Son günlerin hatta belki de son zamanların en önemli – en güzel “haberi” bence geçtiğimiz gün Yenidüzen’de Sevgül Uludağ’ın yazdığı haberdi.
Bir hamile kadın rahatsızlanıyor; Kuzey Lefkoşa’da hastanede yangın var; apar topar Güney Lefkoşa’ya götürüyorlar.
Orada erken doğum gerçekleştiriyor.
Bebeği ayrı bir birime alıyorlar; derken anne taburcu oluyor ama araya koronavirüs sınırlamaları girip de “kapılar” kapanınca, kadın bebeğini yaklaşık bir ay hiç göremiyor.
Rum doktorlar, hemşireler, her ne halse, bebeği öldürmeyip; muhteşem bir şekilde bakıyorlar ve akabinde de BM Barış Gücü aracılığıyla annesine teslim ediyorlar.

-*-*-

Kıbrıs’taki sınır saçmalıklarını, iki devlet maskaralığını yerle yeksan eden; ayrılıkçılık, bölünmüşlük olayına tokat vuran muhteşem bir haber!
Sevgül ve Yenidüzen’i kutlarım...

-*-*-

Ne garip bir Ada şu Kıbrıs!
Umarım koronavirüs sonrasında aklımız az biraz başımıza gelir ve yeniden birlikte yaşamanın yolunu buluruz!

-*-*-

Sınır kapılarının kapatılması bize bazı gerçekleri de net bir şekilde gösterdi.
Mesela artık eminim herkes, “tanınmamış bir gariplik”ten yana değildir!
Bilinmeyeni, belirlenemeyeni, istatistiği dahi tutulmayanı, koronavirüs krizi sonrası bir daha konuşalım isterseniz!

-*-*-

Kapılar kapandı diye, Rum tarafı “devlet” olarak bizim kadar mağdur olmadı!
Kapılar kapandı diye, hiç bir Rum vatandaş, Kuzey’deki işini kaybetmedi!
Kapılar kapandı diye, Güney Kıbrıs’taki benzinciler mahvolma noktasına gelmedi!
Güney’de kapılar kapandı diye “grak grak eden Arasta Esnafı” da yok!

-*-*-

KKTC devleti, ciddi bir çıkmaza doğru gidiyor!
“Para kazanmak maksadıyla her köşeye bakkal dükkanı gibi üniversite açmayalım” diyenler haklı çıktı mesela!
Rum devleti böyle bir hata yapmadı!
Turizm onlar için, bizden de önemli bir sektör!
Ve onlar da çok ciddi zarar etti ama en büyük yatırımcının peşine, Yunanistan’dan gelen talimatla, terör örgütü suçlamaları yapılmadı!

-*-*-

En az 2 bin Kıbrıslı Türk vatandaş, Güney’e geçemediği için ekmeksiz kaldı!
İşini kaybedebilir!
Onlarca Kıbrıslı Türk öğrenci, önümüzdeki günlerde açılma ihtimali olan Güney’deki okullarına gidemeyecek!
Rum yaştaşlarından geri kalacak!
Kapılar açıldığında, belki bir yılı tamamen kaybetmiş olacaklar!
Arasta Esnafı, Lokmacı Kapısı kapandığı için iflas noktasına geldi veya geliyor.
Sınır bölgelerine yakın benzincilerimiz yüzde 90’a yakın gelir kaybı yaşıyor.

-*-*-

Ve Pile!!!
Evet, KKTC Hükümeti, doğu olanı yaptı ve Pile’de yaşam süren vatandaşlarımıza, “KKTC’ye geçeceklerse, 14 gün karantinada kalacaklar” dedi.
Bu karar doğru muydu?
Eğer Pile bir Rum köyüyse evet karar doğruydu!
Peki Pile bir Rum köyü mü?
Değil!
Ne köyü?
Farklı bir hukuki – siyasi yapısı olan karma bir köy!
Hükümet, belki de sağlık açısından doğru olanı yaptı ama siyasi olarak “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin “yasal devlet” olduğunu bir anlamda kabul etti!

-*-*-

Pile, “Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında” sayıldı!
Peki Beyarmudu?
Beyarmudu’nun topraklarının belki de yarıdan fazlası, “İngiliz Egemen Üsler Bölgesi” sınırlarındadır!
Beyarmudu Futbol Sahası’nın bile yarısı “İngiliz Üsleri”ne aittir.
Dünya çapında bir konu!
Peki Üs topraklarında konut var mı?
Konut da var, hayvan barınağı da!
Peki Beyarmudu köylüleri İngiliz Üsler Bölgesi’ne girip, geri KKTC’ye geliyor mu?
Evet!
Hatta Dikelya Üsler Bölgesi’nde “Rumlarla temas etmeksizin” çalışanlar bile var!

-*-*-

Ve Pile köylüleri buna çok kızgın!
Kızmakta haklılar!
Ama KKTC hükümeti de bu kararı almakta “yanlış yapmış değil!”...
Bunu da kabul etmeleri gerek!

-*-*-

Ortada çok ciddi olağanüstü bir durum söz konusu!
Ve alınan bu kararın insanları mağdur ettiği de açık!
Ama mağdur olan çoğu var!
Pile ne yazık ki, “dün Hüseyin amcanın televizyon programında dediği gibi, “Gradibiriya” oldu!
Anlayışlı olmak, bu günlerin en kısa sürede geçmesi için sabretmek dışında yapacak bir şey yok mu?

-*-*-

Var!
Ne mi?
Koronavirüs belası biterse; derhal sınır kapılarını yıkalım!
Federal çözüm müzakerelerine başlayalım!
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak, kendi güvenlik güçlerimizle kontrol edeceğimiz kendi federal bölgemizde, parça devletçiğimizde ya da adını ne gavoloz koyacaksanız orada, Dünya’nın yasal ve resmi vatandaşları olalım!

-*-*-

Hala buna itiraz edenler mi olacak?
Bu olaydan da dersimizi alamadıysak; 1974 sonrası ganimet düzeni ve sisteminin çöktüğünü göremiyorsak; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olmak istemiyorsak; o zaman bileceğiz ki; pasaportunu ve kimliğini haliyle vatandaşlığını kullanmamıza bir yere kadar izin verecekler!
Ve bileceksiniz ki; ekonomik olarak çöktükçe, işsiz kaldıkça, Güney’deki sermayenin, Güney’deki işverenin yanında sadece “ucuz işçiler” olabileceğiz!

-*-*-

Çok basit bir örnek vereyim sizlere!
FETÖ Soruşturması başlatılacakmış!
Nasıl ve neden başlatılacak?
Kıbrıslı Türkler, 1958’de TMT resmen kurulduktan beri, asla anavatan’a ihanet etmedi.
Çok muhalif sesler çıktı elbette.
Rauf Denktaş bile bir çok kez muhalif tavırlar sergiledi.
Ama Türkiye’yi ve Türkiye’deki kardeşlerini sevmeyen, Türkiye’yi, Türk Ordusu’nun çıkarlarını satan; onlara ihanet eden bir tek Kıbrıslı Türk çıkmadı!
Tüm talimatlara uyuldu!
FETÖ denen terör örgütüne yakın duran kişi ya da örgütler varsaydı; bu kişi ve örgütlerin organizasyonu, bizzat Türkiye’den gelen talimatlarla gerçekleşmişti!
Yani, koskoca Türkiye bunu bilmiyor mu?
Koskoca Türkiye, burada, bahsettikleri örgütlenmeyi bizzat TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin organize ettiğini mi araştıracak?
E yok, poliste ve orduda da vardı!
Varsaydı eğer, yine talimatla, emirle örgütlenilmişti!
Geçiniz bunları lütfen!
Geçiniz!
Kimse, kimseye hikaye anlatmasın!

-*-*-

Koronavirüs krizi sonrası en ciddi açılım, Kıbrıs sorununun çözümü olmalıdır!
Var mısınız, yok musunuz?
Gelin bunu konuşalım!
Değilse, yıllardır ünlü İngiliz gazetesi “The Sun”ın, “İşçi Partisi yarınki seçimleri kazanırsa, ülkeyi en son terk eden ışıkları söndürmeyi unutmasın” şeklindeki başlığını hep hatırlatırım.
Dün Afrika gazetesi de ön sayfasındaki mesajında hatırlattı!

-*-*-

Son kez soruyorum: Çözüme var mısınız? Yoksanız, ülkeyi en son terk eden, Teknecik’teki şalteri de indirmeyi unutmasın!