İşte Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın “Kamuoyuna Açıklama Borcu” başlıklı Basın Bildirisi:

Bilindiği üzere Ercan Havaalanı özelleştirme kararının verildiği günden itibaren, bu olayın karşısında durmuş ve şartname hazırlık sürecinden başlayarak dört ay öncesine kadar muhalefetimi devam ettirmiştim.

Seçim sonrası oluşan koalisyon hükümetinin ortağı olarak da hükümet programına yapılan tartışmalar sonrasında "sözleşmenin revize edileceği" hükmünü koydurabilmiştik.

Hükümet programının bu hükmü gereği hükümete geldiğimiz 2013 Eylül ayından beridir de bu konuda uğraşlarımızı sürdürmüş ve neticede sözleşme içierisinde gördüğümüz yanlışlıkların büyük çoğunluğunu giderecek bir mutabakat noktasına ilgili şirket yetkilileri ve ilgili tüm devlet birimlerinin temsilcilerinin de bulunduğu bir ortamda varabilmiştik.

Bu mutabakat proje değişikliği yanında işletme esasları ile ilgili bölümleride kapsamaktaydı.

Savcılığın o gün verdiği görüş doğrultusunda hükümet olarak bir karar alıp ihaleye katılan tüm şirketleri de davet ederek son mutabakatın anlatılması ve itiraz olup olmayacağının anlaşılması aşamasına gelinmişti.

Olayı bu noktaya kadar taşıdığımız günlerde bakanlıkların değişimi ve ardından istifaların gündeme gelmesi sonrasında konuyu Bakanlar Kurulu’na götürdüğümde Başbakanın "hiçbir değişiklik yapılmayacak ve ihale sonucu imzalanan sözleşme aynen uygulanacak" kararı sonrasında ilgili Bakanımız çalışmalarını o yönde yürütmeye başlamıştır.

Planlamanın yapılmasında ilk zamanlar çok dikkatimizi çekmeyen bir başka hususta yine Çevre Bakanlığımız tarafından gündeme taşınmıştır.

Terminal binasının ve yeni pistin yapılabilmesi için bölgede bulunan 20 bin civarında en genci 15 yaşında olan ağaç sökülme durumunda kalacaktır. Eğer planlama baştan doğru yapılmış olsaydı veya şirketle varılan mutabakatta olduğu şekliyle plan değiştirilmiş olsaydı bu sayı çok daha aşağılara indirilmiş olacaktı.

Ne yazıktır ki, tüm bu süreç boyunca gerekli değişikliği yapabilmemiz için destek vermeyen, sadece "hade yap bakalım da görelim" tavrıyla kalem oynatanlar, temel atma töreniyle birlikte yine bana saldırmaya başlamıştır.

Ercan konusunda geldiğim noktayı üç, dört ay önce katıldığım bir tv programında halkımızla paylaşmıştım. O gün bu gündür ses çıkartmayanların şimdi saldırmaya başlamalarının ardında yatan gerçeğin ne olduğu hususunu halkımızın takdirine bırakıyorum.

Olayın başından beri ihaleyi kazanan şirketle ilgili bir sorunum olmadığını, meselenin esasından hareket ederek muhalefet yaptığımı her fırsatta açıkladım. Şirket yetkililerini hükümete geldikten altı yedi ay sonra müzakereleri başlattığımda tanıdım. Aspir konusunda getirdikleri öneriyi doğru bir öneri olarak gördüğüm için destekledim.

TC Başbakan Yardımcısı Adaya ziyaretinde muhatabı tarafından karşılanır ve o muhatap da benim. Temel atma töreninde de bulundum. Bunlar protokol gereği yapılması gerekenlerdir. Başbakan Meclis’te ki nisap sorunu nedeniyle törene katılamamıştır. Ne ilginçtir ki bu nedenle şimdi bazı "sol" yazarlar benim bir protokol gereğini yerine getirmemiş olmamdan hareketle bu konuda uzun süredir ortaya koyduğum muhalefetin doğru olmadığını ima etmeye çalışıyorlar.

Ben yanlış gördüğüm konunun üstüne giderek gerekli düzeltmeleri yapabilmek adına üstüme düşeni yaptım. Hükümetteki gücümüz oranında ne gerekirse ortaya konulmuştur.

Bu yanlışları düzeltebilecek kadar yetki elimizde yoktu.

Gösterdiğim ve inandığım hedefe ulaşamamış olmamdan dolayı bu konuda bana destek veren halkımızdan, suç her ne kadar bana ve partime ait olmasada özür dilerim.