Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı, Doktor Burhan Nalbantoğu Hastanesi’nin durumu, acil servis ve ülkenin sağlık politikaları hakkında Yeni Bakış’tan Deniz Abidin'e konuştu. Dizdarlı, gece kulüplerinde çalışmak için ülkeye gelen kadınların uçaktan iner inmez hastaneye getirilerek muayene edildiklerini belirterek, söz konusu kişilerin tahlil sonuçları çıkana kadar ise karantinada tutulduklarını söyledi. Dizdarlı, kadınların karantinada kaldıkları gün boyunca verilen otelcilik hizmetlerinin de belli bir kalitesi olduğunu belirtti. Dizdarlı, söz konusu kadınlar için hastanede özel bir bölüm olduğunu ifade ederek, hemşirelerin sürekli kendileriyle ilgilendiklerini ve raporları onaylandıktan sonra ise iş yerlerine gittiklerini kaydetti. Tahlillerinde olumsuz bir şey çıkması durumunda polisin müdahale ettiğini anlatan Dizdarlı, böyle bir durum karşısında ise söz konusu kadının yurt dışına gönderildiğini söyledi. 

“Kimsenin şiddete maruz kalmasına taraf olmayız”

Dizdarlı, bir buçuk yıldan beridir başhekimlik görevini yürüttüğünü anımsatarak, bu süre içinde dört kadının şiddete maruz kaldıkları yönünde şikayet geldiğini kaydetti. Dizdarlı, durumu polise bildirdiğini ve zamanında müdahale yapıldığını ifade ederek, kadınlardan birinin kendi isteğiyle ülkesine döndüğünü, bir başkasının ise çalıştığı yeri değiştiğini, diğer ikisinin de kendi iş yerlerinde devam etmekte oldukları bilgisini aldığını kaydetti. Dizdarlı, “Bu dört vaka dışında bana ya da arkadaşlarıma intikal eden bir olay olmamıştır. Olması durumunda biz mutlaka polise bildiririz” diyerek, kimsenin şiddete maruz kalmasına taraf olmayacağını belirtti. 

“Hem yük hem de severek yapmıyoruz”

Dizdarlı, günde 50-80 arası kadının muayene için hastaneye geldiğine dikkat çekerek, bu durumun hem laboratuvar olarak, hem tahlil yükü hem de hekim potansiyeli açısından yük anlamına geldiğine işaret etti. “Bu iş, çok severek yaptığımız bir iş değildir” diyen Dizdarlı, “Artan nüfustan dolayı biz vatandaşa vermemiz gereken hizmeti vermekte zorlanırken, sayısı 50-80 arası değişen başka bir sektöre bu hizmeti vermek yük artışı olarak bizlere yansıyor” diye konuştu. 

“Bu hizmet özel hastanelerle verilebilir”

Dizdarlı, bu hizmeti Sağlık Bakanlığı’nın özel sektör hastanelerine verme durumunun olması halinde hastanenin bu yükten kurtulacağını, bu hizmetin ücretlendirilmesinin de iş sahiplerinde olması gerektiğinin altını çizdi. “Bu politik bir karardır, ancak benim şahsi düşüncem bu yöndedir. Dizdarlı, “Bize ekstra yük getirdiği ve bu işi çok severek yapmadığımız ortadadır. Kendimizi ticari olan bu işin bir parçası olarak görmekten mutlu olmuyoruz” dedi. 

“Hastane yüzde 98 dolu”

Başhekim Bülent Dizdarlı, hastanenin bugün itibarıyla yüzde 98 dolu olduğunu belirterek, ortalama Bin 500 insanın her gün hasta ve ziyaretçi olarak hastaneye girip çıkmakta olduğuna vurgu yaptı. Dizdarlı, hastanede, hasta yatırmak için yatak arar duruma geldiğini ifade ederek, 1973 yılında hastanenin temelleri atılırken büyük kavgalar çıktığını anımsattı. Dizdarlı, dönemin milletvekillerinin bu kadar büyük bir hastaneye gerek olmadığı konusunda birbirleri ile çatıştıklarını anımsatarak, bundan 40 yıl sonra ise hastanenin yetersiz olduğunun konuşulmakta olduğunu kaydetti. 

Dizdarlı, bu durumun artan nüfustan kaynaklandığına dikkat çekerek, hastanenin her şeye rağmen küçümsenmemesi gerektiğini, anjio, beyin ve kalp ameliyatlarının başarı ile tamamlandığını söyledi. 

“Acil serviste yapılan tedavi geçicidir”

Dizdarlı, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Halk arasında acil servisin kavranması farklıdır. Bir kere acil servise her hasta gelmemelidir. Geçen gün örneğin, bir hasta geldi ve dedi ki 4 gündür başım ağrıyor. 4 gün boyunca başı ağrıyan adam acile gelmez. Zaman zaman gözlerinde kayma olan hastalar acil servise geliyor. Acil servise gelecek olan vakalar gerçekten hayati önem taşımalıdır. Trafik kazası, kalp krizi, ciddi kanamalar olmalıdır. Toplumsal yapıya baktığımız zaman bu hastaların neden akşam saatlerinde bakınmak için acile geldiklerinin sebepleri vardır. En önemli sebebi mesai saati içinde izin alamayanlar çoluk çocuğu dahil acile geliyor. Burada yapılan tedavinin geçici olduğu bilinmesi gerekmektedir.”

“Hâlâ kardiyoloğa ihtiyaç var”

Başhekim Dizdarlı, tren yoluna açılan polikliniğin  acil servisi bir süre rahatlattığını belirterek, ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Dizdarlı, bu tarz yerlerin ikincisinin hatta üçüncüsünün açılması gerektiğini kaydetti. 

Dizdarlı, hastanenin genel anlamda hemşire eksikliği olduğuna vurgu yaparak, dün sabah 17 yeni hemşirenin hastanede göreve başladığını, ancak daha çok sayıda hemşireye ihtiyaç olduğunu söyledi. Dizdarlı, hekim gözüyle baktığında bazı dallarda çok yetersiz olunduğunu, bazı dallarda ise bolluk gördüğünü kaydetti. Dizdarlı, Onkoloji ile Kardiyolojideki ciddi sıkıntıların aşıldığını, ancak kardiyoloğa hala ihtiyaç olduğunu söyledi. Dizdarlı, randevulu sistemi incelediğinde en çok kardiyoloji servisinden randevu alındığını belirterek, şöyle devam etti, “Daha çok nitelik önemlidir. Çocuk kardiyoloğu, çocuk nöroloğu yok. Sayı olarak bakıldığında hastanedeki hekim sayısı yeterlidir, ancak bu alanlarda eksikliğimiz var.”

“Sorun hep halının altına süpürülmemeli”

Bülent Dizdarlı, ikinci iş yasağı konusunun ise Kıbrıs konusu kadar eski bir konu olduğuna dikkat çekerek, bu konu yüzünden istifalar olduğu gibi geri dönenler de olduğunu, bu istifalarla geri dönüşlerin bundan sonra da devam edeceğini kaydetti. 

Dizdarlı, bu konuda artık siyasi ve radikal bir karar gerektiğini ifade ederek, “Sorun hep halının altına süpürülürse bu sorun da hep karşımızda duracaktır. Örneğin, bir onkolog arkadaşımızı buraya getirmek için çok uğraştık. Ancak maaşı sorduğunda bize güldü. Diğer bir konu da organizasyon meselesidir” diye konuştu. 

“Planlama yapılarak doktor eksikliği giderilebilir”

Organizasyonun da burada önemine işaret eden Bülent Dizdarlı, Tıp Fakültelerinin 6 yıllık dönemi sonunda devletin planlama yapması gerektiğini kaydetti. Dizdarlı, “İki kadın doğumcu doktor gidip de gelecekse ve benim burada ihtiyacım yoksa, bu insanlar kardiyolojiye yönlendirilmelidir. Adli Tıp ya da anesteziye yönlendirilmelidir. 10 yıl sonraki ihtiyacımı bilerek ona göre yönlendirme yapmalıyım. Burslar verilmeli, istifaları karşısında ciddi tazminatlar koymalıyız. Bu da bana göre bir devlet politikasıdır” diye konuştu. 

Dizdarlı, bu yaz 58 tıp öğrencisinin hastanede ağırlandığını ifade ederek, staj yapan öğrencilerin hepsinin de ülkeye dönme isteğinin olduğuna vurgu yaptı. Dizdarlı, planlamalar yapıldığı müddetçe doktor eksikliği bakımından sıkıntı yaşanmayacağını söyledi. 

“Radikal kararlar verilmeli”

Bülent Dizdarlı, bazı konularda devlet politikasının olduğunu bazı konularda ise olmadığını belirterek, radikal kararların bir an önce verilmesi gerektiğini kaydetti. Dizdarlı, Sağlık Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası, Döner Sermaye Yasası, Hasta Hakları Yasası ve Hastaneler Yasası’nın hep birlikte geçmesi gerektiğine dikkat çekerek, sağlık politikasının ancak böyle şekillenebileceğine inandığını söyledi. 

“Görevim burayı en iyi şekilde muhafaza etmektir”

Dizdarlı, yeni yapılması planlanan hastane konusunda ise, derdinin şu an itibarıyla sadece Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi olduğunu söyleyerek, amacının da içinde bulunduğu ve başhekimlik görevini sürdürdüğü hastaneyi en iyi şekilde sürdürebilir bir durumda tutmak olduğunu kaydetti. Başhekim Dizdarlı, “Gördüğünüz üzere ben bu emektar eski binanın başhekimiyim. Benim görevim burayı en iyi şekilde muhafaza etmektir. Bu konuda efor sarf ediyorum. Şu andaki hastanenin eksikliklerini, gereksiz bir zamanda erken seçim yapılmasına ve bütçenin geç geçmesine bağlıyorum” diye konuştu. 

“Sağlıkta insan kaynakları artırılmalı”

Bülent Dizdarlı, Türkiye ile yapılan protokol gereği devlette belli oranda işçi çalıştırılmasını içeren maddenin sağlık için geçerli olmaması gerektiğini belirtti. 

Dizdarlı, sağlıkta insan kaynaklarının artırılması gerektiğinin altını çizerek, bahçe temizliğinden her şeye kadar çalışanın önemli olduğunu söyledi. Dizdarlı, “Hastane sadece doktor ve hemşirelerden ibaret değildir. Bunların da eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. İnsan kaynaklarımızın yetersiz olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.