DAÜ-SEN bir işyerinde toplu ve örgütlü temsiliyet, toplu pazarlık ve toplu iş sözleşmesi yapılmasının artık bir insan hakkı olarak görüldüğünün altının çizilmesinin gerektiğini bildirdi.

DAÜ-SEN’den yapılan yazılı açıklamada, bu hakkın kullanılması ve korunması konusunda KKTC yasalarında eksiklikler bulunduğu ve bu eksikliklerin, hem söz konusu hakların çalışanlar tarafından kullanılması konusunda sorun yarattığı, hem de iş yaşamındaki sorunların daha büyük boyutlarda yaşanmasına yol açtığı kaydedildi.

Açıklamada çalışma hayatında yaşanan ve artık “çözümsüz” olarak algılanan sorunların emek sömürüsüne yol açmakla beraber toplumda huzursuzluk da yarattığı belirtilerek, sorunların çözümünün belli olduğu savunuldu.

Özel sektörde sendikalaşmanın yok denecek düzeyde olduğuna ve özel üniversitelerde çalışan akademisyenlerin yaşadığı sorunların da bu konudan bağımsız olamayacağına işaret edilen açıklamada, özel üniversitelerde çalışan öğretim üyelerinden çözüm ve yardım ile sendikaya katılma istekleri geldiği ifade edildi.

Açıklamada DAÜ-SEN’in sorunların çözümü için önerileriyse şu şekilde sıralandı:

“Toplu temsiliyet, toplu pazarlık ve toplu iş sözleşmesi insan hakları arasında sıralanmaktadır. Ülkedeki iş yasalarındaki düzenlemelerin de bunu temel ilke olarak alması gerekir. Her çalışanın, istediği takdirde, bu haklarını kullanmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması zorunludur.

Özel sektörde sendikalaşmanın önün açacak düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.

Hem işverenin hem de çalışanların ve sendikaların hak ve sorumluluklarını açıkça belirleyecek bir çerçeve içinde sendikalaşma süreci belirlenmelidir. Mevcut durumuyla yasada sadece sürecin nasıl sonlandırılacağı ve sendikanın nasıl yetki belgesini alacağı vardır. Bu konudaki boşluk giderilmelidir.

Oluşturulacak düzenlemede sendikalaşma sürecinin ne zaman ve nasıl başlayacağı, nasıl yürütüleceği, ne zaman sonlandırılacağı, sendikalaşma sürecine dâhil olan çalışanların haklarının nasıl korunacağı açıkça ve farklı yoruma olanak vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Sendika üyesi olmak isteyen çalışan ekmeği ile tehdit edilememelidir.

Toplu iş sözleşmesi düzeninin korunması için gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.

İşyerlerinde toplu pazarlık yapılan ve toplu iş sözleşmesi düzenine tabii olan çalışanların bu haklarını nasıl kullanacakları ayrıntılarıyla belirlenmelidir.

Toplu iş sözleşmesi ihlallerinden doğan sorunların çözümü için gerekli mekanizmalar yasalarımıza bir an önce eklenmelidir. Toplu iş sözleşmesine uymayan taraf, ister sendika ister işveren olsun, en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

İş güvenliği konusunda koruyucu önlemleri esas alan düzenlemeler bir an önce yapılmalı ve uygulama da taviz vermeden hayata geçirilmelidir. Hükümet ve işadamlarının katkılarıyla oluşturulacak bir fon ile de iş kazası geçirmiş çalışanlara tedavi, rehabilitasyon ve çalışamadıkları sürece maddi destek sağlanmasını esas alacak bir düzenleme yapılmalıdır.”

“İŞ BARIŞINA KATKI YAPAR”

Açıklamada söz konusu düzenlemelerin yapılmasının ülkede iş barışına katkı yapacağı kaydedilerek, “Unutulmamalıdır ki sendikalaşma sadece çalışanlar için değil huzur, verim ve adalet arayan işveren ve toplumlar için de elzemdir “ ifadelerine yer verildi.