Uygun olmayan restorasyonlarla, aslından uzaklaştırılan tarihi yapılar, zevksizlik, doyumsuzluk, açgözlülük, görgüsüzlük ve rant peşinde koşan zihniyetlerin elinde öz değerlerini yitiriyor.

Yeni Bakış gazetesinden Özlem Çimendal'a konuşan Şehir Plancıları Odası Başkanı ve Anıtlar Yüksek Kurulu Üyesi Merter Refikoğlu, belediyelerden, Eski Eserler Dairesi’ne, Şehir Planlama Dairesi’nden vatandaşa kadar, kimsenin eski eserler ile ilgili yasalara uymadığına dikkat çekerek, ülkenin tarihi yapısı ve dokusunun gün geçtikçe yok olduğunu söyledi 

Refikoğlu, son zamanlarda özellikle Lefkoşa üzerinden eskiye dönüş ve canlandırma çalışmalarına başlandığını, ancak bunların da olması gerektiği gibi olmadığını ifade etti ve “Herkesin kendi kafasına göre kendi çıkarına göre yaptığı düzenlemeler olarak görülüyor. Çok yazık. Yasalara uymayanlara ağır yaptırımlar uygulanmalı” dedi 

Zey-Bir Başkanı İrfan Çelik de, KKTC’nin kültürel kimlik ve kültürel mirasını koruyamadığını dile getirerek, eski eserlerin yeniden restorasyonu noktasında ise, katliam yapıldığını kaydetti ve ekonomik çıkarların ön planda tutulup, kültürel mirasın yok edildiğini vurguladı

Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu:

“Yasalara uymayanlara göz yumuluyor, tarihi eserler yıkılıyor”

Şehir Plancıları Odası Başkanı ve Anıtlar Yüksek Kurulu Üyesi Merter Refikoğlu, KKTC’de tarihi eserlere gösterilen özenin içler acısı olduğuna dikkat çekerek, yasal olarak bu eserlerin korunmasına rağmen, yasa dışı yapılan icraatlara göz yumularak ses çıkarılmadığını vurguladı.

“Belediyeler, Eski Eserler, Şehir Planlama Dairesi yasalara uymuyor” 

Belediyeden Eski Eserler Dairesi’ne, Şehir Planlama Dairesi’nden tüm vatandaşa kadar kimsenin eski eserler ile ilgili yasalara uymadığına dikkat çeken Refikoğlu, ülkenin tarihi yapısı ve dokusunun da gün geçtikçe daha da kötüye gittiğine vurgu yaptı. 

KKTC’de tarihi eserler yıkılmaya yüz tuttu

Refikoğlu, dünyada eski eserlerin korunup geliştirilerek turist çekilmesi amaçlanırken, KKTC’de bu durumun tam tersi olduğuna işaret ederek, tarihi eserlerin yıkılmaya bırakıldığını dile getirdi. 

Lefkoşa’daki eskiye dönüş de olması gerektiği gibi değil 

Refikoğlu, son zamanlarda özellikle Lefkoşa üzerinden eskiye dönüş ve canlandırma çalışmalarına başlandığını, ancak bunların da olması gerektiği gibi olmadığını ifade ede etti. 

Herkes kendi çıkarına göre hareket ediyor

Refikoğlu, “Herkesin kendi kafasına göre kendi çıkarına göre yaptığı düzenlemeler olarak görülüyor. Çok yazık. Bunlar çocuklarımıza torunlarımıza bırakacağımız eserler” dedi. 

Yasalara uymayanlara ağır yaptırımlar uygulanmalı 

Ülkenin tarihi dokusunun gün geçtikçe yıpratılarak, talan edildiğine değinen Refikoğlu, artık var olan yasaların uygulanarak, uymayanlara da sert yaptırımlar getirilmesinin gerektiğini vurguladı. Tarihi yapı ve eserlerin devlet politikası haline gelerek korunup desteklenmesinin önemine dikkat çeken Refikoğlu, aksi halde tüm eserlerin yok olup gideceğini vurguladı. 

Zey-Bir Başkanı İrfan Çelik:

“Kültürel kimliğimizi kaybederek, yok oluyoruz”

Bir araya gelmiş insan topluluklarını halk yapanın kültür olduğunu, bir milletin kültürünün de tarihi eserleri ile var olabileceğini vurgulayan Zey-Bir Başkanı ve Ekonomist İrfan Çelik de, KKTC’de zevksizlik, doyumsuzluk, açgözlülük, görgüsüzlüğün hüküm sürdüğü ve rant peşinde koşan zihniyetlerin varlıklarının eski eserler için büyük bir talihsizlik olduğunu ifade etti. Çelik, tarihi yapıların birer birer katledildiği ülkede, toplumsal kültürün de yok olduğunu ifade etti.

“Kültürel kimliğimiz yok oluyor”

Sosyal kültür, tarih, mimari kültürlerin toplumu bir arada tutan varlık nedeni olduğunun altını çizen Çelik, bunlar olmadan kimlik sahibi olunmayacağını söyledi. Çelik, bugün KKTC’de toplumu bir arada tutabilecek kültürün yok olduğunu vurguladı. Çelik, “Bunlar olmadan halk, toplum olamazsınız. Kültürüne yeteri kadar sahip çıkmamış ve çıkamayan topluluk durumundayız şu anda” dedi.  

Mimari yapılar da korunmuyor 

Sorunun sadece tarihi eserler ile değil, mimari yapılarla da ilgili olduğunun altını çizen Çelik, “Surlariçi ve köylerdeki mimariye baktığınız zaman, bu evler ve yapılar tarihi eser tanımı altında sınıflandırılmazsa dahi, 1920-1930’lardan sonra bile inşa edilmiş olsa da, kültürel eserler olması sebebi ile önemli ve değerli olduklarını bilmemiz gerekiyor, ancak biz bunları bile koruma altına alıp değer vermiyoruz” şeklinde konuştu. 

“Zevksizlik ve görgüsüzlük abidesi mimari yapılarla kimliğimizi yok ediyoruz”

Çelik, “Şu ada gelişme diye lanse ettiğimiz ancak hiçbir kültürel öğe içermeyen zevksizlik ve görgüsüzlük abidesi mimari yapılarla tüm sosyal ve yaşamsal yapılarla kültürel kimliğimizi kaybetmiş durumdayız” dedi. 

“Kültür turizmimiz yok”

Bugün dünyada ülkeye en yüksek katma değeri katacak olan turist profilinin, kültür turistleri olduğuna dikkat çeken Çelik, KKTC’de bunun gerçekleştirilememesini eleştirdi. Çelik, “Ülkeye gelen turistlere kültür için değil de bizde şu anda olduğu gibi yurt dışından ithal ettiğimiz peynir, tere yağı, börülce, et, sütü pişirip veriyorsanız eğer, bu ciddi bir sorundur” dedi. 

Bilinçli turist KKTC’yi tercih etmiyor 

Bilinçli ve kazanç sağlayacak olan turistlerin tercih ettikleri coğrafya ve ülkelerin kültürel mirasları ile ön plana çıkmış ve kimliklerini koruyup bağlılıklarını koparmamış olan topluluklar olduğuna işaret eden Çelik, bunun örneklerinin Avrupa ve Uzak Doğu’da görüldüğünü vurguladı.

KKTC kültürel mirası taşıyamıyor 

KKTC’nin en büyük hatasının kültürel kimlik ve kültürü taşıyamaması oluğunun altını çizen Çelik, “Sosyal kimliğimiz ve mimari kimliğimiz gibi yemek kültürümüz de ortadan kalkmak üzere. Bugün Yunan adalarının hem kendi yemek kültürleri ile hem de tarihleri ile ön plana çıktıklarını görebilmekteyiz” ifadelerini kullandı. 

“Onlarda turist 900 Eurolara kadar bırakırken bizde ise 360 Euro bırakıyor”

Çelik şöyle konuştu: “Buralarda turist başına harcamaların 900 Eurolara kadar çıktığını görüyoruz. Bizim ülkemizdeki bir turistin harcaması 360 Euro’yu geçemiyor maalesef. Dünyada bizim denizimiz bizim kumlarımızdan daha güzel yerler de var. Rekabet etmeyi bilmiyoruz. Biz dünyayı göremiyoruz, yavaş yavaş  toplum olma hakkımızı kaybetmek üzere olduğumuzun farkına varamıyoruz.” 

KKTC’nin kültürel, tarihi, yaşamsal kimliği yok oluyor

KKTC’nin kültürel kimliğini, mimari, tarihi, yaşamsal ve yemek kültürü bağlamında koruyamadığını vurgulayan Çelik, düzeltme hamlesinin de görülememesinin üzücü olduğunu dile getirdi. Çelik, Eski Eserler Dairesi’nin her vatandaşa her binaya her esere aynı yakınlıkta, aynı şefkatle yaklaşarak korumaya alması gerektiğini dile getirdi.

Eski eserlerdeki restorasyonlarla katliam yapılıyor

Eski eserlerin yeniden restorasyonu noktasında da katliam yapıldığına dikkat çeken İrfan Çelik, aslına uygun restorasyonların hem pahalı hem de bilgi sahibi mimarlar isteyen bir iş olduğu için, işin kolayına kaçılarak ve ekonomik çıkarlar ve kaygılar ön planda tutularak, eski kültürel mirasın ise hiçe sayılarak yok olmasına neden olunduğunu ifade etti.