HALKIN SESİ’ne konuşan KAMU-İŞ Başkanı Sami Dilek, ülkede hesapsız kitapsız borçlanma ve dövizin de artması ile sosyal patlama noktasına gelindiğine işaret ederek, cesur adımlar atacak, sorumluluk sahibi güçlü bir hükümet istediklerini söyledi

 

Züleyha KARAMAN

Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, ülkede az kazanıp çok harcama, lüks yaşam ve hesapsız, kitapsız borçlanmadan dolayı sosyal patlamalara doğru gidildiğini belirterek, güçlü, cesur kararlar alabilecek bir hükümetin bir an önce kurulmasını istediklerini söyledi.

Dilek, “beceriksiz hükümetlerin ve beceriksiz idarecilerin ülkeyi yangın yerine getirdiğini” ifade ederek, “Bugün Sigorta Fonu bir batak durumda, maaşları ödemede zaman zaman sıkıntılar yaşıyor. Böyle devam ederse yarın İhtiyat Sandığı Fonu da sıkıntıya düşecektir” dedi.

HALKIN SESİ’ne açıklama yapan Sami Dilek, ülke sorunlarına cesur çözüm üretecek bir hükümete her türlü desteği vereceklerini ifade ederek, “Hükümeti kim kurarsa kursun, çözüm üretecek, sorumlu, cesur adımlar atacak bir hükümete biz her türlü desteği veririz. Hükümet, iç barışı sağlasın” dedi.

Siyasilere güven kalmadığını, milletvekillerinin vatandaşın gözünde saygınlık kazanması gerektiğini ifade eden Dilek, gerekirse, 50 milletvekili ile müdür-müşavir sayının düşürülmesi gerektiğini kaydetti.

Dilek,  ülkedeki yaşamın pahalı hale geldiğini ve kazancın azaldığını, alım gücünün düştüğünü, ihtiyaçlarını karşılamak için insanların borçlanmaya gittiğini, dövizin artmasının da borçlanmayı tetiklediğini belirtti.

“TOPLUM VERİMSİZ NOKTAYA GİDİYOR”

Hesapsız kitapsız borçlanmanın insanları sıkıntıya soktuğunu, borçlanan kişilerin psikolojisinin bozulduğunu ve toplumun verimsiz bir noktaya gittiğini ifade eden Sami Dilek, şöyle konuştu:

 “Birazda lüks yaşam, hesapsız kitapsız, muhasebesiz yaşamamız, ‘nasıl olsa bankalar bana kredi verir, nasıl olsa maaşım var deyip, onun üzerinden aşırı ve düşüncesizce borçlanmalar, faizleriyle birlikte insanları büyük sıkıntı içine sokmuştur. Herkes ihtiyaçtan dolayı borçlanmaya gitmiştir ama bankalardaki sistemin de getirdiği yapıdan dolayı borçlar ödenemez noktaya gelmiştir. Çünkü, faizi, borcu borçla kapatmaya başlanmıştır. Bütün kesimler borç batağı altına girmiştir. Bunun sıkıntılarını önümüzdeki günlerde daha yoğun yaşayacağız. Borcu borçla kapatmak daha tehlikeli. Bu durum aileleri bunalıma sokuyor. Psikolojileri bozuluyor, bütün malını ipotek ediyorlar, bu arada farklı alanlara yönelimler oluyor. Bu durum,  toplumu, zaman içerisinde sosyal patlamalara, bunalımlara ve verimsiz bir noktaya getiriyor.”

“FAİZLER DÜŞMELİ”

Dilek, hükümetin, Bankalar Birliği ile oturup, banka faizleri konusunda karar alması, faizin faizinin alınmasının önlenmesi gerektiğini vurguladı.

Sami Dilek, yıllardır kamunun özeli beslediğini, bunu herkesin kabul ettiğini, son yıllarda geçirilen yasaların, bu durumu değiştirdiğini, kamuda maaşlarının düşmesinin hem kamuyu, hem de özel sektör piyasasını etkilediğini kaydetti.

Dilek, ülkede turizm, tarım ve hayvancılık politikalarının göz ardı edildiğini, siyasi boşluklardan dolayı bu kesimlere sahip çıkılamadığını ve ülkenin ekonomisinin sıkıntılı duruma geldiğini anlattı.

“SENDİKALARI BİTİRME ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR”

Ülkede, genelde kamu, kurum ve kuruluşlarında örgütlü sendikal bir yapı olduğunu ifade ederek,“Bizim ülkemizdeki sendikacılık amatör noktadadır” diyen Dilek, “sendikaların dinlenmemesinin ülkeyi bugünkü duruma getirdiğini, sendikaların müşavir ordusu yaratıldığı gibi bir çok sorunu dile getirdiğini ama dinlenmediğini” kaydetti.

Sendikaların, hükümetler ve işverenler için sıkıntı olduğunu, geçmişte, sendikaları etkisizleştirmek için çalışmalar yapıldığı, bunun bugün de devam ettiğini kaydeden Sami Dilek, kaos-karmaşa ortamında tarafların birbirini yıpratmaya çalıştığını söyledi. Dilek, “Bir intikam alma, sendikal gücü bozma, sendikal gücü kırma noktasında bu çalışmalar devam ediyor. Bunların en büyük amacı, yıllardan beri verilen mücadelelerin, kazanımların elimizden götürülüp, insanları köle gibi, örgütsüz, sendikasız çalıştırılması” dedi.

Örgütlü olmanın güzel olduğunu, özel sektörün sendikalaşmadan korkmaması gerektiğini ifade eden Dilek, sendikalaşmanın kayıt dışı yaşamı ve vergi kaçakçılığını önlemde etkin olduğunu söyledi.

Basın sektöründe de sendikalaşmanın olmadığını, bu alanda büyük bir potansiyel bulunduğunu anlatan Sami Dilek, bu alanda sendikalaşmada öncelikli görevin sendikalara düştüğünü, hükümetin de zorlayıcı yasalar çıkarması gerektiğini söyledi.

Dilek, ülkede vergi adaletsizliği olduğunu, belediyelerin ve kaçak işçi çalıştıranların, çalışanların sosyal yatırımlarını yatırmadığını, Sosyal Sigortalar Fonu’nun batak durumda olduğunu, böyle giderse İhtiyat Sandığı Fonu’nun da sıkıntıya gireceğini kaydetti. 

Asgari ücretin hiç konuşulmadığını, sistem ve ciddiyet olmadığını, asgari ücretin işverenle hükümetin arasında belirlendiğini belirten Dilek, özel sektörün kazandığını, ancak asgari ücret belirlenirken, özel sektörün “işçi çıkarırım” diye tehdit ettiğini, durum böyle olunca da asgari ücretin olması gereken noktadan aşağıda kaldığını anlattı.

“İÇ BARIŞ SAĞLANSIN; İCRAAT HÜKÜMETİ OLSUN”

Ülkede ekonomi politikası olmadığını, güne ve zamana oynama süreci yaşandığını, hiç bir kesimin ekonomik anlamdaki sorunlarının çözülmediğini, herkesin kendi kaderine terk edildiği bir yapının oluştuğunu kaydeden Sami Dilek, hükümetin olmamasının sıkıntıları büyüttüğünü belirtti.

Biran önce, sorumluluk sahibi bir hükümetin kurulmasını istediklerini ifade eden Dilek, şöyle devam etti:

“İç barış sağlansın, siyasi ve çalışma hayatıyla ilgili, kamu ile özel arasındaki dengenin kurulması ve iç barışın sağlanması noktasında adım atılması lazım. Hükümeti kimin kuracağı bizi hiç bağlamaz, önemli olan; bu işleri yapabilecek, bu ülkeyi aydınlığa kavuşturabilecek, her kesimin sesine kulak verebilecek, donanımıyla, bürokratlarıyla, deneyimleriyle, ülkenin nabzını tutabilecek, dış ilişkilerinde sağlıklı, duruşuyla halka güven verebilecek siyasilerin, hükümetlerin bu ülkeyi aydınlığa çıkarması noktasında her türlü desteği vereceğiz. Kim kurarsa kursun, hükümet güçlü olsun, sorumlu, cesur adımlar atsın. Artık icraat hükümetleri olmalı. 50 milletvekili sayısı fazla ise, belli düzenlemeler yapılsın, aşağıya çekilsin, müdür, müsteşarlar da öyle.  Sayı düşerse, ülke ekonomisine ciddi katkısı olacaktır.”