Deniz Abidin

CTP-BG  Eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ın kurultayda aday olmayacağını açıklamasını Yeni Bakış'a değerlendirdi. Erk, Talat'ın başkanlıktan ayrılmasını üzücü olarak değerlendirerek, partinin başına büyük umutlarla ve büyük bir misyonla geldiğini söyledi. Erk, Talat'ın bu misyonu tüm partili yoldaşların büyük ısrarı sonucu kabul ettiğini belirterek, partiyi toparlamak, huzuru ve büyümeyi sağlamak için genel başkan seçildiğini anlattı. Erk, "Talat bana göre misyonunu tamamlamadan ayrılıyor, bu durum da beni üzüyor"diyerek, misyonu kabul ederken belirtilen  sonuçların üretilmediğini kaydetti. Erk, başkanlıktan erken ayrılmanın Talat için 21 milletvekili, 14 belediye başkanı ve hükümette devraldığı bir partiyi 20 milletvekili, 13 belediye başkanı ve muhalefette bir partiye çevirerek bırakacağını belirtti. Erk, bu durumu Talat'ın kendi karizması ve siyasi tarihi için bir olumsuzluk olarak gördüğünü söyledi.

"Üzüntüyle karşılıyorum"

Erk şunları söyledi, "Talat devam etseydi, kendisi başkanlığında parti bir genel seçime girseydi ki ufukta erken genel seçim var, seçimden çok başarılı olarak çıkabilirdik. 21 milletvekilinden 20'ye düştük ama kurultayda hedef koyduğu tek başına iktidara belki de gelebilirdik. Samimi olarak söylemek istiyorum ki  Talat'ın devam etmek istememe nedenini çok da anlamış değilim. Talat, misyonunu tamamen tamamlamış değil. Dolayısıyla yoruldu, bıraktı gibi bir durum da ortada yoktur. Kişisel bir karardır, saygıyla, fakat üzüntüyle  karşılıyorum. Çünkü misyonunu yerine getirmiş olsaydı mümkündür ki parti,  kendisinin de paylaştığı tek başına iktidar durumuna ulaşabilirdi. Şimdi bir başkan değişimi olacak. Yeni bir başkanla tek başına iktidar mümkün mü bundan emin değilim. Kurultayın ardından erken genel seçim bekliyoruz. Parti kadrosu yönetimi yeniden oluşmuş iken erken genel seçimde tek başımıza iktidar olmak çok güzel bir süpriz olacak"

"Ekip yoksa başarı olmuyor"

Erk, kurultayda aday olacak kişiler üzerinde durmak istemediğine vurgu yaparak, Talat ile yaşanan deneyimden sonra ekibin önemli olduğunu söyledi. "Talat'a öyle bir misyon yükledik ki gel ve herşeyi yap dedik"diyen Erk, "çok bariz olarak belli oldu ki ekip yoksa başarı olmuyor"diye konuştu.

Erk, bir ismin ya da bir başkanın olmasının önemli olmadığını, önemli olanın partinin başına bir ekibin gelmesi olduğunu kaydetti. Olumlu çalışabilen, partinin birikimlerinden yararlanabilen,  partinin kadrolarını ayırarak değil, birleştirerek  ekip yaratan bir anlayışın önemine dikkat çeken Erk, yeni başkanın vitrindeki temsilci olacağını belirtti.

"Bir ismi değil, bir ekibi konuşalım"

Erk, "Talat örneğinde gördük. Tek kişiyi büyük umutlarla partinin başına getirdik. Ancak o beklediğimiz umutlara ulaşamadık. Bir ismi değil, bir ekibi konuşalım. CTP'nin şu anda Meclis çoğunluğunu alabilmek için  en büyük ihtiyacı uyumlu çalışan ve bütün partiyi kucaklayan bir ekiptir. Öfkeyle, nefretle, kinle, intikam duygusuyla değil, tüm partiyi kucaklayan bir ekibin olmasında fayda vardır"şeklinde konuştu.

"Denizden arıtmadan daha pahalı bir sistem kurduk"

CTP-BG  Eski Genel Sekreteri  Erk, Türkiye ile yapılan  Su Anlaşması konusuna da değindi. Erk, belediyelerin deposuna gidecek olan su fiyatının depo başına 2,30 olarak açıklandığını, belediyelerin bir şekilde bu suyu alacağını, kar payını da ekleyerek vatandaşa satacağını belirterek, "vatandaş bu fiyatı kaldırabilecek mi? Endişelerim var" diye konuştu. Erk şunları söyledi, "2,30 belediye maliyetidir. Vatandaşa maliyeti sanırım 5 lira civarında olacak. Vatandaş bu maliyeti kaldırır mı? Ekonomi bu maliyeti kaldırabilecek mi? Endişem var. Rekabet edilebilirliği çok gerilerde olan ekonomi suyu bu fiyatıyla kaldırabilecek mi? Emin değilim. Hele ki yaz mevsimine giriyoruz. Yaz mevsiminde su önemli bir giderdir. Dolayısıyla en başta bundan turizm sektörü etkilenecektir. Bu nedenle bu 2,30 lira ton başına fiyatı ben yüksek buluyorum. Bu fiyat denizden arıtmadan daha pahalı bir fiyattır. Örneğin Mağusa'da şu anda denizden arıtma 3,60 lira civarındadır. Ancak bu vatandaşın tükettiği fiyattır. Türkiye'den gelen suda ise vatandaşın tükettiği fiyat 5 lira civarını bulacak. Denizden arıtmadan daha pahalı bir sistem kurduk. O zaman biz bu işten ne anladık. Dört bir tarafımız denizlerle çevrili bir ülkeyiz. Bu kadar pahalı su Türkiye'den geleceğine denizden arıtsaydık diye düşünüyorum. İzaha muhtaç olan bir maliyet var orta yerde. Ben ne belediyelerin ne tüketicinin ne de ekonominin bu fiyatı kaldırabileceğine inanmıyorum. Tahmin ediyorum devlet bu maliyeti bir daha gözden geçirir ve ekonomiye sunulan fiyat umarım ki düşük kalır"