Yalan haber paylaşmayı çok seviyoruz!
Yalan haber mi?

-*-*-

Doğruluğu kesinleşmemiş her haber yalandır!
Mahkeme karar verinceye kadar herkes masumdur.

-*-*-

Covid 19 konusunda da herkes bir alem!
Hemen herkes, konunun uzmanı!
Daha Dünya’da konuyla ilgilenen uzmanlar doğru dürüst bir şey bilmiyor!

-*-*-

Ama Perşembe akşamı yayılan haberleri okuduğunuz zaman, KKTC’de veya ülke genelinde Koronavirüs bulaşmayanların azınlıkta olduğu yargısına varabilirsiniz!
Efendim, bu gidişle bir gün o da olacak sanırım!
Ancak şu anda yok!
Yalan ve abartılı haberleri neden seviyoruz?
Çünkü ruhumuzda, genlerimizde, Kıbrıslı’nın DNA’sında yalan haber sevgisi yani dedikodu var!
Bundan hoşlanıyoruz!
Keyif veriyor!
İlk ben paylaştım!
Aferin bana!
“Like” kahramanı olacağım!

-*-*-

Olacaksın da ne olacak?
Başın göğe mi erecek?


-*-*-

Hepimiz yargısız infaza bayılıyoruz!
Hepimiz, en doğruyu biliyoruz!
Ve hepimiz, bizim gibi düşünmeyen herkesin, ya hain ya da en iyi ifadeyle satılmış olduğundan da eminiz!

-*-*-

Hepimiz, dilediğimiz kişiyi destekleyebiliriz ama bizim desteklediğimizi desteklemeyenlerde mutlaka “hile” ararız!

-*-*-

Neden?
Söylediğim gibi, DNA’mız böyle!

-*-*-

Güney Kıbrıs’ta bir Rum gazeteci dostum şöyle demişti bir zaman; 
“… Bir Kıbrıslı ile sohbet ederken, şunu bileceksin: Söylediklerinin yüzde 30’u gerçek, yüzde 70’i abartıdır. Kötü niyetle değil, sırf eğlence olsun diye Kıbrıslılar hikaye uydurmaya bayılır ve bu konuda uzman olmuştur.”

-*-*-

Tam da böyleyiz!
Efendim, kötü bir şey mi böyle olmak?
Çoğu zaman meseleyi hakarete çektiğimiz için, evet kötü bir şeydir.
Ve evet, sanal alemde paylaştığımız çoğu şeyi, yüzyüze görüşürken söyleyemediğimiz için de kötü bir şeydir.

-*-*-

Peki ne yapacağız?
Türkiye’nin Karadeniz bölgesinden sevgili kardeşim Temel’in de dediği gibi, “baktın olmiyi; bakmiycen!”…
Veya rahmetlik Teralı Hüseyin dedemin dediği gibi, kafaya takmayacagn; “göyverdecegn gidsin!”…
Ya da Charlie Chaplin'inde dediğini yapacaksınız!
Kibarlaşalım biraz!
Ne demişti Charlie Chaplin?
“Gülün, şarkı söyleyin, dans edin… Karşılıklı seveceğiniz birini bulun. Hayatınızın her anını değerlendirin.”

-*-*-

Gülün!
En önemlisi bence bu…
Alın size hafta sonuluk bir fıkra:
“… 2 gün önce Almanya’dan Kuşadası’na gelen Marcus’un cebinde 2 bin Euro vardı. Yani TL cinsinden 17 bin TL… Marcus iki günden beri, günde 100 Euro harcıyor. Hala cebinde 17 bin TL’si duruyor. Yan, MArcus iki gündür bedava tatil yapıyor. Sonra arkadaşı Hans’ı arıyor. Hans da hasbelkader KKTC’ye geldiğini, Girne’yi çok sevdiğini anlatıyor. Marcus, Hans’a diyor ki, “Lan oğlum, çık Kuşadası’na yanıma gel. 2 gündür tatil yapıyorum cebimde aynı para var”. Hans yanıtlıyor; “Kardeşim, sen çık Girne’ye gel. Ben 10 gündür Kuzey Kıbrıs’tayım, geldiğimden daha çok param oldu!”…

-*-*-

Bu fıkrayı paylaşan arkadaş, altında da bir not düşmüş: “Berekteli ülkeyiz”.
Aslında ikinci tatil kenti Bodrum’du. O’nu ben Girne yaptım!
Para birimimiz de TL’nin değer kaybı da aynı ya…

-*-*-

Ve virüs mü?
Korkutuyor değil mi?
Ne mi yapalım?
Şu bilmecedeki gibi yapalım mesela…
“… Soru: Arkadaştan aldım bir tane, çarşıya gittim bin tane? Nedir?
Cevap: Nar dememi bekliyorsunuz değil mi; ama değil! Koronavirüstür koronavirüs! “Gitmeyin fazla kalabalıklar içine… Oturun oturduğunuz yerde” diyeceğim ama biz de uyamıyoruz galiba buna… 
Dedik ya!
Kıbrıslıyız!
Hikaye çok ama gerçek hayat film!