Özge Kizir

İzzet İzcan, su projesinin ardından, ekonomik protokol adı altında elektriğin, telefonun ve limanların özelleştirilmesinin gündemde olduğunu söyledi. “Suyun ardından elektriğe, telefona ve limana sıra gelmiştir. Bu Türkiye’ye sunulan 2016-2018 ekonomik protokolünün içerisinde bunlar hep vardır” diyen İzcan, şu anda toplumu buna hazırlamakla meşgul olduklarını savundu.

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan, Haberal Kıbrıslı gazetesine gündeme ve hükümetin verimliliğine dair değerlendirmelerde bulundu. Hükümetin yaptığı tek faaliyetin kurulu sistemi devam ettirmek olduğunu savunan İzcan, “Hükümetin yaptığı bir şey yok. Kendi içerisinde hükümeti bitirecek diye birbirini tehdit ediyor. Yaptığı tek şey var, kurulu sistemi aynen devam ettirmek... Birde ortaya reform yerine bir hayli yolsuzluk çıkıyor. Reform hükümeti değil, yolsuzluk hükümetine dönüştü” dedi.

“Buradaki bütün kamu kuruluşlarını teslim etme yönünde de başarılıdır”

Yolsuzluk ve suiistimal iddialarına dikkat çeken İzcan şunları söyledi: “Elektrik Kurumu’nda, Kumarcılar Han’ın da veya bir hayli meselede yolsuzluk ve suiistimal iddiaları vardı. Sonuç itibariyle hükümet başarısızdır. Bununla beraber özelleştirme adına Türkiye’deki AK Parti’ye (Adalet ve Kalkınma Partisi) buradaki bütün kamu kuruluşlarını teslim etme yönünde de başarılıdır.

“Şu anda yaptıkları şey toplumu hazırlamaktır”

Su projesinden sonra şimdi ortada olan ekonomik protokol adı altında elektriğin, telefonun ve limanların özelleştirilmesi gündemdedir. Suyun ardından elektriğe, telefona ve limana sıra gelmiştir. Bu Türkiye’ye sunulan 2016-2018 ekonomik protokolünün içerisinde bunlar hep vardır. Şu anda yaptıkları şey toplumu hazırlamaktır.”

“Halk, kavga dövüş ortamında seçime sürüklenecek”

Hükümetin misyonunun topluma ait ne varsa elden çıkaracağını belirten İzcan, “Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Talat zaten haberleşmeden ve internetten memnuniyetsizliğini dile getirmeye başlamıştır. Bunun artık özelleştirilmesi gerektiğini söylediğini belirtmiştir. Bu hükümetin misyonu topluma ait ne varsa elden çıkarmaktır. Tabi bu toplumda büyük bir öfke, tepki veya işsizlik yaratacaktır. Bunun neticesinde halk kavga dövüş ortamında seçime sürüklenecektir. Bizim gördüğümüz budur” şeklinde konuştu. 

“Şuanda iki ortak da bugün yapılacak bir seçimde fiyaskoyla sonuçlanacaklarını biliyorlar”

Erken seçimin yaşanıp yaşanmayacağı konusunda değerlendirmede bulunan İzcan şöyle konuştu: “Şuanda iki ortak da bugün yapılacak bir seçimde fiyaskoyla sonuçlanacaklarını biliyorlar. O nedenle erken bir seçime gitmek istemiyorlar. Bunun yerine zaman kazanmaya çalışıyorlar.

“Gösterge odur ki, her geçen gün daha kötü şartlar doğuyor”

Bu zaman içerisinde Ankara’daki AKP hükümeti tarafından da kendilerine dayatılan bu paketleri de uygulamaya koymaya çalışıp, Ankara’dan maddi kaynak tedarik etmeye çalışıyorlar. Bunu da daha iyi şartlar yaratarak seçime gitmek için yapıyorlar. Gösterge odur ki, her geçen gün daha kötü şartlar doğuyor. O nedenle seçime gitme niyetleri yoktur. Gittiği kadar götürmeye çalışacaklar. En sonunda sürüklenerek seçime gidilecektir.”

“Ekonomik protokol imzalanacak”

Ekonomik protokolün imzalanacağını vurgulayan İzcan, “Ekonomik protokol imzalanacaktır. Çünkü CTP ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümeti her şeyiyle Ankara’nın taleplerini kabul etmiştir. Paket göndermiştir ve cevap beklemektedir. Bir itiraz varsa onu da yerine getirecektir. Protokol de daha kısa bir zamanda imzalanacaktır.

“İmzalanacak protokol Kıbrıs Türk toplumunun hayrına değildir”

Fakat bu imzalanacak protokol Kıbrıs Türk toplumunun hayrına değildir. Tamamen Maliye Bakanlığı’nın maliyeyi döndürmesi için gerekli olan fonların serbest bırakılmasına yönelik yoğun çaba vardır. Çünkü döndüremiyorlar. Bu nedenle de önlerine ne koysalar imzalayacaklardı” dedi.

“İhaleyi kime verecekleri bile neredeyse bellidir”

Türkiye’den gelen su konusunda artık söylenecek bir sözün kalmadığını ifade eden İzcan sözlerini şöyle sürdürdü: “Su konusunda artık söylenecek bir söz kalmamıştır. Su konusu açıktır. Bu hükümet suyu özelleştirmiştir. Sadece Türkiye’den gelen sudan bahsetmiyorum. Bununla beraber yerel, yağmur ve diğer kaynak sularından da bahsediyorum. Protokol açıkça bunu söylüyor. Hatta bu ihaleyi kime verecekleri bile neredeyse bellidir. Hiçbir değişiklik ilk haline göre olmamıştır.

“Belediyeler ve diğer kesimlerde bu projeye katılmak mecburiyetine bırakılmıştır”

Belediyelerin elindeki bütün imkanlar alınmıştır. Belediyeler ve diğer kesimlerde bu projeye katılmak mecburiyetine bırakılmıştır. Bu yapılan özelleştirmede değildir. Tekel oluşturulmaktadır. Resmen Türkiye’de AKP’nin yan kuruluşu bir şirkete, KKTC’nin bütün suyunun devredilmesidir. Fiyatıda açıkça hükümetler arası2010 yılında yapılan anlaşmada İrsen Küçük tarafından imzalanan 3. Maddesine nasıl tespit edileceği yazılıdır.

“Dünyanın neresinde bu tür özelleştirmeler yapıldıysa hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştır”

Yatırıma ve harcamalara bakılacak, kar oranı konacak ve bu kar oranından sonrada ticari bir fiyat belirlenecek. Dünyanın neresinde bu tür özelleştirmeler yapıldıysa hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bunun neticesinde olacak olan suyun pahalı olması olacaktır. Bununlar beraber kayıp kaçak daha da artacaktır. Belki daha fazla özel şirket kar yapsın diye tüketimi teşvik edecek. Halkın kuyularına ve sularına el koymaya çalışacaklar.

“Bizim burada vereceğimiz kavga, bu projeyi uygulattırmamak ve halkın kaynaklarının yabancı şirketlere peşkeş çekilmesini önlemektir”

Dünya’da Paris veya İtalya örneği vardır. Hepsinde bu tür özelleştirmeler olmuştur fakat ondan sonra tekrar kamulaştırılmıştır.Şuanda bizim burada vereceğimiz kavgada bu projeyi uygulattırmamak ve halkın kaynaklarının yabancı şirketlere peşkeş çekilmesini önlemektir. Suyun temel insan hakkı olduğuna inanıyoruz. Halbuki liberal politikalara inanan bu hükümet ve Türkiye’deki siyasiler, kar amacıyla suyu ticarileştirmişlerdir.

“Kıbrıs Türk toplumu bu söylediklerimi görüp yaşayacaktır”

Kıbrıs Türk toplumu bu söylediklerimi görüp yaşayacaktır. Halkın desteği ile de bu anlaşmanın meclisten geçmemesi ve halka rağmen yapacağım dediği işleri yapamaması için elimizden geleni yapacağız. Bu bizim görevimizdir. Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) ile Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) ortak bir etkinlik düzenlemişti. Bu etkinlikler bütün kazalarda, köylerde ve bölgelerde devam edecek. Halk bilgilendirilecek ve mesele tam olarak anlatılacaktır. Halkın örgütlenmesini gerçekleştireceğiz. ”