Herkes – her parti, gayet tabiidir yani doğaldır ki kendi siyasi geleceğini düşünecektir.

Ve düşünmelidir!

Bir şekilde, bir anlamda kesinlikle “Popülizm” denir buna!

-*-*-

Yani illa ki “popülizm” yapılmazsa, oy almak çok zordur!

-*-*-

TDP’nin aldığı “Erdoğan’ın konuşacağı oturuma katılmayacağız kararı” sonrası CTP’nin “hayır biz katılacağız” demesi; kesinlikle imkansızdı!

Çünkü, CTP’liler belki yine CTP’ye oy verirdi ama “ortadaki muhalifler” TDP’ye akabilirdi!

Kısacası, “teknik açıdan” da “popülizm” açısından da CTP’nin “biz Meclis oturumuna katılacağız” demesi imkansızdı!

O kadar imkansızdı ki, Parti Meclisi’nde “katılmayalım” diye el kaldırmış olsa bile, Tufan Erhürman kesinlikle linç edilirdi!

-*-*-

Yani, siyasette “doğru” veya “yanlış” karar yoktur!

Siyasette ve de özellikle bizimkisi gibi “Doğulu” – “Geri bıraktırılmış” siyasette “popülist” kararlar almak zorunludur!

-*-*-

Mesela, Afet Özcafer’in bakanlığının veto edilmesi – her kim ettiyse; “popülist”tir!

Ama “bu kararı verenler” için işe yaramayacaktır!

Sebebi ne olursa olsun; Afet hanımı seven insanların, ailesinin, yakınlarının ilk seçimde DP veya UBP’ye oy vermeleri imkansızdır.

-*-*-

Popülist kararların “akıllı kararlar” olması beklenmez!

Beklenmemelidir!

Koral Çağman’ın “yeniden bakan” yapılması ise ne popülisttir ne de akıllı bir karardır!

Koral doktorun bir daha aday olmayacağından eminim ama olursa; “karma oy alma” şansı yoktur, sadece DP’li oylarla seçilmesi de mümkün değildir!

-*-*-

Şimdi, gelelim HP’ye!

TDP çok rahattı; “Erdoğan’ı Meclis’te dinlemeyeceğiz” dedi...

CTP, eskiden olsa, TDP’ye asla bu konuda birinciliği kaptırmazdı ama bence onlar da fazla zorlanmadı; “biz de Erdoğan’ı dinlemeyeceğiz” kararını rahat aldı.

Peki HP?

HP’nin tabanı, TDP ve CTP kadar rahat mı değil mi?

HP’nin yapısı, bu soruya kolay bir yanıt verilmesine engeldir!

HP’nin karar alabilmesi; TDP ve CTP’ye kıyasla çok daha zordur!

-*-*-

CTP, Erdoğan’ı dinlemek için Meclis oturumuna katılma kararı alsaydı, net bir şekilde çok ciddi oy kaybı yaşardı.

Ancak HP’nin bu konuda karar alması çok kolay değildir.

Katılırsa, “sol” taban rahatsız olur; katılmazsa “sağ” taban kızabilir!

Kısacası HP’nin bu konuda karar almasından çok; alacağı kararı kendi tabanına – seçmenine en az zarara uğrayacak şekilde açıklaması daha önemlidir!

-*-*-

Şu iki yorum bence önemli:

1 - “Erdoğan bize para gönderdi, aşı gönderdi, yardım etti, saygısızlık yapılamaz, ayıptır, dolayısıyla biz oturuma katılacağız”...

2 – “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etmiştir, katılmamak saygısızlık değildir, seçimlerde yapılanın hata olduğunun mesajını kendisine bildirmek zorundayız”...

-*-*-

Birinci yorumdan yanaysanız, katılırsınız; ikinci yorumu tercih ederseniz katılmazsınız!

Ama çok zor bir durum!

-*-*-

Bu arada belirtelim; CTP, TDP katılmayacak...

“Bunlar zaten haindir” diyerek, Erdoğan çıkar Meclis’te konuşmasını yapar...

“İç siyaset ve Erdoğan’ın popülizmi açısından sıkıntı fazla büyük olmaz...”

Hatta bu durum, Erdoğan’a, Türkiye’de ciddi anlamda “oy” da kazandırabilir!

-*-*-

Ama CTP ve TDP’ye, HP de katılırsa, Erdoğan’ın Meclis’te konuşma yapması, zaten bölünmüş olan KKTC’deki iç “yapıyı” daha da keskin bölünmeye yönlendirir.

Ve “Ankara” merkezli 2023 hedefli iç siyasete hiç etkisi olmasa bile, “Kıbrıs sorunu” açısından, “uluslararası ilişkiler” anlamında Türkiye’nin pozisyonunun çok sıkıntılı olmasına yol açabilir.

-*-*-

HP’nin işi bana göre gerçekten çok zor!

Dışarıdan bakıp, HP adına karar vermek çok basit; mesela ben “Aman Kudret hocam, sakın katılmayın” diyebilirim de parti yöneticileri bu konuda gerçekten zordadır!

-*-*-

Haaa ne mi olacak?

Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, en az 5 uçak dolusu ekip ve en az 2 uçak dolusu koruma ordusu ile gelecek...

Bu geliş, Türkiye’de en az 50 tv kanalından her adımıyla naklen verilecek.

Hedef, “... Kıbrıs sorunu, KKTC, egemen – eşit devlet, federal çözüm, Maraş”la alakalı bir hedef değildir.

Sayın Ersin Tatar’ın Türkiye gezileri dahil olmak üzere; bütün faaliyetler, sadece 2023’te yapılacak TC Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile alakalıdır...

-*-*-

Yani son bir yorum; önümüzdeki haftaki ziyarette, “... Amerika, AB, BM, İngiltere, Rusya, Çin, Fransa hatta Yunanistan veya Kıbrıs Cumhuriyeti’ni rahatsız edebilecek en küçük bir ‘açıklama’ beklemeyin”...

-*-*-

Sonuç: KKTC’de hava çok sıcak, eriyoruz!

Siyaset daha da sıcak; heyecanla izliyoruz!