1974 Barış Hareketi sonrası 1976’da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’ ne gelen bir aile evladıyım.
Ben ve daha niceleri…
Annem Trabzon’dan babam ise Ağrı’dan gelmektedir.
Birçok farklı dil ve kültürü taşımaktan gurur duyuyorum.
İki farklı dil, iki farklı kültür, fakat aynı vatan, aynı toprak, aynı BAYRAK….
Adanın en ucuna yerleştirilmiş yıllardır aynı topraklarda kardeşçe ve özgürce yaşamaktayız.
Üstelik yaşadığımız DİPKARPAZ ‘ da Rum kardeşlerimizle birlikte gülüp ağlıyoruz, acılarımızı, sevinçlerimizi birlikte paylaşıyoruz..
Bugüne kadar hiç birinin ağızından ‘TÜRKİYE DÜŞMANDIR’ sözünü duymadık, duymayız da….
Bayrağa saygı ise her bayrağa saygı göstermemiz gerekmez mi?
Rum kardeşlerimiz bile bu köyde  BAYRAĞIMIZA saygı duyuyor….
İşte bütün mesele bu…
Hiçbirimiz mensup olduğumuz ırkı, aileyi kendimiz seçmedik. Irkımızı seçme gibi bir hakka sahip değiliz. Dolayısıyla insan kendi seçemediği veya yapmadığı bir şeyden sorumlu tutulamaz. Irkından dolayı bir kimse sorumlu tutulamaz. İnsan ancak kendi yaptıkları veya seçtikleriyle değerini artırabilir veya eksiltebilir. Bu nedenle hiçbir ırk, sahibine üstünlük ve büyüklük sağlama nedeni olmadığı gibi, basitlik aşağılama nedeni de olamaz.
Dünyayı sosyal medya üzerinden değiştirmeye çalıştığınız için geri kalan hiçbir şeyi takip edemiyorsunuz sanırım.
Bu dünyanın en büyük sorunu sizlersiniz.
Eğitimli de olsanız, cahil ve ırkçı olmanız bu dünyanın en büyük sorunudur.
İnsanı etnik kimliğiyle, denk geldiği coğrafyayla değil, salt insanlığıyla tanıyın lütfen….
Bir ülkeyi ülke, o ülkede yaşayanları millet yapan tek şey bayrak değil. Bazıları kendi başlarına veya birilerinin provokasyonuyla bayrağa ‘terbiyesizlik etti’ diye bu ülkeye bir şey olmaz…
Artık insanlar “üzerinde doğduğun değil, üzerinde doyduğun toprak vatandır” diyorlar…
Gelmeyin dolmuşa, bu güzel memleketimize sahip çıkalım.