Ceren Ercih

İş adamı Günay Çerkez, Nazmi Pınar’ın sunduğu Ada Raporu programının konuğu oldu. Kamu ve özel sektörü değerlendiren Çerkez, özel sektörün iyileştirilmesinin kamunun refahını da arttıracağını ifade etti. KKTC’de doğan her çocuğun 20 bin TL borçla geldiğini söyleyen Çerkez, ailelere de yatırımlarını şimdiden yapmaları konusunda uyarı da bulundu. Kamu giderlerine ayrılan bütçenin büyüklüğüne de değinen Çerkez, sosyalist ülkelerde bile bu payın bu kadar büyük olmadığını belirtti. Kuzey ile Güney’in birbiri ile alışverişini de değerlendiren Çerkez, Güney tarafında daha iyi bir denetim inancı olduğunu dolayısıyla alış verişlerin de çoğunlukla Güney’den yapıldığını aktardı. 

“KAMU GELİRLERİNİZİ ARTTIRMAK İSTİYORSANIZ ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNÜ AÇMALI” 

Her ülkenin kaynağının özel sektör olduğunu hatırlatan Çerkez, KKTC’de ülkeye finansman sağlatacak birincil kriterin bile doğru düzgün yapılamadığını şu sözlerle ifade etti; “Her ülkenin kamu gelirlerinin kaynağı özel sektörüdür. Dolayısıyla eğer siz kamu gelirlerinizi arttırmak istiyorsanız özel sektörün önü açmalı, güçlenmesi gerektiren tedbirleri almanız gerekir. Bundan oluşacak gelir ile de devletin gelirleri artacak devlette çalışanlarına daha iyi imkanlar sunacak, ülke için finansman sağlayacak. Ancak bizim ülkemizde bu çok basit birincil kriter pek fazla uygulanmıyor.” 

“ATILAN İNSANLAR MECBUREN GİDİP KAMUNUN KAPISINI ÇALIYOR” 

Ekonominin büyümesi için öncelikle plan, program ve yol haritasına ihtiyaç olduğunu kaydeden Çerkez, “Bizim ekonomiyi büyütmek için herhangi bir yol haritası uygulamamız yok. Özel sektör küçük kaldığı müddetçe iş hayatında atılan insanlar mecburen gidip kamunun kapısını çalıyor. Siyasilerimizde geleceği emniyete almak için ihtiyaç var ya da yok bunları kamuya almaya çalışıyor” şeklinde ifade de bulundu. 

“İKTİDARA GELEN HER PARTİ ROZETE BAKIYOR” 

Ülke de iki siyasi partinin olduğunu, bunlardan birinin muhalefet diğerinin ise iktidar olduğunu ifade eden Çerkez, ismi cinsi ne olursa olsun iktidara geçen her partinin rozete baktığını ise şu sözlerle kaydetti; “Bizim ülkemizde iki çeşit siyasi parti. İktidar partisi, muhalefet partisi… İsmi cinsi ne olursa olsun. Muhalefetteki iktidara geleceği zaman hep duyuyoruz rozete bakmayacağız vb. sözleri ama muhalefetteki parti iktidara gelince daha da rozetin ilerisine gidiyor.” 

“GERÇEĞİ GÖZ ARDI EDEMEYİZ” 

‘Bugün tamamen dingili kopmuş bir ortamdayız’ diyen Çerkez, ülkenin halini göz ardı edemeyeceklerini belirtti ve yapılması gerekenleri şu sözlerle sıraladı; “Benim ülkemin bu durumda olması beni sevindirmez ama gerçeği de göz ardı edemeyiz. Gerçeği kabul edip yol haritası yapmalı, plan programlı çalışmalıyız. Buna herkesin uyması lazım.” 

“HER DOĞAN ÇOCUK 20 BİN TL BORÇLA GELİYOR” 

Ekonominin gidişatına da değinen Çerkez, TL’nin değer kaybetmesini de değerlendirdi ve Kuzey Kıbrıs’ta doğacak her çocuğun borçla geleceğini ise şu sözlerle belirtti; “Her doğan çocuk 20 bin TL borçla geliyor. Kriz masası kurulsun, hükümet buna çare bulsun deniyor ancak elimizde çok kısıtlı şeyler var. Piyasaya para pompalamamız lazım ve o para şu anda yok.” 

“HERKES ASLAN PAYINI İSTER AMA PAYLAŞMAYI BİLMEK LAZIM” 

‘Lokomotif sektörleri rayına koymalıyız’ diyen Çerkez, sistemin kökten değişmesi gerektiğine de vurgu yaptı ve bunun için öncelikle toplumsal bir barışa ihtiyaç olduğunun altını çizdi, KKTC’deki pasta payının küçük olmasının sıkıntılar doğurduğunu da kaydeden Çerkez, aslan payını kapmak yerine paylaşmanın daha mühim olduğunun da hatırlattı ve şunları kaydetti; “Lokomotif rayından çıktı. Lokomotifi rayına koymamız lazım. Bunun için sisteme kökten bir değişiklik lazım. Bunun için ilk önce halkın ihtiyacı haline gelmesi lazım. Ülkede toplumsal bir barışa ihtiyaç var. Bunu yaparken de insan yalnız kendini düşünmemeli. Burada herkes yeteri kadar pasta olmadığından aslan payını ister. Halbuki paylaşmayı bilmek lazım.” 

“EN SOSYALİST ÜLKELERDE BİLE BU YOK” 

Kamu ya yapılan bütçenin fazlalığına da dikkat çeken Çerkez, sosyalist devletler de bile bu payın bu kadar büyük olmadığını söyledi. Çerkez; “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. En sosyalist ülkelerde bile. Bütçenin yüzde 35-40 civarında bir payı kamu maaşlarında harcanır. Ancak burada bütçenin yüzde 85’i kamu giderlerine harcanıyor. Burada ciddi bir sıkıntı var” dedi. 

“DENETİM VAR DİYE GÜNEY’DEN ALIYORLAR” 

Kuzey ile Güney arasındaki alışverişlere de değinen Çerkez, Kuzey tarafında Güney’de daha iyi denetim yapıldığı inancı olduğunu, dolayısıyla alışverişe de Güney’e gidildiğini söyledi. Çerkez, vatandaşların kendi malını Güney’den satın aldıklarını ise şu sözlerle ifade etti; “Bir inanç vardır ki Güney’de denetim daha fazla vardır, bilhassa gıda üzerinde. Bizim basınımızda en küçük şeyi büyütüp şişiriyor kendi ülkesini, kendi üreticisini, kendi devletinin yeteri kadar denetim yapmadığı ile ilgili haber yapıyor ve çoğu insan korkuyor. Bir resmi ticaret var bir de gayri resmi ticaret var. Rumlar geliyor, Kuzey’den salatalık domates alıp götürüyor bizim Türkler de orada denetim var diye gidip oradan alıyor. Kısacası kendi malını alıyor.” 

“SUYUN YÖNETİMİN NASIL YAPILACAĞI ÖNEMLİ” 

Türkiye’den gelecek olan suyun yönetiminin kimde olacağının değil, kimin nasıl yöneteceğinin önemli olduğuna vurgu yapan Çerkez, sözlerini şöyle tamamladı; “Su yönetimini hangi birim isterse yönetsin. Muhakkak tam müstakil ve tam yetkili bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var. Kimin yönettiği önemli değil, nasıl yönetildiği. Ama benim endişen belediyelerimizin halini görüyoruz. 250-300 milyon TL’lik bir yatırıma ihtiyaç var. Bu krediyi bir yerden bulurlar mı bu fiyata asıl yansır? Niye özel sektör deniyor? Çünkü özel sektörde otokontrol var. Ben bu malın fiyatını yükselteyim demek en kolay iştir.”