Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'e konuşan siyasiler Suriye örneğinde olduğu gibi, KKTC’de de bazı ailelerin kendilerini ülkeyi yönetmekle mükellef gördüklerini belirtti.

CTP Milletvekili Soyer:

“Suriye’de süren vekalet savaşı gibi”

CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Yunanistan’da siyasi partilere bakıldığında Papandreu, Karamanlis gibi siyasi etkin liderlerin evlatları ya da torunlarının her zaman Yunan siyasi hareketinde bir şekilde yer aldığını belirtti. Soyer, Ada’nın Kuzey ve Güney’inde de bu durumun benzer örneklerde görüldüğünü kaydetti.

Soyer, ülkedeki bazı siyasilerin tutumunu Suriye’de süren vekalet savaşına benzettiğini kaydederek, bunun memleketin özelliklerinden biri olduğunu belirtti. Soyer, ülkenin belli bir yapısı olduğunu, KKTC’de siyasi yaşamda ideolojik olarak ya da ekonomik menfaat olarak bazı kesimlerin sürekli kendi iddialarını devam ettirmeye çalıştıklarını kaydetti. Soyer, “Bu durumu doğal buluyorum” diye konuştu.

TKP - YG Genel Sekreteri Adem:

“Bu kişinin çocuğudur diye değerlendirme yapmak doğru olmaz”

 TKP -YG Genel Sekreteri Sonay Adem ise, insanoğlunun reşit olur olmaz siyasetin içinde yer almasından büyük yarar gördüğünü belirterek, siyasetin içinde olan insanların yaş itibariyle emekliye sevk edilmesi gibi garip ruh halini sadece bu ülkede gördüğünü söyledi.  

Adem, Amerika’dan tutun da diğer ülkelere kadar siyasetin tecrübeye dayalı birçok insanın bu arenada görünmesini sağladığını belirtti. Adem, ancak bazı ailelerin geleneksel olarak ülkeyi yönetmekle mükelleftirler diye bir durumun ortaya çıktığını kaydetti. 

Adem, bireyleri kendi şahsiyetleriyle değerlendirerek siyasi partiler içinde tavır belirlemek gerektiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti, “Bu kişinin çocuğudur diye değerlendirmek siyasette doğru olmaz. Herkes kendi şahsiyetine göre değerlendirilmelidir. Babadan oğula ya da babadan kıza gibi bir takım söylemler vardır. Ancak yurttaşın sandığa giderken değerlendirmesi gereken siyasi partilerin geçmişlerinde ne oldukları ve bugün ne olduklarıdır. Aynı parti olup olmadıkları değerlendirilmesi gerekir. Her şeyin değiştiği gibi siyasal hareketler de değişebiliyor. Geçmişte emeği savunanların bugün sermaye sınıfının belli bir katmanının sözcüsü olma noktasına doğru evrilen siyasi hareketler olduğu gibi diğer kulvarlarda mücadele edenlerin de farklı kulvarlara eğildikleri bir gerçektir. Dolayısıyla yurttaş değerlendirme yaparken bugünkü konjonktürde kimin neyi savunduğuna bakarak bir değerlendirme yaparsa daha doğru bir sonuç alabiliriz diye düşünüyorum” 

YKP Dış İlişkiler Sekreteri Durduran:

“Bunun adı popülizm”

YKP Üyesi Alpay Durduran da, seçimlerin bu ülkede hiçbirşeyi değiştirmediği gibi sürekli aynı sonuçları ürettiğini kaydetti. Durduran, bunun adının popülizm olduğunu söyledi. Alpay Durduran, popülizmin sadece ortada görünen siyasilerle sınırlı olmadığına dikkat çekti. Durduran, bu yapının sadece bu ülkede değil, birçok gelişmemiş ülkelerde de görüldüğünü ifade ederek, hatta gelişmiş ülkelerde bile zaman zaman etkilerinin ortaya çıktığını kaydetti. 

“Oy vermeme eğilimi giderek güçlenmektedir”

Durduran, Amerika’da bugün Trump örneği ve Avrupa’da da benzerlerinin tırmanmasının aynı yapının onlarda da ancak daha küçük ölçekte görüldüğünün işareti olduğunu söyledi. 

Durduran, şöyle devam etti, “Bunlar demokrasinin azlığından halkın kendi çıkarlarını kamunun genel çıkarı olarak değil, şahsi çıkarları olarak değerlendirmeye çalışmasından yaşanmaktadır. Zamanla bu durum ortadan kalkacaktır ancak hızlandırmak ve daha erken sonuç almak tek tek halkın bireylerinin görevi olmalıdır. Bunu anlamak zorundayız. Dünya ve ülkemizdeki büyük servet dağılımı adaletsizliği ve refah dağılımı adaletsizliği bundan beslenmektedir. Bu devam ettiği sürece savaşlar da bölgesel değerler olarak devam edecektir. Büyük kitle imha silahları çok büyük savaşları şimdilik önlemiş olsa bile bölgesel ve ufak savaşlar hala devam etmektedir. Bir dünya krizi ile karşı karşıyayız. Bize bunun mikro şekli yaşatılmaya çalışılmaktadır”

Durduran, ülkeye bakıldığında bütün siyasi partilerin seçim yaklaştıkça vaatlerinden ve projelerinden bahsettiklerini ifade ederek, “siyasilerin bu söylediklerini dinleyenler bu projelerini gerçekleştiremeyecek ehliyete ve niyete sahip olmadıklarını görüyor. Bu nedenle bir gerginlik vardır. Bu nedenledir ki oy vermeme eğilimi giderek güçlenmektedir” diye konuştu. Oy vermemenin sadece bir tepki olduğunu dile getiren Durduran, “bunu çözmek gerekmektedir. Bu siyasiler tarih sahnesinden silinmelidir” dedi. 

“Bilerek yarışın içinde bulunmaktan kaçınmıyorlar”

Durduran, 1970’li yıllarda bir yardım heyeti başkanının yaptıklarını anımsatarak, bu kişinin bir akademisyen olduğunu ve Kıbrıs’ta bir deneyim kazadığını ifade etti. Durduran, bu kişinin Türkiye’deki sistemi de bildiğinden “Kamu Yönetimini En Kısa Yoldan Çökertme Klavuzu” adında bir kitap yazdığını kaydetti. Bu kitapta bugün yaşadığımız gerçeklerin olacağının birer birer yazıldığını belirten Durduran, Kıbrıs’ta yaşayanların da incelediğini ve olabileceklerin belirtildiğini kaydetti. Durduran, bunun bilinmeyen bir şey olmadığını belirterek, üniversiteler ve bilim çevrelerinin de bunları bildiğini, ancak onların arasından da bir sürü adayın seçimlerde aynı yarışın içinde bulunmaktan kaçınmadığını söyledi. 

Durduran, “Uyanmak ve buna karşı mücadele etmek gerekir. Yoksa büyük aileler seçimleri kontrol edecekler ve çıkar sağlamayı sürdüreceklerdir. Böylece bizler de aynı soyadlarını resmi geçidini izleyeceğiz” şeklinde konuştu.