladı. Zirvenin başlaması ile birlikte Rum Sözcü Nikos Hristodulides’in medya üzerinden manipülasyon oyunları da eş zamanlı olarak başlamıştı.

Makul oran hamlesi

Toprak düzenlemesi başlığının ele alındığı Mont Pelerin’deki toplantıda, taraflar toprak oranlarını açıkladığı anda Kıbrıs’ta tarihin seyri değişebilirdi. Kıbrıs Türk tarafının çözümsüzlüğü uzatan ve pazarlıkla zamana yayan klasik yaklaşımdan makul ve gerçekçi bir stratejiye geçmesi, sürecin müzakere süreci olmaktan çözüm sürecine dönüşmesi için çok önemli bir açılım olarak tarihe not edildi. Kıbrıs Türk tarafının inisiyatif alarak %29.2 oranını masaya koyması Mont Pelerin’de Rum tarafının beklemediği bir gelişmeydi ve açıkçası buna hazırlıklı değildi. Çünkü artık sıra beşli konferansın tarihinin belirlenmesine gelmekteydi.

Akıncı’nın ısrarı “beşli konferans”

Mont Pelerin 1’de Türk tarafı beşli konferansın önünü açmak ve bunun için tarih belirlenmesi konusunda kararlı idi. Mont Pelerin’e gidilmesi öncesinde Rum basınında Rum Lider Nikos Anastasiades’in Kıbrıslı Türklere yüzde 24-25 oranında bir toprak önereceği yönünde haberler yer alıyordu.

Belli ki bu haberler bilinçli olarak çıkarılmıştı. Annan Planındaki toprak oranı yüzde 28.7 idi. Türk tarafı müzakerelerin daha en başında BM kayıtlarına da geçirecek şekilde hiçbir konuda Annan Planı’ndan geri gitmeyeceğini ortaya koymuştu.

Medya başka yazsa da, Anastasiadis…

Anastasiades Rum basını üzerinden Annan Planı’ndaki oranın altında bir teklifle masaya geleceği mesajını göndermek suretiyle Türk tarafının buna tepki vermesini ve yüzde 30’un üzerinde bir oranla karşılık verecek bir hazırlıkla masaya oturmasını sağlamayı hedeflemişti. Böylece toprak oranları konusunda bir yakınlaşma sağlanamayacak, Anastasiades’e göre Türk tarafı yüzde 30’un üzerinde bir oranla masaya geleceği için süreç kopacak ve böylece beşli konferanstan kurtulacaktı.

28.2’ye karşılık 29.2!

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Anastasiades masada önceden planlanan taktiğini uygulamaya koydu.

Türklere medya üzerinde yaptırdığı yayınlardaki toprak oranını değil, yüzde 28.2 toprak önerdi. Yani Annan Planı’ndaki oranın yüzde 0.5 altında. Anastasiades’e göre Akıncı bu hamlesi karşısında kilitlenecek ve masa Türk tarafının üzerine yıkılarak çökecekti. Ama öyle olmadı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı o anda inisiyatif kullandı ve  beşli konferansın önünü açacak kritik adımı attı. Kağıda yüzde 29.2 diye yazarak Eide’nin önüne uzattı. İşte ne olduysa o anda oldu…

Sıra tarihe geldi, uçak havalandı

İşte o anda Rum Lider Anastasiadis beklemediği hamle karşısında şaşkına döndü. Ara talep etti.

Anastasiades’in ara talebi şaşkınlık yarattı. Rum lider Atina’ya ve Kıbrıs’a dönmesi gerektiğini söyledi. Oysa ki varılan uzlaşı, oranlar konusunda mutabakatın sağlanması ile birlikte nihayetinde haritaların sunulması ve  beşli konferans tarihinin kararlaştırılması yönündeydi.

Rum lider Atina’ya ve Kıbrıs’a dönüp gerekli görüşmeleri yapmadan bir tarih veremeyeceğini söyledi. Özellikle de AKEL Lideri ile istişare yapmak istediğini söyledi.

Akıncı “beklemeye” razı olsa da…

Kendisine 2-3 gün Kıbrıs’a ve Atina’ya gidip dönebileceği, Kıbrıs Türk heyetinin Mont Pelerin’de kalarak dönüşünü bekleyebileceği önerildi. İsviçre’ye özel uçak kiralayarak gelen Rum tarafının, bu anlamda da bir sıkıntısı yoktu ama Anastasiades tüm heyetini alarak oradan ayrılmayı tercih etti. Atina’ya gitmek için ara isteyen Anastasiadis’in yerinde, Ankara’ya gitmek için ara isteyen Akıncı olsaydı, neler yazılıp neler çizileceğini tahmin etmek güç değil. Ama Anastasiadis’in bu talebi, Akıncı tarafından anlayışla karşılandı.

Müstakbel ortağın bu ihtiyacı hiçbir şekilde istismar edilmedi.

Sis perdesinin arkasındaki gerçek

Buna karşılık kısa bir süre önce AKEL Genel Sekreteri bir açıklama yaparak, Anastasiades’i Mont Pelerin’de ara isterken söylediği gerekçe ile gerçek nedenin ne olduğunu açıklamaya davet etti.

AKEL Genel Sekreteri, bu gerçeği Anastasiades’in açıklamaması durumunda kendi tarafından açıklanacağını söyledi. Belli ki Anastasiades’in Kıbrıs’a dönmek için söyledikleri ile olup bitenler arasında farklar var. Zaten bu daha sonra ortaya çıktı.

Akıncı’dan Anastaiadis’e: Bize yalan söyledin

Anastasiades’in arayı Atina ile görüşerek Mont Pelerin’de bir hafta sonra yapılacak olan ikinci aşama görüşmeleri çıkmaza sokmak için kullanacaktı. Akıncı, Anastasiades bir hafta sonra Mont Pelerin’e döndüğünde ona “bize yalan söyledin” dediğinde Ansatasiades yalan söylemediğini ispatlamaya çalışacak ama bunu yapamayacaktı.