Özge Kizir

Politis gazetesinin, “iki tarafın, müzakereler çerçevesinde federasyonda her 4 Yunana karşılık 1 Türkün vatandaş olabileceği uzlaşıyı yeniden teyit ettiğini” öne süren haberine birçok kesimden tepkiler geldi. 

Dışişleri eski Bakanı Taner Etkin, oluşan bu durumun Rum-Yunan ikisinin Kıbrıs’la ilgili ileriye dönük düşünceleri olduğunu vurgulayarak, “Bizans entrikası” yorumunu yaptı.

Cumhurbaşkanlığı eski Sözcüsü Osman Ertuğ da, bu tür haberlerin manipülasyon olduğuna dikkat çekerek, “Bu durumun arkasında Rum çevrelerini ve bizim tarafı provoke etmek amacı olabilir. Müzakere sürecinde ne yazık ki masada olup bitenler konusunda bilgilendirme sıkıntısı yaşıyoruz. Eskiden Türkiye ve Yunanistan Kıbrıs’a gelerek yerleşecek kişiler açısından bu adada nüfus oranını bozmayacak şeklinde anlayış vardı. Şimdi ise bu konunun görüşülüp görüşülmediğini bilmiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı eski Müzakerecisi Ergün Olgun ise çıkan haberin doğruluk derecesinin bilinmediğini vurgulayarak şöyle dedi: 

“Doğruluk derecesi her ne kadar bilinmese de bu tür haberlerle, bir nüfusu bağlama konusu insan haklarına aykırı bir durumdur.  Böyle bir oran ise kabul edilebilmesi mümkün olabilecek bir durum değildir. Ben böyle bir ırkçı yaklaşımı kabul edemem.” 

Dışişleri eski Bakanı Taner Etkin, Politis gazetesinde çıkan “bir Yunana 4 Türk” ifadesinin Rum-Yunan ikisinin Kıbrıs’la ilgili ileriye dönük düşünceleri olduğunu vurguladı. Yapılan bazı açıklamalarda, bu konuda gerçeklik payı olmadığının belirtildiğini ifade eden Etkin, “Bunlar Rum – Yunan ikilisinin Kıbrıslı Türklerle ilgili ileriye dönük düşünceleridir. Fakat Politis gazetesinin haberi, benim her zaman vurguladığım Bizans entrikalarının bir göstergesidir. Bu durum aslında Rumların emellerini göstermektedir. Sürekli entrikalı şekilde ortaya çıkarmaktadırlar” şeklinde konuştu.

“Müzakerecilerin bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor”

Haberde, Rum yönetiminin düşüncelerinin açık bir şekilde belirtildiğini ifade eden Etkin şöyle konuştu:  

“Rumların niyeti açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Müzakerecilerin bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor. Biz her ne kadar ikazımızı sürekli olarak yapsak da bu konuda çok dikkatli davranılması gerekiyor. Rum yönetimi aslında Türkleri azınlık olarak göstermek istiyor. 

“Anastasiadis de bu görüşte….”

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis her ne kadar partileri dâhil etmek için söylediğini belirtse de aslında bu görüş içerisinde olmuştur. Fakat KKTC devam edecektir. Adadaki varlığımızı ilgilendiren konular için detaylı bir inceleme yapılmalı ve dikkatli bir şekilde davranılmalıdır. Her şeyi teslim ederek çözüm sağlanamaz.” 

Ertuğ: “Haber manipülasyon olabilir”

Cumhurbaşkanlığı eski Sözcüsü Osman Ertuğ da, bu tür haberlerin manipülasyon olduğuna dikkat çekti. Ertuğ, “Çıkan haber manipülasyon olabilir. Bu durumun arkasında Rum çevrelerinin bizim tarafı provoke etmek amacı olabilir. Müzakere sürecine ne yazık ki masada olup bitenler konusunda bilgilendirme sıkıntısı yaşıyoruz. Eskiden Türkiye ve Yunanistan’dan Kıbrıs’a gelerek yerleşecek kişiler açısından ‘bu adada nüfus oranını bozmayacak’ şeklinde anlayış vardı. Şimdi ise bu konunun görüşülüp görüşülmediği bilinmiyor” dedi.

“Türkiye ve Yunanistan’ın Avrupa Birliği açısından Kıbrıs adasında eşit muamele göstermesi gerekiyor”

Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne girene kadar Yunanistan ile eşit muamele görmesi gerektiğini ifade eden Ertuğ,“Türkiye ve Yunanistan’ın Avrupa Birliği açısından Kıbrıs adasında eşit muamele görmesi gerekiyor. Türkiye Avrupa Birliği üyesi olana kadar Yunanistan’a tanınan bütün haklar Kıbrıslı Türklere de tanınmalıdır. Fakat ondan önce Yunanistan’ın ne hakkı varsa, Türkiye’ye de o hak tanınmalıdır” şeklinde konuştu.

Olgun: “İnsan haklarına aykırı bir durum”

Cumhurbaşkanı eski Müzakerecisi Ergün Olgun, çıkan haberin doğruluk derecesinin bilinmediğini vurgulayarak şöyle dedi: 

“Doğruluk derecesi her ne kadar bilinmese de bu tür haberlerle, bir nüfusu bağlama konusu insan haklarına aykırı bir durumdur. İnsanları sosyal yaşamları içerisinde sınırlamaya çalışmak medeni olmayan bir durumdur. Bu yaklaşımı çağdaş bulmuyorum. 

“Ben böyle bir ırkçı yaklaşımı kabul edemem” 

Böyle bir oran ise kabul edilebilmesi mümkün olabilecek bir durum değildir. Bu konuda herkese görev düşmektedir. Oluşacak çözümde bu koşulların kendi doğal koşullarını getireceği bir durumun oluşması gerekir. Ben böyle bir ırkçı yaklaşımı kabul edemem.”