KEMA Vakfı,  Kıbrıs Türk halkının, anavatandan getirilen suyun, acilen şebekelere verilmesini beklediğini kaydederek, “Su kaynakları tükenen ve su kıtlığı içinde bir ülke olarak, acilen suyun değerlendirilmesi yerine, kısır tartışmalarla zaman harcamak ülkemize ve halkımıza yapılabilecek kötülüklerin en büyüğüdür” dedi.

Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma Ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (KEMA) Başkanı Orhan Aydeniz yaptığı açıklamada, suyun bütün dünyada, özellikle de bizim yaşadığımız kurak coğrafyadaki ülkeler ve insanlar için, en öncelikli ve temel gereksinim olduğunu vurguladı.

“Dünyamızın 3/4’ü sularla kaplıdır. Ancak tatlı su oranı sadece % 2.5 dir. Bunun da %70’ine ulaşamıyoruz” diyen Aydeniz, 2050’de 9 milyar olması beklenen dünya nüfusunun yaklaşık 4 milyarının, su sıkıntısı içinde yaşayacağının tahmin edildiğini, içme suyunun petrolden daha değerli duruma geldiğini ve petrolsüz yaşayabilmek mümkünken susuz yaşam olamayacağını hatırlattı.

Aydeniz, şubat ayının sona ermesine yaklaşık bir hafta kalmasına rağmen, ülkede yağışların henüz başlamamasının, Anavatandan gelen suyun ne kadar yaşamsal olduğunu yeniden gözler önüne serdiğini belirtti.

Yağışların yetersizliği; yeraltı kaynaklarımız yeterince beslenememesine, akiferlerdeki su düzeyinin hızla düşmesine ve sonuçta deniz suyunun akiferlere karışmasına ve tuzlanmasına sebep olduğunu söyleyen Aydeniz, “Üstüne üstlük bizim de mevcut suları sorumsuzca kullanmamız, yeraltı su kaynaklarımızın kurutulmasına ve deniz suyunun akiferlere girerek tuzlanmasını hızlandırmıştır. Oysa yeraltı sularımız tuzlanmağa başladığı zaman, su çekimlerinin, beslenme düzeyinin üstüne çıkmaması için, tüm kuyulara sayaç koymamız ve kontrol altında tutmamız gerekirdi” dedi.
Sorumsuzca çekim ve sondajlar sonucu olarak debisi 160 lt/sn olan Değirmenlik baş pınarı ve debisi 60 lt/sn olan Lapta baş pınarlarının kurutulduğunu belirten Aydeniz, KKTC’de 15 dolayında akifer saptandığını ve bunların en önemlisi Güzelyurt ve Beşparmak Dağları ile Girne sahili şeridi akiferleri olduğunu söyledi.

Aydeniz, kullanma suyu gereksiniminin, zorlanarak Güzelyurt ve diğer küçük akiferlerden karşılandığını belirterek, kullanma ve içme suyu olarak yerleşim alanlarına verilen ve tarımda kullanılan suların tümüne yakınının, kalite bakımından dünya kriterlerine uygun olmadığını da ifade etti.

Tümüne yakını tuzlanan su kaynaklarının eski durumuna getirilmesinin, imkansız kadar zor olduğuna işaret eden Aydeniz, “mevcut koşullar ve gerçekler nedeniyle, büyük fedakarlık ve maddi harcamalarla, dünyada ilk defa uygulanan bir mühendislik tekniği ile deniz altından askılı borularla ülkemize su getirilmesi, olağanüstü bir hizmettir” dedi.

Aydeniz, bu nedenlerle, getirilen suyun değerini ve önemini takdir etmek ve en verimli şekilde değerlendirmeye odaklanılması gerektiğini vurguladı.