Bora, yaptığı yazılı açıklamada, masaya gelmeme inadını sürdürdüğüne dikkat çeken Anastasiadis’a, Makarios’un da ayni yönteme başvurmasına rağmen olumlu bir sonuç alamadığının hatırlatılması gerektiğine dikkat çekti.

Bora, “Makarios 11 yıl boyunca (1963 – 1974) Türkiye’nin uyarılarını dikkate almayarak sürdürdüğü olumsuz tutumları sonucunda Kıbrıs’ta bir Rum ve Yunan darbesi ile karşı karşıya kaldı. Adadan kaçmak zorunda kaldığı da unutulmamalıdır. Bugünkü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in de aynı tutum ve davranışları sergilemesiyle tarihin yeniden tekerrür etmesini zorladığını anlaması gerekmektedir” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in bir süre önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ile ilgili olumlu bir beyanatı bulunduğunu da hatırlatan Bora, şöyle devam etti:

“Anastasiadis’in bu olumsuz tavırlarından ve Garantör Türkiye’ye meydan okumaktan vazgeçerek 52 yıl önce silah zoru ve terörle gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ayni yöntemlerle dışladığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit ortağı Kıbrıs Türk halkının, self determinasyon hakkını kullanarak meşru ve haklı olarak kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması Kıbrıs’ın gerçekleri ile bağdaşan yegane kalıcı çözümdür. Gayri meşru bir şekilde elde ettiği ve 52 yıldır devam ettirdiği Kıbrıs Cumhuriyeti unvanına ve AB üyeliğine dayanarak Türkiye’ye meydan okumaya devam etmesi Garantör Anavatan Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının Ada’daki var olan haklılığını ve meşruluğunu asla ortadan kaldırmaya gücü yetmeyecektir.”

AB’nin ortak projelerine ve vaatlerine, Slovak elçisinin birleştirme çabalarına ve Mağusa İnsiyatifi çabalarına güvenerek çözümsüzlükte ısrarın Rumların lehine olmayacağına inanç belirten Bora, ne AB, ne de Slovak elçisinin bu çabalarında samimi, ne de tarafsız olduğunu söyledi.