Özgül G. Mutluyakalı

“Böbrek hastalıkları ve çocuklar” ana temasıyla etkinlikler düzenlenen Dünya Böbrek Günü’nde Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’ndeki seminere katılan uzman doktorlar, bağışlanan her organın, bir insan için hayata tutunmayı sağlayan bağ olduğunu vurguladı.

Beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden, yani kadavradan yapılacak organ naklinin daha tercih edilir olduğunu söyleyen uzmanlar, halkın organ bağışı bilincini artırmak için yürütülecek kampanyaların önemine de dikkat çekti.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin, Sağlık Bakanlığı, Diyaliz ve Böbrek Hastaları Dayanışma Derneği, Türkiye Organ Nakli Vakfı, Organ Nakli Koordinatörleri Derneği ve Türk Yoğun Bakım Derneği’nin katkılarıyla düzenlediği Dünya Böbrek Günü etkinliklerindeki halka açık sosyal program ve hekimlere yönelik bilimsel seminere konuşmacı olarak katılan uzmanlardan bazıları, TAK muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

UTKU: “KIBRIS’TA DA HEDEF KADAVRADAN NAKİLLER OLMALI”

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anestezi, Reanimasyon ve Yoğun Bakım Bilim dalı Öğretim Üyesi, Türk Yoğun Bakım Derneği Beyin Ölümü ve Organ Bağışı Bilimsel Komite Üyesi Doç. Dr. Tuğhan Utku, kadavradan organ naklinin artırılması gerektiğini söyledi.

Uluslararası transplantasyon networkü çalışma grubunda da yer aldığını belirten Utku, “Bütün amacımız organ nakli ihtiyacı olan hastaların daha sağlıklı, faydalı ve toplum sağlığı açısından yararlı yöntemlerle -ki bunu kadavradan nakil olarak değerlendiriyoruz- sağlığına kavuşmasını sağlamayı yaygınlaştırmaktır” dedi.

Doç. Dr. Tuğhan Utku, Kıbrıs’taki çabaları takip ettiklerini, nakiller yanında ciddi bir mevzuat ve altyapı çalışması yapıldığını kaydederek Kıbrıs’ta da hedefin kadavradan nakiller olması gerektiğini söyledi.

Utku, Türkiye’nin canlıdan organ bağışta dünya birincisiyken, kadavradan bağış konusunda halen iyi bir yerde olmadığını ifade etti.

Karaciğer, kalp, böbrek gibi organ yetersizliklerinin her an herkesin başına gelebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Utku, özetle şöyle konuştu:

“CANLIDAN BAĞIŞ FEDAKARCA YAPILIYOR AMA ARZU EDİLEN BİR HEDEF DEĞİL”

“Bunların çözümü eğer ilaçlarla yapılamaz hale gelirse ve cihazlarla geçici tedaviler -diyaliz gibi- yapılma aşamasında sıkıntılar varsa, bunlar çok konforlu tedaviler değil, bunu da biliyoruz; organ nakli olacaksa bunun kadavradan olması, yani beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan alınan organların bu hastalara takılmasının herkes için daha sağlıklı olduğu mesajını verebilirim. Çünkü şunu da unutmamak lazım: Canlıdan bağış demek, sağlıklıyken organlarımızdan birini sevdiğimize vermek demek ve biz de aynı konuma geliyoruz. Bu arzu edilen bir hedef değil ama herkes sevdiğini kurtarmak adına böyle kahramanca fedakarlıklar yapıyor. Doğru olan aslında ölmüş yakınların organlarını bağışlamak ve herkes insan olmak vasfıyla bu imkandan yararlanırsa sorun ortadan kalkar.”

Bilgi, deneyim paylaşım ve çözüm üretmede ortak davranma üzerine bir network bulunduğunu belirten Utku, Avrupa ülkelerinden bazılarının organ paylaşımı da yaptığını ancak Türkiye’de böyle bir şey olmadığını kaydetti.

KAHVECİ: “ORGAN NAKLİ KONUSUNDA TÜRKİYE’DE YÜKSEK BİR DENEYİM OLUŞTU”

Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci, hem sağlık çalışanlarının mesleki becerilerini, hem de toplumsal farkındalığı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Kahveci, organ nakli konusunda Türkiye’de yüksek bir deneyim oluştuğunu, ülkelerin organ nakline genelde canlıdan başladığını çünkü planlamanın daha kolay olduğunu ama canlıdan naklin de riskleri bulunduğunu kaydetti.

Kahveci, kadavradan nakillerin daha tercih edilen uygulamalar olduğunu vurgulayarak Dünya Böbrek Günü etkinliğinin öğleden sonraki bilimsel bölümünde, doktor ve hemşirelere yönelik konuların ele alınacağını belirtti.

“KADAVRADAN NAKİL DAHA KOLAY VE EKONOMİK”

Böylece kadavradan nakil konusuna giriş yapılacağını ve gerekli alt yapı hazır olunca KKTC’de de uygulamanın başlayacağını ifade eden Dr. Eyüp Kahveci, “Kadavradan nakil çok kolaylıkla yapılabilir, daha kolaydır, daha ekonomiktir, organizasyon olarak daha rahattır. O nedenle kadavradan nakil de burada hayata dönmeyi bekleyen hastalar için büyük bir hizmet olacak” diye konuştu.

ÜLKÜ: “ORGAN NAKLİ ÖNEMLİ BİR TEDAVİ YÖNTEMİ”

Çanakkale Devlet Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Dr. Azem Ülkü, 10 yılı aşkın zamandır bu konuda çalıştığını ve KKTC’de de böyle bir toplantıda bulunmaktan gurur duyduğunu ifade etti.

Ülkü, organ naklinin artık tıpta önemli bir tedavi yöntemi olduğunu vurguladı.

“HER ORGAN BİR HAYAT DEMEK”

“Hastaya takılan her organ bir hayat demektir. İnsanlar artık organ yetmezliğinden dolayı ölmemeli, bunun için tıbbi imkanlar var” diyen Ülkü, KKTC’de de böyle bir girişimin bir buçuk yıl önce yasanın çıkarılmasıyla başlamasının çok önemli olduğunu söyledi.

Dr. Azem Ülkü, her başlangıcın iyi olduğunu ve bundan sonra KKTC’de de çok iyi şeyler yapılacağına inandığını; deneyimlerini paylaşmayı sürdüreceklerini belirtti.

Halkı organ bağışı konusunda bilinçlendirecek kampanyaların önemine işaret eden Ülkü, KKTC’nin az nüfuslu bir ülke olmasının sağladığı iletişim kolaylığı avantajına dikkat çekti.

BOZOKLAR: “TRANSPLANT SİSTEMİ OLUŞMALI”

İstanbul Bilim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Organ Nakli Master Programı Başkanı ve Türkiye Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ata Bozoklar, İspanya Barselona Üniversitesi’nden sonra ikinci master programının Bilim Üniversitesi’nde olduğunu belirtti.

“TÜRKİYE’DE 400’ÜN ÜZERİNDE TRANSPLANTASYON MERKEZİ VAR”

Transplantasyon için organ gerektiğini, özellikle ölüden nakillerin artması için transplant koordinatörlerinin çok büyük önemi olduğunu söyleyen Bozoklar, “Biz bunu ülkemizde biraz geç anladık ama 2000’li yıllardan itibaren devlet olarak çok büyük atılımlar yaptık. Şu anda Türkiye’de 400’ün üzerinde transplantasyon merkezi var. Eğer etkin bir transplant sisteminizin olmasını ve bekleme listesindeki hastalarınızın şifa bulmasını istiyorsanız, muhakkak bir transplant sistemi oluşturmanız lazım” diye konuştu.

Ata Bozoklar, organ nakli zincirindeki halkaların tümünün önemli olduğunu vurgulayarak “Her zincir, en zayıf halkası kadar sağlamdır. Halkalardan biri eksik olursa, organ nakli yürümez” dedi.

Transplant koordinatörünün ilgili taraflar arasında iletişimi sağlayan, organizasyonu yürüten kişiler olduğuna değinen Bozoklar, şunları anlattı:

“TRANSPLANT KOORDİNATÖRLERİ YETİŞMELİ”

“Bir ülke eğer bu konuda atılım yapmak istiyorsa, ulusal koordinasyon merkezi ve durumuna göre de bölge koordinasyon merkezleri kurmak zorunda. Transplant koordinatörleri yetiştirmek zorunda. Biz bunların önemini 1990’lardan sonra fark ettik. Dünyaya göre her ne kadar geriden de gelsek, hızlı hareket ettik. 2000’li yıllardan sonra devletin de desteğiyle Türkiye’den kadavradan organ bağışı yavaş da olsa artıyor. Benim Kıbrıs açısından da en çok önemsediğim şey bu. Eğer transplantasyonla aynı anda ve homojen şekilde kadavra organı bulma çalışmalarını da geliştirmezseniz iş hızlıca canlı vericiye yönelir. Tabi ki canlı verici de önemli, sonuçta şifa getiriyor bekleme listesindeki hastalara ama işin en doğrusunun kadavra vericiliği nakli olduğunu unutmamak ve bunun için her şeyi yapmak lazım. Bu aynı zamanda bütün sağlık sisteminin düzelmesini sağlayan bir şey çünkü bu organizasyonun yapılanması sırasında ambulans sistemi, acil servis ve yoğun bakım hizmetleri değişiyor. Transplant adına yaptığınız bir şey o ülkenin, o bölgenin sağlık sistemini geliştirmiş oluyor. O nedenle Kıbrıs’ın kadavra vericili organ nakline önem vermesi ve organ bağışı için elinden geleni yapması lazım.”
Deneyimlerini paylaşmaya devam edeceklerini ifade eden Bozoklar, Dr. Zerrin Akalın’ı anarak “Böyle öncülere her zaman ihtiyaç var. Mesele şu ki bu öncülerin yaptıkları ortada kalmasın, ondan sonra gelenler de bunları sürdürsün” dedi.

OYGAR: “BÖBREK YETMEZLİĞİNDE TRANSPLANTASYON İDEAL TEDAVİ”

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Hemodiyaliz Servisi Sorumlusu, Nefroloji Uzmanı Dr. Düriye Deren Oygar da, transplantasyonun son dönem böbrek yetmezliğinde ideal tedavi olduğunu belirterek, kadavra nakillerinin her zaman canlı nakillere tercih edildiğini söyledi.

Oygar, organ bağışının çok yüksek olduğu İspanya ve Portekiz’de nakillerin yüzde 90’ının kadavradan yapıldığını; Türkiye’de ise canlı nakillerin kadavradan daha fazla olduğunu anlattı.

Dr. Oygar, KKTC’de canlı nakillerin başladığını ve bugüne dek 3 böbrek nakli yapıldığını hatırlatarak, bundan sonra Sağlık Bakanlığı’nın kadavradan nakil için çalışmaları sürdürdüğünü, organ bağışlarının kabulü ve kadavra listesi için otomasyon altyapısı oluşturmak için gerekli çabaların devam ettiğini kaydetti.

Halkı organ bağışı konusunda bilinçlendirmek de gerektiğini ifade eden Oygar, bu konuda medyanın rolüne de işaret etti.

BESİM: “YASANIN GEÇMESİ BİZİM İÇİN BAŞARI ÖYKÜSÜ”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Filiz Besim ise “Bugün bizim için anlamlı bir gün. Her yılın mart ayının ikinci perşembesi Dünya Böbrek Günü… Bu yıl farklı bir anlam katmak istedik çünkü uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız İnsan Hücre, Doku ve Organ Nakli ile İlgili Kuralları Düzenleyen Yasamızın Ekim 2014’te Meclis’ten geçmesi bize göre bir başarı öyküsüdür” dedi.

Besim, yasanın; yasama, yürütme ve sivil toplum örgütlerinin ortak çalışmasıyla başarıldığını vurgulayarak, bugüne dek 3 böbrek nakli yapıldığını, artık kadavradan nakillere geçilmesini istediklerini söyledi.

Gerekli alt yapının hazırlandığını, organ bağışı kabulüne de başlanacağını belirten Besim, “İnşallah gelecek yılki seminerde, kadavradan nakilleri de konuşabileceğiz” dedi.

Seminer için Türkiye’den 10 doktorun geldiğini; yasanın hazırlanması sürecinde ve nakiller konusunda da Türkiye’den ciddi destek gördüklerini belirten Filiz Besim, “Bu yılki Dünya Böbrek Günü çocuklara ayrıldı.

Çünkü Kuzey Kıbrıs ailesel böbrek hastalığı yüksek bir ülkedir. Biz böbrek hastalıklarında da dünya standartlarının üzerindeyiz” diye konuştu.

Besim, özellikle çocuklara yönelik farkındalığın artırılması ve koruyucu sağlık hizmetlerine başlanması, halkın bilinçlenmesinin çok önemli olduğunu vurguladı ve bu konuda basının duyarlılığına da teşekkür etti.