Özlem Çimendal

Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, KKTC’de birçok insanın diyabet olduğunu bilmeden yaşadığını söyledi. Arca, teknolojinin gelişmesi ve gıda sanayiinde de çok büyük oranda kullanılmasını getirmesiyle birlikte, yapay birçok kimyasalların aslına çok benzer tat, renk, koku olarak veya koruyucu, kıvam artırıcı maddeler şeklinde tüm hazır gıdalarda kullanılmaya başlandığını dile getirdi.

Diyabet ve gizli şeker yanında toplumun çok büyük bir kısmında ‘insülin direnci’nin gelişmekte olduğu tehlikesiyle karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Arca, “Toplumda insülin direncinin gelişmekte olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu konuda bir araştırma yok ama zayıf kişilerde bile karın kısmında yağlanmaların giderek arttığı, hızlı yemek yediği ve yemekten sonra uyku bastığı gibi görüntü ve davranışlar insülin direncinin belirtileri olabilir” şeklinde konuştu. 

Diyabet riski sürekli artan KKTC’de diyabetin nedenleri konusunda açıklamalarda bulunan KT Diyabet Derneği Başkanı Arca, “Diyabeti tetikleyen etmenler arasında en önemli faktörler bol enerjili besinlerle beslenme ve hareketsiz bir yaşam biçiminin bizi etkisi altına almasıdır. Teknolojinin son 30 yıllarda hızla gelişmesi bir taraftan yaşamı kolaylaştırırken öte yandan yaşam biçimimizi de bu kolay yaşama uydurma yönünde büyük bir etkiye sahiptir” şeklinde konuştu.

“Doğal gıdalar hayatımızdan çıktı”

Teknolojinin gelişmesi ve gıda sanayiinde de çok büyük oranda kullanılmasını getirmesiyle birlikte, yapay birçok kimyasalların aslına çok benzer tat, renk, koku olarak veya koruyucu, kıvam artırıcı maddeler şeklinde tüm hazır gıdalarda kullanılmaya başlandığını da vurgulayan Arca, “Bu maddeler kullanma miktarına, kullanan kişilerin hassasiyetlerine göre farklı biçimlerde etkilerde bulunmaktadırlar. Neticede insan metabolizması üzerine olumsuz etkileri olmaktadır. Bizler artık doğal gıdalarla beslenmiyoruz” dedi.

“İşlenmiş un ürünleri kan şekerini artırıyor”

Tarımsal ürünlerin işlenirken (örneğin; buğday, mısır, pirinç gibi ürünler un haline getirilirken) aslında kan şekerini yükseltme hızını da artırdığından da dikkat çeken Arca, “Kon şekerini fazla yükselten veya hızlı yükselten besinlerin (karbonhidratların) bol miktarda kullanılması obeziteyi, metabolik dengenin (metabolik sendrom) bozulmasını ve bunlara bağlı olarak başta diyabet olmak üzere birçok hastalığı tetiklemektedir” şeklinde konuştu.  

“Neredeyse yürümeyi hayatımızdan çıkardık”

Diyabetin en büyük düşmanının hareketsizleşen yaşam tarzlarımız olduğunu da vurgulayan Arca, “Nerede ise yürümeyi hayatımızdan çıkardık. Ev işlerini beyaz eşyalara, yürümeyi arabalara, haberleşmeyi cep telefonlarına ve iş yapmayı ve alışverişi de bilgisayarlara bıraktık. Sosyal işlerimizi de yemeğe çıkmak veya televizyonlarda dizi izlemeye indirgedik” ifadelerini kullandı.  

“Birçok kişi diyabet olduğunu bilmiyor”

Ülkede birçok kişinin diyabet olduğunu bilmeden yaşadığına işaret eden Arca, “Ülkenin yüzde 50’si aslında diyabet tanısı konmamış yani diyabet olduğunu bilmeden yaşıyor. Gizli şeker (prediyabet) olduğunu bilmeden yaşayan çok daha fazla insan var.  Öncelikle bunların saptanması için çalışmalar organize edilmeli. Yani tüm diyabetliler ve gizli şeker olanlar tespit edilip diyabet tedavisine başlanmalıdır. (Diyabet tedavisi tanımının altını çizmemin bir nedeni var. Bu tanımın doğru algılanması gerektiğine inanıyoruz)” dedi.

“Toplumun insülin direnci gelişiyor”

Diyabet ve gizli şeker yanında toplumun çok büyük bir kısmında ‘insülin direncinin gelişmekte olduğu tehlikesiyle de karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Arca, “Toplumda insülin direncinin gelişmekte olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu konuda bir araştırma yok ama zayıf kişilerde bile karın kısmında yağlanmaların giderek arttığı, hızlı yemek yediği ve yemekten sonra uyku bastığı gibi görüntü ve davranışlar insülin direncinin belirtileri olabilir” şeklinde konuştu.

Devlet önlem almalı

Devletin, hastaneye giden hastalar başta olmak üzere, kilolu olan kişilerin insülin direncini kontrol etme ve diyabet taraması yapma yönünde uygulama başlatması gerektiğini belirten Arca, “Bizimki gibi küçük toplumlarda bunu yapmak zor değildir” dedi. Bunun için haberleşme kaynakları; radyo, televizyon, gazeteler, devlet daireleri, okulların kullanılabileceğine de dikkat çeken Arca, “Billboardlarda devlet bu konunun önemini bilince çıkarabilir” diye konuştu.

“Diyabet ve bağlı hastalıklar artacak”

Devlet tarafından diyabet taramalarının başlatılması ve farkındalığın artırılmaması halinde ise diyabet ve bağlı hastalıkların hızla azalacağına değinen Arca, “Bu yapılmaz ve kişiler kendi hallerine bırakılırsa çok kısa bir zaman sonra diyabet veya başka hastalıkların sayısı çok fazla artacaktır. Belki özel çalışan doktor ve hastaneler bundan para kazanacaklar ama devlet büyük bir kaynağı sadece bu yönde harcamak durumunda kalacaktır” dedi.    

“Damar tıkanıklığında da yol açabilir”

Diyabetin bazı bilim adamları tarafından “damar hastalığı” olarak tanımlandığını ve damar tıkanıklığına da sebebiyet verebileceğini söyleyen Arca, “Diyabet insülinin yeterli olup olmamasına ve etkisini gösterip gösterememesine bağlı olarak kanda şekerin yüksek seyretmesidir. Yüksek seyreden şeker kuşkusuz ki damarlarda birikir. Damarlar vücudumuzun her yerinde vardırlar. O halde diyabet kontrol edilemez ve kan şekerimiz yüksek seyrederse vücudumuzda herhangi bir yerde/yerlerde, damar tıkanıklığına yol açabilir” şeklinde konuştu.  

Göz, kalp  ve cinsel sorunları diyabet tetikliyor

Felçlerin (inme) %100’ünün, kalp damar hastalılarının %65-70’inin, diyalize bağlanan böbrek hastalarının %60 kadarının, gözlerinde lazer tedavisi görmek durumunda kalan hemen hemen tüm hastaların, kadın veya erkek olsun yaşadıkları cinsel sorunlarda bir numaralı sebebinin diyabet olduğunu da ifade eden Arca, “Kontrolsüz diyabeti olan birinin, diyabet olmayan kişiye göre kalp krizi geçirme riski (5) beş kat fazladır. Ayak, bacak kesilmelerinde trafik kazalarını dışarıda bırakırsak bir numaralı sebebi diyabettir” dedi.

“Oran, %13’lerden %18’e çıktı”

2008 yılında (sekiz yıl önce) yapılan diyabet taramasında Kuzey Kıbrıs’ta diyabetli oranının %11,3 gizli şeker (prediyabet) oranının ise %18 olarak hesaplandığını söyleyen Arca, “1996 yılında yapılan taramaya göre diyabetli oranında çok önemli bir fark görülmemesine rağmen gizli şeker oranı %13’lerden %18’e çıkmıştır” diyerek, artışa dikkat çekti.   

“Avrupa ülkelerinin 4 katıyız”

Kuzey Kıbrıs’ta diyabet prevelansının Avrupa ülkeleri ortalamasının 4 katı, Türkiye’nin 2 katı hızla yükseldiğini ve olayın ciddi olduğunu ifade eden Arca, “Bu korkutucu bir durumdur. Önemsenmelidir. Özellikle Devlet yetkilileri tarafından önemsenmelidir” dedi. Diyabet Derneği olarak 2015 yılı Kasım ayında DAÜ Sağlık Bilimleri Fakültesinin destekleri ile Kıbrıs Diyabet Çalıştayı düzenledikleri bilgisini de veren Arca, “Bu bir günlük çalışmada Kıbrıs’ta diyabet (7) yedi konu başlığı altında, Kıbrıs’tan (82) seksen iki uzmanın ve Türkiye Diyabet Vakfından Prof. Dr. Temel Yılmaz ile Prof. Dr. Şehnaz Karadeniz’in katılımıyla incelendi. 7 rapor hazırlandı. Tartışıldı ve değerlendirilerek çıkan sonuçlar bir kitap haline getirildi. Bu kitap şu an itibarı ile Kıbrıs’ta diyabetin anayasası sayılabilir” şeklinde konuştu.