Matt Hancock...

42 yaşında...

Cumartesi sabahına kadar İngiliz Sağlık Bakanı’ydı...

Evli ve üç çocuk babası...

-*-*-

Gina Coladangelo...

43 yaşında...

Cumartesi sabahına kadar İngiliz Sağlık Bakanı’nın en önemli danışmanlarından biriydi...

Evli ve üç çocuk annesi...

-*-*-

Hancock’un görevinden ayrılmasını isteyen çok fazla insan vardı...

“İstifa et çünkü Avrupa’da Covid 19’dan dolayı en çok ölüm senin bakan olduğun ülkemizde gerçekleşti” deniliyordu...

Bu eleştiri doğru muydu?

Bakanı koronavirüs bağlantılı ölümlerden sorumlu tutmak tabii ki doğrudur ancak istifa etmedi, edecek gibi de değildi...

-*-*-

Başbakan Boris Johnson, çok sorunlu eski baş danışmanı Dominic Cummings ile mesajlaşırken, ilgili bakan için küfürlü bir şekilde “tamamen umutsuz vaka” demişti...

-*-*-

Neyse, İngiliz The Sun gazetesi, geçtiğimiz Cuma günü Sağlık Bakanı ile danışmanı Coladangelo’yu “Koronavirüs” çalışması!!! sırasında görüntüledi!

Aslında görüntülemedi!

Sadece “kamera” görüntülerini yayınladı!

İkili, sarılmış öpüşüyordu!

-*-*-

Ve bakan istifa etti...

İstifa sebebi mi?

Öpüşmeleri değil!

İstifa sebebi, her ikisinin de eşlerini aldatıyor olması!

Yani bakan “birbirimizi seviyoruz” dese ve bunu önceden açıklamış olsaydı, “gayet normal”di de ortada “aldatma” olduğu için haliyle her iki taraf “tu kaka” pozisyonundaydı...

-*-*-

Kadın danışman şu anda kayıp!

Konuşmuyor!

Büyük olasılıkla her ikisi de boşanacak veya kim bilir, özel yaşamlarıdır, karışamayız, “eşim beni affetti” diyerek, yollarına devam edecekler.

Bu, onların vereceği karar!

Saygı tavan!

Ama “aldattınız”, haliyle “katlanacaksınız” ve “istifa kaçınılmaz” gerçekleri dümdüz ortadadır, tartışılmazdır ayrıca gelecek vaat eden 42 yaşındaki Oxford mezunu Sağlık Bakanı’nın siyasi yaşamı bitmiştir!

-*-*-

Efendim, “bakan ve danışmanı” nasıl görüntülendi?

Bir kere, İngiltere’deki her hangi bir kamu kurumunda, güvenlik kamerasının bakanları, çalışanları görüntülemesi mümkün değildir!

Çünkü kurum içi kamera sistemi yasaktır ve “özel yaşamı ihlal”dir!

-*-*-

İkili, güvenlik kamerasına yakalanmadı!

Peki neye yakalandı?

İşte bu soru çok çarpıcı çünkü “kamera”, “gizli kamera”dır!

-*-*-

O kamerayı, oraya kim koydu?

Görüntüyü kim kaydetti?

Kim The Sun gazetesine sızdırdı?

-*-*-

Haaa özel hayatın gizliliği mi?

Elbette bu görüntüyü yayınlamak suçtur ve Hancock ya da öpüştüğü sevgilisi gazeteyi de, sızdıran veya sızdıranları da dava edebilir. Ama “sıkarsa” etsinler! Rezaletin boyutu büyüdükçe büyür!

-*-*-

Efendim, “gizli görüntü kaydı, ses kaydı yasak değil mi?”...

Ses kaydı yapmak yasak değil ama yayınlamak yasak!

Özel hayatı deşifre edecek görüntü kaydı yayınlamak da yasak!

Ama burada “bakan” ya da “kadın arkadaşı”; kendilerinin özel yaşantısına yönelik bu “suçları” ne acıdır ki mahkemeye taşıma “bronzosuna” sahip olamayacak!

-*-*-

Evet, Bakan Hancock ve sevgilisi artık bitmiştir...

Özel hayatlarına kimse karışamaz ama “sen bakansan, özel hayatına da dikkat etmek zorundasın” gerçeği apaçık ortadadır!

-*-*-

Görüntü meselesine bir daha dönelim...

Görüntüler Bakanlık içerisinden...

Ve kesinlikle “gizli” bir kameradan...

-*-*-

Muhafazakar Parti Milletvekili ve Parlamento’daki İstihbarat ve Güvenlik Komitesi üyelerinden Sir John Hayes, “bu görüntülerin çekilmesi, sızdırılması hükümette ve devlette çok derin etkileri olabilecek konulardır” açıklamasını yaptı!

Sir John Hayes, dünkü Sunday Express’e verdiği demeçte “gizli kamerayı kim yerleştirdi? Başka cihazlar da var mı? Örneğin ses kaydı da yapılıyor mu? Başka bakanlıklarda da benzer aygıtlar söz konusu olabilir mi? Tamam bakanı öpüşürken yakaladınız da peki ya çok gizli ve ulusal güvenlikle ilgili bilgileri konuşurken de dinlediniz mi?” gibi sorular sordu.

-*-*-

Sir John Hayes, polis ve istihbarat birimlerini göreve davet ediyor...

“Ya yabancı güçlerse!” diye de endişesinin derecesini yükseltiyor!

“Bakanlık içerisinde köstebek mi var?” sorusuna da yanıt bulunması gerektiğini ileri sürüyor...

-*-*-

Tabii sabaha kadar komplo teorisi yazmak zor değil...

“Bakan ve danışmanı, üniversiteden beri yakın arkadaş; ilişkileri biliniyordu, istifa ettirmek için bizzat kendi hükümeti bu komployu hazırlamıştır” diye düşünmek bana “yanlış” gibi gelmiyor...

-*-*-

Bakana birileri tuzak kurmuştur!

“Aklanması gereken bir davranış” değil tabii ki yaptığı ama ortada bir “Bizans oyunu” olduğu gayet net bir şekilde görülebilir!

-*-*-

Bizans oyunu!

Nedir Bizans oyunu?

Sözlüklere bakarsanız, “alavere, dalavere, hile, entrika” gibi ifadelerle karşılaşabilirsiniz...

Ama en yalın anlatımıyla “Bizans Oyunu”; siyasette kimsenin, kimseye güvenmemesi; her siyasetçinin, ister parti içi, ister parti dışı rakipleri için her türlü pis oyunu oynamasıdır.

-*-*-

Aslında Dünya’da “siyaset” yapılan her alanda, bu tür oyunlar bir hayli fazladır...

-*-*-

Ancak, “Bizans Oyunu” ifadesinin yerini “Bizans Entrikası” ile değiştirirseniz, durum daha derin ve daha katı bir pozisyona bürünür...

Entrika!

Evet entrika, “... bir işin gerçekleşmesini ya da gerçekleşmemesini sağlamak için girişilen gizli çalışma”dır...

-*-*-

Bizans’ta, hatta özellikle “anne tarafından” tüm padişahları ciddi anlamda etkilediğine inandığım Osmanlı’da ve günümüzdeki her “siyaset” ortamında, “Bizans entrikaları”, entrikacılar, entrikacılık bir hayli fazladır!

-*-*-

Çok doğaldır ki hem Bizans, hem Osmanlı, hem de İngiliz “entrikacılığı”, bizim de kanımıza ciddi anlamda işlemiştir...

Kıbrıs’ta siyaset, entrikacılığın kitabını yazmış Bizanslılar, Osmanlılar ve İngilizlerin çok ciddi anlamda etkisindedir...

Bu etki, kaçınılmazdır...

Bu etkiden kurtulmamız, imkansızdır...

-*-*-

Dikkat edin; küçük bir dernekten tutun, devletin en üst makamındaki her tür seçimimizde, özellikle 1958’den beri, her türlü entrikaya şahit olmaktayız...

-*-*-

Entrika, demokrasinin en ciddi kiridir ama aynı zamanda heyecanıdır...

İçinde aşk vardır, casusluk filmlerini kıskandıran senaryolar vardır, her türlü pislik vardır, karanlıklar vardır, ölümler – cinayetler vardır...

Olmaması; en doğrusudur ancak olmaması aynı zamanda heyecansızlıktır...

-*-*-

Günümüz siyasetini düşünün...

YDP’ye - UBP’ye bakın...

Full entrika!

Hatta TDP’de bile, aman Tanrım Sementa!

Hepsi, “#hükmigaraguşi” olabilir ama kesinlikle heyecanımızdır!