Özge Kizir

DP milletvekili Mustafa Arabacıoğlu, iki kişinin razı olduğu tıbbi bir operasyonda yüzde 100 denetlemenin mümkün olmadığını savunarak, “Yapılanları kesinlikle savunan bir kişi değilim. Bir hekim ve bir insan olarak bunu söylüyorum. Bu bir vicdan olayıdır. Hekimin en büyük denetçisi de kendi vicdanıdır” dedi.

Demokrat Parti (DP) Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu, gündemi altüst eden kürtaj skandalının sıklıkla yaşanan bir olay olduğunu belirtirken, kişi kararı olmasından dolayı önüne geçilmesinin zor olduğunu kaydetti. Katıldığı televizyon programında değerlendirmede bulunan Arabacıoğlu, “Kararı veren taraf farklı, uygulayan taraf farklıdır. Dolayısıyla biz bunu ne kadar yasaklarsak yasaklayalım, bunun önüne geçebilir miyiz? Ben bunun önüne geçileceğini zannetmiyorum. Bunun önüne geçilmiyor. Örneğin, bugün diyelim eşim hamile kaldı. Ben de ‘benim çocuğa ihtiyacım yok’ dedim. Günün sonunda biz ailece oturarak aldırtmayı düşündük. Gidip De bunu zarar verici biçimde yapmam. Kürtaj en fazla 12-14 haftalık olana kadar yapılabilir. Zaten daha geç gebelikte yapacak olursa bu konuda büyük bir vicdan sorumluluğu ortaya çıkar” dedi.

“Kararı veren veya alan açısından büyük bir vicdan olayı vardır”

Kararı veren veya alan açısından büyük bir vicdan olayı olduğunu kaydeden Arabacıoğlu, “Burada bir de istenmeyen gebelikler vardır. Yani evlilik dışı olan gebeliklerdir. Bunlarla ilgili olacak olan kararlar tamamen gizlenmeye çalışan olaylardır. Gizlenmeye çalışıldığı için bu tür metotlar uygulanıyor. Bunun önüne dediğim gibi siz çok büyük cezalar getirebilirsiniz. Bunun tanısını hamile olan kişi koyar. Sonra jinekologa gider. Bu işi yapan jinekolog günün sonunda ‘yapacağım’ derse ve bu iş yasak ise ‘ben bunu yapıyorum’ der mi? Başka bir gerekçe ortaya koyarak müdahalesini yapar” şeklinde konuştu.

“İki kişi karar verirse, bunun yüzde 100 denetlenebilmesi söz konusu değildir”

Hastanelerde 10 haftalıktan sonra hamileliğin sonlandırılması için tıbbi endikasyon gerektiğini vurgulayan Arabacıoğlu, “Ya bebek, ya da anne açısından tıbbi endikasyon gerekmektedir. Bu endikasyonu bulduğun zaman yapabilirsin. Bu endikasyon bulunmadan da bu ülkede veya bizim ülkemiz dışındaki ülkelerde bu iş yapılırdı. Bunun denetimi zordur. Denetlenebilir mi? Kısmen denetlenebilir. Sağlığın içinden gelen birisi olarak söylüyorum, iki kişi karar verirse, bunun yüzde 100 denetlenebilmesi söz konusu değildir. Bu bir vicdan olayıdır” şeklinde konuştu.

“Hücresinde bir şey olursa ciddi bir suçlama gündeme gelecektir”

Arabacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:  

“Herkes yorum yapıyor. Özellikle sanal âlemde yazılmayan şey kalmadı. Ben sağlıkçıyım ve bu olayı yakından takip ediyorum. Anjiyo sonuçlarını ve yaptıkları zaman ne tür ritim bozuklukları olduğunu biliyorum. Hastaneye bunların bir kısmı yatar,  bir kısmı da yatmaz. Hücresinde bir şey olursa, çıkaran hekimle ilgili ciddi bir suçlama gündeme gelecektir. Ben bakan iken bana bir sağlık raporu gelmişti. Hastada baş dönmesi vardı ve uzun yol gidemezdi. Karpaz’da öğretmenlik yapıyordu. ‘Uzun yol’ kavramı nedir diye bu konuda yazı yazmıştım. Buna rağmen o kişiyi orada öğretmen açığı olacağını bilmeme rağmen buraya aldım. Neden? Yolda giderken bir trafik kazası geçirseydi, öğretmenin başına bir şey geleydi. Bunun hesabını kim verecekti?

“Değerlerimizi tekrardan kazanmak için karalama kampanyalarından kaçmamız gerekir”

Geldiğimiz noktada değerlerimizi tekrardan kazanmak için karalama kampanyalarından kaçmamız gerekir. Bu konuyla ilgili bildiğim kadarıyla Sağlık Bakanlığı bütün çalışmaları bu kişilerle ilgili bütün tıbbi delilleri savcılığa rapor olarak veriyor. Bu konuyla ilgili dıştan da hekim getirilebilir. Bu kadar endişe duyan arkadaşlarımız varsa, dıştan da hekim getirilebilir. Bunu dıştan gelen hekimler de değerlendirebilir. Dolayısıyla bu güvensizlik olayı esasında bizim en büyük zafiyetimiz haline geldi.”

“Hekimin en büyük denetçisi de kendi vicdanıdır”

Bilgi sahibi olunmadan yorum yapılmasının doğru olmadığına dikkat çeken Arabacıoğlu sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bilgi sahibi olmadan aşırı yorum yapmayalım. Vatandaştan bunu rica ediyorum. Yapılanları kesinlikle savunan bir kişi değilim. Bir hekim ve bir insan olarak bunu söylüyorum. Bu bir vicdan olayıdır. Hekimin en büyük denetçisi de kendi vicdanıdır. Bu olay etik değerinin üzerinde bir vicdan olayıdır. Etik değerinin üzerinde gelmektedir. Söylenildiği gibi 8 aylık bir bebek öldüyse bu gerçekten bir vicdan olayıdır. Hekimlik çok kutsal bir görevdir. Bunu hakkını vermeyen varsa eleştirsinler.”