Özlem Çimendal

“Surlariçi’nin geriye dönüşü” çalışmalarına öncülük eden Derviş Zeybek, tarihi dokusu, yaşanmışlıkların ruhuyla iç içe geçmiş bölgede ön yargıları kıran, gelişime, değişime, özgür yaratıcılığa olanak sağlamayı hedef edinen Stüdyo 21 Dans Okulu’nun faaliyetleri ve projelerini Yeni Bakış’a anlattı.

Surlariçi’nde değişimi başlattılar

Surlariçi’ne yeniden dönüşün kıvılcımını çakan Derviş Zeybek, “Stüdyo 21’in olduğu sokakta (Bandabuliya sokağı) şu anda sokakta bir proje başlattık.  Bir değişim projesini başlattık, bizim Surlariçi’nde başlatmak istediğimiz de buydu” dedi.

“Tarihi, kültürel enerjinin yeridir Surlariçi”

Surlariçi’ni seçmesindeki nedenlere de değinen Zeybek, “Yaşadığım birçok toplumsal bunalımı hep ders olarak bir yere yazdım. Ve onların sonucudur bu. Biz savaş kültürü, kin ve nefretle büyüdük. Ama dünya artık değişiyor. Biz daha çok paylaşımcı ve sevgi odaklı gençler istiyoruz” şeklinde konuştu. Surlariçi’nin potansiyeli konusunda da devletin bu bölgeyi nasıl bu hale getirdiğinin de sorgulanması gerekliliği üzerinde duran Zeybek, “Ben birçok yerde de yaşadım ama hedefim hep Surlariçi’ydi. İnsan ayrımının uzaklaşırsanız inanılmaz faklı enerji ve insan tanıma fırsatınız olabilir Surlariçi’nde” şeklinde konuştu.

Surlariçi tutkusunun milyonların yaşadığı, birçok tarihi ve kültürel enerjinin ve yaşanmışlığın sonucu olarak geliştiğini söyleyen Zeybek, “Surlariçi çok özel, tarihi kaybolmayan bir yerdir” dedi.

Dört gençle çıktıkları yolda şimdi yüzlerce öğrenci var

Stüdyo 21’in başlama serüveninden de bahseden Zeybek, “Bu bir süreçti. Dansla ilgili çalıştığım yerden, ara bölgedeki işimden ayrılarak başka bir yolda yürümem gerektiğini fark ettim. Dans eden ve yetenekli 4 gençle başladık. Göçmen ailelerin çocukları, köyündeki ailesini bilmeyen, bizim kültürümüzle harmanlanmış ama atılmış çocuklardı bunlar. Şimdi yüzlerce öğrencimiz, çalışmalarımıza katılan ziyaretçilerimiz var.Stüdyomuzun kapısı herkese açıktır. İsteyen herkes kapımızı çalıp bize katılabilir” dedi.

“Amacımız sürü psikolojisinden kurtulmak”

Ailelerin gerçekleştirilen faaliyetlere bakış açılarından da bahseden Zeybek, “İnsanların bu işin içine girmesini istiyoruz. Bunda da amacımız ailelerin de bu işe eğilmeleriydi. Biz bir enstitü, kurum değiliz. Ben normal neyse bilemeyeceğim ama ben normal bir eğitmen değilim. Ben özgür bir eğitmenim. Özgürlüğü salık vermez ve bireyleri hür bırakmazsanız, koyundan farksız bireyler yetiştirişiniz. Sürü psikolojisinin girdabından kurtulamayız” şeklinde konuştu. Arıca farklı yaş aralıklarındaki çocukların, gençlerin hayata tutunmasının gözlemlendiği dans enstrümanıyla tohum ektiklerini ifade eden Zeybek, “Biz toplumun içinde yaşayan kişileriz. Çevremizde de bize destek olan güzel kalpli insanlar var” ifadelerini kullandı.

“Ön yargıları kırsınlar, içimize dokumaya çalışsınlar”

Ön yargılarla her farklı olana eleştiriler yaklaşımlarla bakılmanın toplumda bir zafiyet olduğuna da değinen Zeybek, “Birinin saçı kırmızı da aman öyle erkek mi olur, küpesi var piercingi var, pembe pantolon giyilirmi? Gibi ön yargılarla yaftalanmak değil görmek istediklerimiz, bize biraz yaklaşarak içimizi görmeye çalışsınlar” şeklinde konuştu.

“Birey aileye, aile topluma, toplum dünyaya barışı getirebilir”

Kıbrıs’la dünyayı bütünleştirecek empatiyi geliştirmenin oldukça önemli olduğundan bahseden Zeybek, Kıbrıs’ta barış diye beş harfli kelime olduğunu söyleyerek, “Bu bir aileyi ikiye bölmenin yanı sıra UBP’ci, CTP’ci, TDP’ci Rumcu Türkçü diye böler de böler. Bizim ana amacımız çocukların içine huzuru sokmaktır evet biz içi barışı istiyoruz, sadece burada değil dünyada barış istiyoruz. Bizim toplumuzdaki temel sorun kimin ne yaptığıdır. Boş verelim bunları yaşayalım, kendi hayatlarımıza bakalım.

“Çocukların içindeki yaratıcılık, basmakalıplarla öldürülüyor”

Özgür ve dünyalı düşünen biri olarak, okullardaki sistemin çocuklara yarışatı mantığının yerleştirilmesine yönelik açıklamalarda da bulunan Zeybek, “Bana daha önce ücretli öğrenciler gelirdi. Bıraktım. KKTC’de kalıplaşmışlığın olumsuz sonuçlarını gördüm. Bizdeki dans okullarında 2-3 arkıyla aylarca aynı kareografiyi çalışıp basmakalıp öğretide bulunuluyor. O çocuklara konulan kalıpla, o çocuğun içindeki yaratıcılığı öldürmüş oluyorsunuz. Kıbrıs bir paradokstur. Tamamen çelişkilerle geçen hayatlarımız var. Freestyle, serbest her şeye açığız. Müzik, dans matematiktir” dedi.

“Eğitim sistemimiz ve sistemin içindeki öğretmenleri erittiler”

Japonya’nın eğitim sisteminde 12 yaşına kadar hiç ders olmadığını sadece spor, sanat dallarının olduğunu bununla da çocuklara grup bilinci ve kolektif bilincinin oluşturulduğu örneğini de veren Zeybek, “KKTC’deki eğitim sistemimiz ve sistemdeki öğretmenlerimiz eridi. Bize eğitim sistemimiz bile dışarıdan dayatılıyor. Önceki eğitim sistemindeki kişilerin etik ruhunu edinme şansı oldu” şeklinde konuşarak, bireysel kurtuluşun değil, birlikte kurtuluşun mümkün olacağı fikrinin önemine dikkat çekti.

“Biz bireyleri çözmeyi amaçlıyoruz”

Kendilerinin bireyleri çözmeyi amaçladıklarından bahseden Zeybek, onların da belki ailelerini onların da diğer toplumları onların da belki dünyayı değiştirme, çözme ve bütünleşme şansı yakalayabilecek bir düzlemle buluşturulabileceğine işaret etti.

“Etkinliklerimiz sadece iki toplumlu değil, çok toplumlu”

Çalışmalarını iki toplumlu yürüttüklerinden de bahseden Zeybek, “2-3 yıl önce Güney’den dünyayı gezen, enerjik ve bir şeyler öğretmekten zevk alan arkadaşlarla çalışmalara başladık. Daha öncesinde 1997 yılında ben başlamıştım iki toplumlu icraatlara. Biz iki toplumluyu geçtik Bulgar öğrencilerimiz de var. Romen, Rus, Bulgar, Filipinli çocuklarla buluşuyoruz Güney’de” dedi.

“Engelli bireylerde Art Therapy yöntemi kullandık”

Engellilerle ilgili çalışmaları olduğundan da bahseden Zeybek Engelsiz Dans Grubu adı altında bir de oluşum başlattıklarını söyledi.  Lefkoşa Türk Belediyesi işbirliğinde birçok projeler yapıldığını söyleyen Zeybek, engelli bireyleri de projelere fiili katılımını sağladıklarını da söyledi. “Belediye işbirliğinde bu dans projesini daha kapsamlı hale getirerek, bütün Lefkoşa’ya engelli engelsiz herkesi dahil ettik. Engelli engelsiz herkesi sahneye çıkardık. Sadece eğitip onları çıkarmadık” diyen Zeybek, Art Terapi yöntemini de kullanarak, engelli bireyleri sosyal faaliyetlerle bütünleştirmeye çalıştıklarından bahsetti.

Surlariçi’nde yeni bir kültür, enerji oluşuyor

Kapılarının herkese açık olduğu çağrısını tekrar yineleyen Zeybek, “Herkes gelip bizi ziyaret etsin, ne yaptığımıza baksınlar, bir kafalarını uzatsınlar” şeklinde konuşarak, “Surlariçi’ndeki gençlerle yeni bir kültür ve enerji oluşuyor” dedi.