Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nde temsil edilen siyasi partilerin genel başkanlarıyla bugün yaklaşık iki buçuk saat süren bir görüşme yaptı.

Görüşme sonrasında sırasıyla Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit ile Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı, Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş basına açıklama yaptı.

DENKTAŞ

DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş da görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, hükümet temsilcisinin müzakere heyetinde yer almamasını eleştirdi.

Denktaş, gelinen aşamada halka müzakereler hakkında bilgi verilmemesinin de doğru olmadığını, halkın ne olacağını net bilmediğini söyledi.

Bir takım konuların yürütme tarafından ele alınıp icraata dökülmesi gerektiğini kaydeden Denktaş, “Dışında olduğumuz bir sürecin, yürütücüsü ne kadar olacağımız sorgulanmalıdır” dedi.

Hükümetten bir temsilcinin de müzakere heyetinde yer almaması konusunda Denktaş, Cumhurbaşkanı ile hükümetin geçmişte aynı düşüncede olduğunu veya Cumhurbaşkanı’nın düşüncesinde olan bir kanadın hükümette de yer aldığını, ancak Cumhurbaşkanı ile hükümetin görüşlerinin ilk kez bu kadar ayrı olduğunu, söyledi.

Denktaş, “Görüşmelerin devam ettiği süreç içerisinde, elimizden gelen desteği Cumhurbaşkanı’na vereceğiz, ama fikrimizi ortaya koyamıyorsak, direkt bilgi alamıyorsak, görüşlerimizi Cumhurbaşkanı’na anında aktaramıyorsak, çok da fazla o çember içerisine girmek istemeyiz” dedi.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş döneminde masada, Mehmet Ali Talat ve kendisinin hükümet olarak Rauf Denktaş’a destek olduğunu kaydeden Denktaş, bugünkü taleplerinin de benzer olduğunu söyledi. Denktaş, “Buradaki heyetin içerisine bile birini göndermemiz kabul edilmezse, bunu kabul edecek durumda değilsek, metin çıkana kadar yardımcı oluruz, metin çıktığı andan itibaren her parti kendi kararını verir” dedi.

Çözüm sonrası doğabilecek kötü sonuçlara işaret eden DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Denktaş, “Halk (çözüm planı için yapılacak referandumda) başka bir zan içerisinde oy kullanırsa, günün sonunda hem Türk tarafı hem Rum tarafından evet çıkarsa, ve çözüm sonrasında da ‘biz bunu böyle bilmiyorduk’ noktası çıkarsa bunun sonu çatışmadır” diye konuştu.

1974’te sonra adada hakim olan savaşsız ortamın bir çözüm niyetine bozulmaması gerektiğini ifade eden Denktaş, “Çok belli ki iki ayrı düşüncenin temsilcileriyiz. Bizim hassas olduğumuz konular farklı, Cumhurbaşkanlığı’nın hassas olduğu konular farklı” dedi.

Kıbrıs Rum tarafında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e muhaliflerin yarattığı sıkıntılı durumun KKTC’de de bulunduğunu, Kıbrıs Rum tarafının her istediğini elde edebileceği ortamın bulunmadığını kaydeden Denktaş, “Kıbrıs Rum tarafı da bilmelidir ki, karşılarında oturan (müzakere) ekip her ne kadar iyi niyetle hareket etse de, bir referandum sürecinde halk desteğini bir bütünü ile arkasında tutan ve ona göre davranan bir ekip değildir” dedi.

MÜZAKERELERİN GİDİŞATI...

Müzakerelerin gidişatıyla ilgili olarak da DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Denktaş, “Bizi hoşnut kılacak, bu yaşayabilir bir çözümdür diyebileceğimiz bir yapıya doğru gitmiyoruz. 10 sene içerisinde iki kesimliliğin, iki toplumluluğun ortadan kalkabileceği bir ortam öngörülüyor” dedi.

TUTANAKLAR

Kıbrıs Rum tarafıyla yapılan görüşmelerin tutanaklarının Başbakan’a iletilmesi konusunda da Denktaş, tutanaklarla, her şeyin tam olarak algılanamadığını, görüşme ortamının havası solunmadığında yanlış yargılara da varılabileceğini, tutanakların muğlak ifadeler içerdiğini söyledi.

Denktaş, müzakere heyetinde hükümet temsilcisinin yer alamayacak olmasının “Sizin gibi düşünenleri istemiyoruz” algısı yarattığını ifade etti.

Ancak bunun, Cumhurbaşkanlığı ile iplerin koptuğu gibi yansıtılmaması gerektiğini vurgulayan Serdar Denktaş, “Bizden bir şey talep edildiğinde yerine getirmeye çalışacağız ama ek katkı, fikirsel bazda, ‘şu şöyle olmasa daha iyi olur’ şeklinde yaklaşımın anlamı kalmadı” dedi.