Deniz Abidin/Özlem Çimendal

Yerel bankaların faiz politikaları vatandaşı bıktırdı. Yeni Bakış’a konuşan vatandaşlar, “borçlarımızdan kalanla çocuklarımızı zor okutuyoruz, ceplerine harçlık koyamaz duruma geldik” diyerek, yerel bankaların denetlenmediğini borçtan bir türlü kurtulamayanların mahkemelerde süründüğünü belirtti.  Kredi borçlarının yaşam kalitesini düşürdüğünü ifade eden vatandaşlar, “Bankalar faiz uygularken işlerine geldiği gibi davranamazlar. Devlet bu mercileri denetlemelidir, yasalar yapmalıdır. Sadece faiz ödüyoruz, anapara yerinde sayıyor” diye konuştu.

VATANDAŞ NE DEDİ?

Mahmut Yağmur:

“BORÇ ÖDEMEKTEN ELİMİZE BİR ŞEY KALMIYOR”

“Bankalara elini veren kolunu kaptırır duruma geldi. Yerel bir bankadan kredi çektim, 10 yıldır ödüyorum. Başka bir bankadan yine kredi çekmek durumunda kaldım. Yıllardır ödüyorum. Faizler çok yüksek. Bankaları denetleyen yok. Bırakın geleceğe yatırım yapmayı, borç ödemekten elimize bir şey kalmıyor. Denetim Türkiye’de yeni başladı. Bizde de olması şart. Aksi takdirde vatandaş mahkemelerde sürünecek. Hükümet ise çok sorumsuzdur. Yerel bankalara el atmayı düşünmüyor” 

Erdoğan Çalışkan:

“EVLENMEYİ GÖZE ALAMIYORUM”

“Geçinemiyorum. Ben bekarım. Evlenmeyi göze alamıyorum. Bu ülkede aldığımız maaş ya ev kirasına gidiyor ya da bankalara borca . Vatandaş çocuğuna bırakın harçlık vermeyi geleceğine yatırım yapamıyorum. Çevremizde bunları görüyoruz. Yakınlarımızın yaşadıkları sıkıntıları gözlemliyoruz. Evlenmeye yanaşmıyorum. Çocuk işi de artık zengin işi oldu. Parası olmayan çocuk yapmıyor ya da tek çocukla kalıyor. Elektrik ücreti en büyük sorunumuz. Çok fahiş rakamlar ödüyoruz. Evde bir mangal yaksak 200 liradan aşağıya değil. Her şey pahalı. Arabayla bir yere gidecek olsak benzin istiyor. Vatandaş nasıl yaşasın?”

Erkan Tayfur:

“ÜLKE EKONOMİSİ BERBAT BOYUTTA”

“Ülke ekonomisi berbat boyutta. Bunu sadece yaşayan fakir kısım bilebilir. Eskiden kredi çekerdim, şimdi çekemiyorum. Ancak gençler bir şeyler yapabilmek adına bankalardan kredi alıyor. Sonrasında yıllarca yüksek faizlerle ödemek durumunda kalıyor. Emekliyim. Emekli maaşım bana yetiyor.  Devlet biraz denetlese bu halk bu kadar sıkıntı yaşamaz”

Doğa Bağlarbaşı:

“KREDİ BORÇLARI YAŞAM KALİTESİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”

“Herkes gibi benimde bankaya borcum var. Sterlin borçlandım, üç yıldır ödüyorum. Aldığım borç bugün Türk Lirası olarak bakıldığında çektiğimin çok üzerindedir. Öngörülü davrandım ve vadeyi uzatmak zorunda kaldım. Bunu ödemek yıllar sürecek ama bu ülkede başka şekilde de bir şey yapılmıyor. Bankaya ödenen kredi borcu 300 poundun üzerindeyse bu miktar yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bankalarımız maalesef denetlenmiyor. Yaptırım gücü de yok. Her banka kendine göre faiz uyguluyor. Asıl zoru özel sektörde çalışan çekiyor. Çocuğunun okuluna, elektriğe, suya ödemekten aileler çocuklarının eline para veremez duruma geldi. Memlekette istikrarlı bir ekonomi yok”

Ali Kemal Piyale:

“BANKALAR HAYATIMIZI İPOTEK ALTINA ALDI”

“Geçinemiyoruz diye bankalardan kredi çekiyoruz. Sonra hayatımız bu borçları kat kat ödemekle geçiyor. Bankalar hayatımızı ipotek altına aldı. Yerel bankaları denetlemesi gereken devlet bunu yapmıyor. Bu duruma hükümet yetkilileri el atmalıdır. Bankalar istediği gibi davranıyor. Vatandaş mecburi kredi çekmek zorunda kalıyor. Özellikle gençler bunu yapmak zorunda bırakılıyor. Bir iş yeri kurmak ya da bir gelecek kurmak adına bunu yapıyorlar. Genç insanlar en üretken oldukları zamanlarını borç ödemekle geçiriyor”

Bektaş Yaşar:

“İŞLERİNE GELDİĞİ GİBİ DAVRANAMAZLAR”

“Kimse durduk yere bu zor şartlarda kredi çekmez. Vatandaş ihtiyaçtan kredi çeker. Sonrasında mahkemelerde sürünür. Çünkü ödeyemez. Faizler çok fazla. Gider çok, ancak gelir kaynağı yok denecek kadar az. İnsanlar iki işte çalışıyorlar ki anca yetişsin. Ellerinde günün sonunda bir şey kalmıyor. Çocuklarına harçlık veremez duruma geldiler. Bankalar denetlenmelidir. Keyfi uygulamalar vatandaşı perişan hale getirdi. İşlerine geldiği gibi davranamazlar. Neredeyse her gün bankalardan kredi çeşitlerini anlatan telefonlar geliyor. Başlangıçta cezbedici geliyor, ancak sonrasında işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor”

Yaşar Keleşzade:

“ÇOLUK ÇOCUĞA BİR ŞEY ALAMAZ DURUMA GELDİK”

“Yerel bankaların faizlerini serbest bıraktılar. Bir zamanlar döviz mağdurları vardı, şimdi bu sayı yine arttı. Meclisteki bazı milletvekilleri ve politikacıların bankalarla içli dışlı olmalarından dolayı menfaatleri olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yerel bankalara el atmıyorlar. Denetleme yoluna gitmiyorlar. Vatandaş ev almak istiyor, kredi ile borçlanarak almak zorunda kalıyor. Her ay ödüyor, ancak ödedikçe borç katlanıyor. Aldığı eve evimdir diyemiyor. Borçlanan insanları rahatlatıcı yasalar çıkmalıdır. Faizlerden kaynaklı borçlar arttıkça cebimizde para kalmıyor. Çoluk çocuğa bir şey alamaz duruma geldik”

Şevket Sarıhan:

“HERKES AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZATSIN”

“İnsanlar bankalara borçlanırken dikkatli olmalı. Yerel bankaların faiz oranları belli ve herkes ayağını yorganına göre uzatırsa sorun olacağını sanmıyorum. Evet yerli bankaların faiz oranları oldukça yüksek ama insanlar da bunları bile bile borçlanıyorlar. Ödenen maaşlar belli ülkede, ödeyeceğinizden fazla kredi borcuna da girerseniz doğal olarak her şey alt üst olur.”

Engin Sarıhan:

“İNSANLAR SADECE FAİZ ÖDÜYOR, ANAPARA YERİNDE SAYIYOR”

“Yerel bankaların sabit bir denetim sistemi olmalıdır. Denetleme sorunu en büyük problem aslında. Döviz üzerinden borçlanan vatandaş oldukça mağdur oldu dövizin tavan yapması ile. İnsanlar sadece faiz öder oldu. Anapara ise yerinde sayıyor. Hükümetin bu işe el atması gerekmekte”