Deniz Abidin

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Ahmet Kaptan, sendikaları sadece kendi üyelerinin menfaatlerini koruyan bir yapı olarak düşünmemek gerektiğini belirterek, bunun böyle algılandığı zaman hatalar zincirinin oluşmaya başlayacağına dikkat çekti. Kaptan, sendikaların başlıca görevinin ülke menfaatini korumak olduğuna vurgu yaparak, ülke içinde belli orandaki dengesizliklerin de yaratılmasına izin vermemesi gerektiğini kaydetti. Kaptan, “Her sendika kendi üyesinin menfaatini korumakla hükümlüdür. Bu dengeleri bir tutmak gerekir. Biz bu çaba içindeyken diğer taraftan ise kamu özel sektör çalışanları arasında ciddi anlamda bir çatışmayı körükleyen açıklamalar yapılmaktadır. Özel sektör çalışanlarının sendikalı olmaması ve yasalara rağmen çok büyük kayıplar yaşamasının çalışanların ne yazık ki sorumlusu olarak kamuda örgütlü olanları bir suçlu gibi görmektedir” diye konuştu.

“Sendikalar hedef tahtası olarak gösteriliyor”

 Kaptan, CAS’ta örgütlenmeye çalışanların kapı önüne konulduğuna dikkat çekerek, bu sıkıntılarla birlikte sendikaların suçlu duruma düştüklerini belirtti. Ahmet Kaptan,  siyasi yapının buna imkan verdiğini ifade ederek, her geçen gün sorunların artması ile birlikte sendikaların sadece emek ekseninde mücadele etmesi ile birlikte ülke sorunlarıyla da uğraştıklarını  kaydetti. Kaptan, Kıbrıs sorunuyla birlikte iktidar partisinin yan çizerek Cumhurbaşkanının önünü açan değil, tıkaç vaziyeti göstermesiyle de sendikaların görev üstlendiğini belirtti. Kaptan, bu nedenle sendikaların hedef tahtası olarak gösterildiklerine dikkat çekerek, “Çok da sevilen bir taraf olmadığımızı biliyoruz. Biz kimseyi düşman gibi görmüyorsak, sendikaların da düşman gibi gösterilmesi rencide edicidir. Düşüncelerimiz eleştirilirse hiçbir söyleyecek sözümüz yoktur. Ancak mesele sendikalara karşı düşmanca yaklaşımlardır” dedi.

“Çalışana asgari ücreti bile vermiyorlar”

Kaptan, 31 Ocak’ta sendika olarak ülkedeki açlık sınırına dikkat çektiklerini belirterek, bunu el yordamıyla yapmadıklarını, ülkenin Sağlık Bakanlığı’na bağlı Temel Sağlık Dairesi’nden günlük gıda ihtiyaçlarının ne olduğunun tespit edilerek yapıldığını söyledi. Kaptan, açlık sınırının 1,797 lira olduğunu ifade ederek, bunu asgari ücret açıklanmadan kamuoyu ile paylaştıklarını anımsattı. Kaptan, asgari ücretin haftalık 40 saat çalışma saatine göre belirlendiğini söyleyerek, bugün özelde çalışan ve yüzde yüzüne yakın bir kesimin haftalık 60 saat ve üzerinde çalıştığını vurguladı. Kaptan, bu kesme yasaya rağmen ülkede asgari ücretin bile verilmediğini kaydetti. Kaptan, Çalışma Bakanı’nın asli görevi olan çalışma hayatındaki aksaklıkları gidermek yerine sadece televizyonlarda konuştuğunu belirtti. Kaptan, asgari ücretle geçinen vatandaşın, 20 günün içinde tüp gaza 3 kez zam gelmesini, elektrik borcunu ve gıda ihtiyacını karşılamasının mümkün olmadığını belirtti.

“Türkiye indirim yaparken, fon ve harçlara zam yaptılar”

Kaptan, şunları söyledi, “Son üç ayda akaryakıta yüzde 20, elektriğe yüzde 30, tüp gaza yüzde 15, cep telefonlarına yüzde 53, sigaraya yüzde 10, 207 çeşit ilaca yüzde 150’ye varan zam yapıldı. Döviz 18 ile 20 arası gidip gelmektedir. Bugün Türkiye’de dövizin artmasına karşı fonlarda ve harçlarda indirim yapılırken, bizim hükümetimiz fon ve harçlara zam yapıldı. Bunu anlamak mümkün değil”

“Yasaların boşluklarını kullanıyorlar”

Kaptan, devleti yönetenlerin yasaların boşluklarını kullanarak “yolsuzluk” yaptıklarını belirterek, vergi indiriminin 1 Ocak itibariyle geçerli olduğunu söyledi. Kaptan, asgari ücreti 1 Ocak tarihi geçerli olacak şekilde belirledikleri için kamu sektöründe çalışanların 2 bin 20 üzerinden vergi indirimleri olmadığını kaydetti. Kaptan, sadece memur pozisyonunda olan çalışanların yıllık 600 TL’den 850 TL’ye kadar varan kaybının söz konusu olduğunu belirtti. Kaptan, bunun hükümet eliyle yapıldığını ifade ederek, bunun “yolsuzluk” ya da yasanın kötü niyetler için kullanılması anlamına geldiğini kaydetti. Kaptan, eskiden vergi indirimleri asgari ücretin yüzde 110’u civarında uygulanırken son 10 yılın içinde düşe düşe yüzde 84,30’a gerilediğini belirtti.

“İcraatlar özelleştirme üzerine”

Kaptan, sorunlara çözüm üretilmemesinin birkaç nedeni olduğuna dikkat çekerek, bunların başında  Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü geldiğini  kaydetti. Kaptan, Türkiye ile istişare içinde olmanın bize bağımlılık getirdiğine dikkat çekerek, Türkiye’nin burayı bir alt yönetimi gibi gördüğünü belirtti. Kaptan, hükümetlerin tartışmak yerine kabulcü bir yaklaşım içine girdiklerine dikkat çekerek, bunun halkın onurunu kırarken diğer taraftan da sorunların çözülmemesine sebep olduğunu söyledi. Kaptan, ülkede neredeyse yapılan bütün icraatların özelleştirme üzerine olduğunu belirterek, insanların kamuyu seçmelerindeki nedenin maaş faktörü olmadığını kaydetti. Kaptan, kamuda çalışmak istenmesinin sebebinin iş garantisi ve yasaların tam olarak uygulanması olduğunu söyledi.

“Sendikalar ciddi anlamda yara aldı”

Kaptan, eğri oturup, doğru konuşmak gerektiğini belirterek, son bir yıl içinde sendikaların ciddi anlamda yara aldığını söyledi. Kaptan, sendikalara karşı hasmahane bir saldırı olduğuna dikkat çekerek, özellikle UBP-DP azınlık hükümetinin bunun başında yer aldığını kaydetti. Kaptan, bir dizi eylem başlattıklarını ve bu eylemlerin adım adım yükseltilerek devam edeceğini ifade ederek, önümüzdeki hafta içinde Meclis önünde bir eylem hazırlığı yaptıklarını duyurdu. Kaptan, ülkenin sadece bir Kıbrıs sorunu olmadığına vurgu yaparak, ekonomik ve sosyal alanda da ciddi anlamda sıkıntılar yaşanmakta olduğunu belirtti.

“Boşanmalar arttı”

Kaptan, “Açlıkla boğuşan bir halk vardır” diyerek, ülke genelinde boşanmalarda büyük orada artış gözlemlendiğini söyledi. Kaptan, boşanmaların temel sebebinin ekonomik nedenler olduğunu belirtti.

Kaptan şunları dile getirdi, “Eşler çalıştıkları halde geçinmekte büyük zorluklar yaşıyorlar. Çünkü, TL bazında maaş alıyoruz, ancak her türlü hizmet döviz endekslidir. Bırakın gıdanın yetmediğini sosyal olarak rahatlamayı sağlayacak eğlenceye veya bir tatile para artıramıyoruz. Bu da eşler arasında sıkıntıların doğmasına sebep oluyor. Toplum 50 yıl önceki yapıya sahip değildir. Önceden insanlar çok daha küçük şeylerle mutlu olurken bugün teknolojik olarak gelişmenin getirdiği etkiler var. Eşler empati kurarak birbirlerini anlamaya çalışmalıdırlar”

“Ne 82’nci il ne de yama olmayı kabul ederiz”

Kıbrıs konusunda da değerlendirmelerde bulunan KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan, Birleşik Federal bir Kıbrıs’tan yana olduklarını ifade ederek, ne 82’nci vilayet ne de yama olmayı kabul ettiklerini belirtti. Kıbrıs Cumhuriyeti altında bir oluşuma onay vermediklerine dikkat çeken Kaptan, tarafların öncelikli olarak dış güçlerin menfaatlerini düşündükleri sürece Kıbrıs sorununda bir sonuca ulaşılmasının yakın bir zamanda mümkün görünmediğini kaydetti. Kaptan, şöyle devam etti, “Bu ülkede iki tarafın da hassasiyetleri vardır. Garantiler konusunda da hassasiyetleri vardır. Toprak konusunda da hassasiyetler vardır. Güvenlikte de. Öncelik Kıbrıslıların çıkarlarını gözeten bir anlaşmanın takipçisi olunmalıdır.

2017 ortalarında bir çözümü öngörmüyorum. Ancak çözüme yaklaşıldığı takdirde bir plan çıkarak referanduma gidileceğini düşünmekteyim. Taraflar tek başına toprağı ya da garantileri çözemez. Bütünlüklü olarak hassasiyetler göz önünde bulundurularak çözülmelidir”

“Birbirleriyle çalışma zorunlulukları vardır”

Kaptan, siyasi bir partinin aday olurken kendini temsil ettiğini ifade ederek, yönetime geliyorsa tüm halk adına geldiğini söyledi. Kaptan, iki makamın birbirine hasmane  bir tutum içinde olmadan  paralel bir şekilde çalışması gerektiğini kaydetti. Kaptan, “Cumhurbaşkanı da Başbakan da bilmelidir ki ikisi de bu halkın temsilcisidir. Birbirlerine lütfetmeyecekler. Birbirleriyle çalışma zorunluluğu vardır. Başbakanın geçtiğimiz gün Sayın Akıncı’nın Meclis’te yaptığı bilgilendirme toplantısına katılmamasını tasvip etmiyorum” şeklinde konuştu.