Türkiye’de gündem oldukça yoğun. Özellikle iç politikada ekonomideki tartışmalarının yanında 2023 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’nin gündemini meşgul ederken Türkiye’nin dış politikada da oldukça yoğun bir dönemden geçtiğini görüyoruz.

Öyle ki Suriye’de başlaması an meselesi olan harekât ve Rusya-Ukrayna savaşı ve Türkiye’nin burada üstlendiği arabuluculuk görevi tüm dünyanın yakından takip ettiği gündem başlıklarından.

Bir diğer önemli gündem ise Türkiye ile Yunanistan arasında son dönemde artan gelirim. Yunanistan ABD’nin kışkırtması ile son dönemde Türkiye’yi kızdıracak hamleler atıyor. Ada’ları silahlandıran Yunanistan, açıklamaları ve son dönemde Ege ve Akdeniz’de gerilimi hızla tırmandırıyor.

Tüm bu yoğunluğun içinde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu iki günlük bir resmi ziyaret için KKTC’ye geliyor. Üstelik Çavuşoğlu Ada’ya ayak basmadan önce ki bir haftalık programı ve Ada’dan ayrıldıktan sonraki programına bakıldığında bu kadar yoğunluğunun içinde KKTC’ye gelmesi sade bir ziyaret olarak görülmemeli.

Çavuşoğlu, Kıbrıs Konusunda verdiği mesajda Rum tarafının son dönemde uluslararası camiaya “yeniden” müzakereler başlaması önerilerine Türkiye’nin de cevabını da vermiş oldu.

Çavuşoğlu, Lapta’da vatandaşlar buluşmasında bir kez daha söyledi; “Federasyon için 50 yıl müzakere ettik ama bir sonuç çıkmadı. Crans Montana’da tüm yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen, federasyon çatısı içinde Rum kesimi siyasi eşitlik dahil hiçbir şeyi Türk tarafı ile paylaşmak istemediği için bir yere varamadık. Şimdi yeniden laf olsun diye bir müzakereye başlamanın bir anlamı var mı, yok.  Artık yine bir başarısızlıkla bitecek bir sürece giremeyiz. Bu bir macera olur, boşuna Kıbrıs Türk halkını da umutlandırmak olur

Bir diğer önemli konu ise basına pek yansımasa da kapalı kapılar arkasında görüşüldü. Hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesi konusu…

Bildiğiniz üzere Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hak ettiği alanlar var. Bunlara KKTC’nin de sınırları eklenince Rumlar ile bazı alanlarda sınır tartışmaları yaşanıyor.

Özellikle Rumların kazıya başladığı 6. Parsel gibi. Türkiye burada yapılan çalışmalardan oldukça rahatsız. Zira 6 parselde Türkiye’nin de hakkı bulunmasına karşın Rumlar şuan deniz üzerinde kazı yapıyorlar.

20 gün önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ilan ettiği sözde münhasır ekonomik bölgesinde sondaj çalışmalarının başlamasını kınamıştı ve Rumları uyarmıştı.

Rumlar tarafından ilan edilen sözde münhasır ekonomik bölgesinde yer parsellerinden, Kıbrıs'ın güneybatı açıklarındaki 1, 4, 5, 6, 7 numaralı parsellerin Türk kıta sahanlığı ile 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı parsellerin de KKTC'nin hak iddia ettiği alanlarla çakıştığı görülüyor.  

20 Mayıs’ta Türkiye'nin 4. sondaj gemisi, Güney Kore'den başladığı yolculuğunu Mersin Taşucu Limanı'nda tamamlamıştı.  Fatih, Kanuni ve Yavuz'un ardından filoya katılan gemi, iki aylık bir hazırlık süreci sonrası Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arayacak.

Yani önümüzdeki aybaşı sondaj için buralarda olacak. Ve yeni geminin muhtemel adresi de 6. Parsel olacak. Yani Rumların bir süreden bu yana kazı yapmaya çalıştığı parsel.

İşte “dananın kuyruğunun kopacağı” nokta da burası olacak. Zira halen devam eden Türk-Yunan gerginliğine bir de Kıbrıs eklenmiş olacak.

Çavuşoğlu’nun Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile yaptığı ortak basın toplantısında “biz onları dikkate almıyoruz” söylemi aslıda “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” sözünü bize hatırlatıyor.

Son olarak gelecek hafta Ada’nın Güney’ine bu kez Yunanistan Başbakanı Miçotakis gelecek. Bakalım o ne mesajlar verecek?