Ülkemizde birçok vatandaş  öğretmen eksiklikleri, okulların alt yapıları, tam gün eğitim ve sürekli olan grevler gibi nedenlerle  çoğunlukla özel okulları tercih ediyor. Yeni eğitim öğretim yılında da vatandaşların çocuklarını devlet okulları yerine özel okullara göndermeyi tercih etmesiyle ilgili olarak görüşlerini aldığımız Ekonomist ve Akademisyen Hüda Hüdaverdi “En önemli etken tam gün eğitim olması ve grevlerden etkilenmeyen kesintisiz eğitim tabii bir de kalitenin çok yüksek olması” dedi. 

Birçok vatandaşın çocuklarını ekonomik olarak daha yüksek olmasına rağmen özel okullara kayıt ettirmesiyle ilgili olarak görüşlerini aldığımız Ekonomist ve Akademisyen Hüda Hüdaverdi, bu durumun eğitim kalitesi ve kesintisiz eğitimden kaynaklandığını söyledi. 
 
“Veliler grevlerden bıktı”

Ülkede eğitimin sürekli kesintiye uğradığını söyleyen Hüdaverdi “Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan okullarda sürekli grev olması, eğitimin kesintiye uğratılması en büyük etken. Bu da özel okulların aslında olması gerekenden daha çok önemli hale getiriyor. Veliler sürekli yapılan grevlerden bıktı” dedi. 
 
“İnsanlar borçlanarak çocuk okutuyor”

Velilerin çocuklarına düzgün bir eğitim aldırmak istediğini belirten Hüdaverdi “Eğitim devlet okullarında sürekli kesintiye uğruyor. Sendikaların yapmış olduğu eylemlerle duran eğitimden dolayı toplumumuz ‘ben imkanım elverişli olmasa da borçlaranarak çocuğumu özel okula göndereyim ki eğitimi aksamasın’ düşüncesiyle hareket etmeye başladı. Gelir düzeyi uygun ya da değil farketmiyor velilerimiz özel okullara yönlenmiştir” dedi. 
 
“Tam gün eğitim de bir faktör”

Hüdaverdi, özel okullarda eğitimin tam gün olmasının da velilerin buraya yönlenmesine sebep olduğunu belirterek “Baktığınızda nüfusumuzun neredeyse tamamı çalışıyor. Artık eskisi gibi değil. Anneler eskiden çalışmıyordu, öğlen saatlerinde gidip çocuğunu okuldan alıyordu. Ama durum bu şekilde değil. Ailedeki herkes çalışıyor ve okuldan almak da bir sıkıntı oluyor. Bundan dolayı özel okullardaki tam gün eğitim cazip hale geliyor” dedi. 
 
“Özel okullarda özel ilgi var”

Velilerin özel okullara yönelmesinin bir sebebinin de özel ilgi olduğunu söyleyen Hüdaverdi “Hizmet kalitesi diyorum aslında. Sadece eğitimle alakalı değil, davranışla, karşılamayla ilgiyle de alakalı. Halkla ilişkiler anlamında da toplum kendisini önemli hissediyor. En önemlisi veliler burada özel ilgiyi buluyor. Toplumumuzun gerçekten ihtiyaç duyduğu bir yapı. Benim çocuğum özeldir diyor. Tabii ki herkesin çocuğu kendine göre özeldir. Özel ilgi alacağını düşünerek buralara getiriyor. Kamuda çalışan eğitim görevlileri ile özelde çalışanların sergiledikleri tavır ve alaka çok farklıdır. Biz bunu zaten biliyoruz. Psikolojik etkisi var bunun. İnsanlar ben çocuğum için yapmam gerekeni yapıyorum diyor. Çünkü özel okullar bunu sağlıyor.” dedi.
 
“Taşımacılıktaki problem özel okullarda yok”

Taşımacılığında bu konuda önemli bir unsur olduğunu belirten Hüdaverdi “Güvenilir taşımacılık, güvenli taşımacılık. Şoförün doğru seçilmesi, vasıtalarımızda her zaman bir öğretmen bulunması. Bunlar da bir etken. Tabii ki rekabetten dolayı bu unsur da kaliteli oluyor. Özel okullar arasında bile bu rekabet mevcut. Kötü, yanlış, eksik dökük, klimasız taşıtlar kullanılmıyor. Tabii ki bir de kapıdan kapıya sunulan bu hizmet. Anne babalar bir yerden bir yere gitmek zorunda kalmıyor. Hizmeti kapısına kadar alıyor” dedi. 
 
“Çocuğunun geleceğinin planlandığını görüyorlar”

Özel okullarda çocukların geleceğinin planlanmasının da önemli olduğunu söyleyen Hüdaverdi “Mesela yabancı dil; devlet okullarından farklı şekilde eğitim veriliyor. Sadece müfredat içindeki eğitim değil. Çeşitli etkinliklerle kuvvetlendiriliyor. Veliler çocuklarının geleceğinin de planlandığını görüyorlar. Rehber danışmanlar, pedagoglar bir çok hizmeti alıyor burada çocuk. Bu yüzden de velilerin içi rahat oluyor ve özel okulları tercih ediyor” dedi. 
 
“Özel okullarla rekabet edilemez”

Devlet ve özel eğitim kurumları arasında da kıyaslama yapan Hüdaverdi,  “Bir kere çocuk özel okullarda özel ilgi görüyor. Bunun dışında devlet okulunda saat 14.00’e kadar eğitim süreci sınırlandırılıyor. Bu bir dezavantaj. İkincisi devlet okulları sürekli kesintiye uğruyor, sonunda da müfredatı tamamlama yarışına giriyorlar. Özel okullarda böyle bir durum yok. Çocuğun herşeyi inceleniyor. Matematiği zayıf ise bunu düzeltmek için ekstra dersler, eğitimler veriliyor. Bu durumda daha standart sınıflar oluşturuluyor. Geriye düşme sayımız azalıyor. Tespit ediliyor, tam gün eğitim avantajı olduğu için de çocukların eksiklikleri tamamlanıyor. O standarta ulaşıyorlar.” dedi. 
 
“Yabancı dil sıkıntı”

Devlet okullarında yabancı dilde de sıkıntı olduğunu söyleyen Hüdaverdi “Yabancı dil çok önemli. Devlet okullarında yabancı dil eğitim yoktur demiyorum. Tabii ki var ancak özel okullardaki gibi müfredat dışına çıkılmıyor. Özel okullarda ekstra ek programlar, deneme grupları ve benzeri bir sürü alternatif sunuluyor. Toplumumuz yabancı dili de önemsediği için bu da aradaki farkı gözler önüne seriyor” dedi. 
 
“Özel okullar teknolojiyi en iyi şekilde kullanıyor”

Devlet okullarıyla özel okulların arasındaki en önemli farkın ise gelişen teknoloji çağına uygun olarak devlet okullarının geride kalması olduğunu belirten Hüdaverdi “En önemlisi tabii ki teknoloji kullanımı. Devletimizin o imkanları sunabilme durumu olmuyor. Dolayısıyla bütünsel olarak baktığım zaman olaya neredeyse bütün özel okullar teknolojiye büyük bir yatırım yapıyor. Eğitim teknolojilerine. Akıllı tahtalar, tabletler, ödevin takip sistemleri. Bunlar cezbedici ve eğitim kalitesini artırıcı şeylerdir. Özel okullardaki kulüpler de çok büyük etken. Sanatsal olaylar, izcilik, atcılık ve daha birçok aktivite zenginliği var. Gerçekten eğitime büyük katkı sağlıyor. Çocukların evde ya da dünyada yaşayacakları şeyleri görme, düzeltme imkanı buluyor. Talep var ve rekabet var. Bunlar önemsenen şeyler” dedi. 
 
“Serbest piyasa ekonomisinde kısıtlama olmaz”
 
Hüdaverdi, son olarak ülkemizdeki üniversite sayısının artmasına da değinerek “Hayatım boyunca hep serbest piyasa ekonomisini savunan, rekabeti savunan bir ekonomistim. Siz hiç liberal ekonomi dışında başka bir ekonomi isteyen politikacı gördünüz mü? Serbest piyasa ekonomisinde kısıtlama olamaz. Kim iyi yaparsa, kim o kaliteyi yakalarsa varolur, devam eder ve gider. Bu serbest piyasa ekonomisinin kuralıdır. Miktar çok önem taşımamalı. Önemli olan dünya standartlarını yakalamış olması, diğerlerinin arasından sıyrılıp ortaya kalitesini koyması. Tabi bu demek değil ki her yeri üniversite ile dolduralım. Kriterler getirilmeli. Kaliteye yönelik olarak standartlar belirlenmeli ve bu standartlarla hareket edilmeli. Kalite uluslararası tanınırlıktır, akreditasyonlardır, ne ürettiğindir. Biz hala eski yapılarda devam ediyoruz. Hala olaya YÖDAK boyutunda bakıyoruz. Neye bakıyoruz girdilere bakıyoruz. Hangi öğretmen kaç sınıfa bakıyor kaç öğrenciye bakıyor. Dünya neye bakıyor; sen ne ürettin? Ürettiğimizde, kaliteli ürün çıkarmanın savaşını verdiğimizde dünyadaki yerimizi alırız. Bu üniversite sayısıyla alakalı değil. Kim daha iyi, kim kaliteli olursa kim iyi pazarlama yapabilirse piyasada iyi bir yere gelir, kalite yükselir” dedi.