Gökçekuş yaptığı yazılı açıklamada, KKTC’de bulunan öğrenci sayılarını açıklayarak, YÖDAK’ın çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Hüseyin Gökçekuş, 2014-15 öğretim yılının başladığı bu günlerde, üniversitelerdeki öğrenci sayısının yüzde 55’ini Türkiye, yüzde 18’ni KKTC uyruklu öğrencilerin, yüzde 27’sini de  dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerin oluşturduğuna dikkat çekerek, “bunlar,  yeni dünya düzenine uygun yatırımlar ve kaliteli hizmetle KKTC’ye uygulanan ambargo ve izolasyonların anlamsızlığını göstermektedir” dedi.

21. Yüzyılda oluşmakta olan yeni dünyada bilgi teknolojisi sektöründen sonra en önemli sektörün yükseköğretim sektörü olarak şekillendiğine dikkat çeken Gökçekuş, 20. yüzyıldan farklı olarak yüksek öğretimin, ülkelerin iç ihtiyaç ve taleplerine göre değil, bütün dünyanın ihtiyaç ve taleplerine göre yapılandırıldığını kaydetti. Gökçekuş şöyle devam etti:

“Yükseköğretim ‘yaşam boyu eğitim’ ve özel sektör, piyasa üniversite işbirliği  uygulamalarını üstlenerek ekonomik  sektör yapılanmasına girmiştir. Yükseköğretim kurumları geçen yüzyıldaki gibi orta öğretim sonrası belirli bir süre verilen eğitim kurumu olmaktan çıkmış, hızlı değişen dünyaya paralel bilgilerin tekrar tekrar yenilendiği ve çeşitlendirildiği kişilere yeni donanımlar, mesleklerin yeni ihtiyaçlara göre geliştirildiği veya öncekinden farklı yetenek ve meslekler kazandıran kurumlara dönüşmüştür.”

Üniversitelerin aslî görevlerinden olan araştırma alanının da özel sektörle birlikte yürütüldüğüne işaret eden Gökçekuş, Ar-ge ve inovasyona yapılan yatırım oranının, yükseköğretimin katma değerini belirlediğini söyledi.

Yükseköğrenimdeki değişim ve dönüşümle birlikte Avrupa’da da ABD’de olduğu üzere üniversitelerin özelleştirildiği ifade eden Gökçekuş, kamu kaynak ve anlayışıyla rekabet edebilir dönüşümün sağlanamayacağının düşünüldüğünü ifade etti.

YÜKSEKÖĞRETİM EKONOMİK SEKTÖRLERDEN BİRİ OLARAK KABUL EDİLİYOR

Küresel anlayışın yükseköğretimi ekonomik sektörlerden biri olarak kabul ettiğini söyleyen Hüseyin Gökçekuş, şöyle devam etti:

“Çünkü dünyada 4.5 milyon  genç veya yaşlı, kendi ülkesi dışında öğrenim görmektedir. Bu büyük pastadan pay alabilmek için gelişmiş dünyada büyük rekabet yaşanmaktadır. Ülkemiz de geçmişi  35 seneye ulaşan yükseköğretim sektörüyle  dünyada kendine bir yer açmaktadır. 3. dünya ülkelerinden her yıl çeşitlenerek artan sayıda öğrencinin üniversitelerimizi tercih etmesi ,YÖDAK-YÖK ve Üniversitelerimizin işbirliği ile  dünyadaki gelişmelere paralel ilerlemeleri durmaksızın hayata geçirme çabalarından  ve sektörü doğru değerlendirmelerinden kaynaklanmaktadır.”

Hüseyin Gökçekuş, YÖDAK’ın kurulduğu günden bu yana dünyadaki gelişme ve kabullerden haberdar olarak, hem kendi tüzel kişiliği için, hem de ülke üniversitelerinin dünyadaki itibarlı akreditasyon kurumları tarafından değerlendirilerek tanınması için çalışmalar yürüttüğünü vurguladı.

Gökçekuş,YÖDAK’ın, ENQA, EUA, UK-NARIC, INQAAHE, CEENQA, IQA kurumlarınca  tanındığını, işbirliği ve ortak çalışmalar yürüttüğünü vurgulayarak, “YÖK ve YÖDAK onaylı  DAÜ, GAÜ, LAÜ, UKÜ ve YDÜ’nün pek çok programı  ABET, ASIIN, MÜDEK, Ted-Qual, Edexcel-UK, MIAK, FIBAA, IACBE, ECBE, EAQUALS, ACPE, AACSB, UK-NARIC, UNWTO Themis Faundation, QAA-UK,  WHO, JCI, AQAS ve City and Guilds  Kurumları tarafından akredite edilmiştir” dedi.

YÖK VE YÖDAK ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMA

Üniversitelerin gelişmiş dünyadaki kurumlarla rekabet edebilmeleri için, üniversitelerin YÖDAK’la işbirliğinin karşılıklı güven ve saygı çerçevesinde devam etmesi gerektiğine dikkat çeken Gökçekuş, 25 Haziran 2014 tarihinde YÖK-YÖDAK arasında imzalanan, “Türkiye Cumhuriyeti ve  KKTC Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınması” ile ilgili  Milletlerarası Anlaşmaya da değindi.

Gökçekuş, “anlaşma gereği olarak KKTC üniversitelerinin YÖK ve YÖDAK Üyelerinden oluşan ortak komisyon tarafından denetlenmesi için gerekli kriterler ve prosedürün belirlenmesi ile ilgili alt yapı çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlanması beklenmektedir” dedi.

Kaliteyi arttırmak adına, üniversitelerin araştırma projeleri, laboratuar alt yapıları ve akademisyen eğitimleri yanında uluslararası akreditasyon başvurularına yönelik çalışmalarının da desteklenmesi gerektiğine işaret eden Hüseyin Gökçekuş, şöyle devam etti:

“Artan üniversite sayısı, ülkede çağın gereği olarak ortaya çıkan uzman ihtiyacı ile YÖKSİS çalışmaları çerçevesinde ihtiyaç duyulan ek akademisyen ihtiyacını gidermeye yönelik ortaya çıkan durumun çözüme kavuşturulabilmesi için yurt içi ve dışı doktora eğitim olanakları ve bu çalışmalar ışığında yeni burs imkanları konusunda çalışmalar sürdürülmektedir."

Yapılan diğer çalışmalara da değinen Gökçekuş, Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi ve Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖDAK’ın, “Mesleki Niteliklerin Karşılıklı Tanınması” başlığı altında meslek eğitimi ve mesleğe giriş kriterlerinin Avrupa Birliği’ne (kriter ve yasalarına) uyumlaştırılması, aynı standartların yakalanması hedefiyle 8-9 Temmuz 2014 tarihlerinde planlamaya ilişkin olarak,  Avrupa Birliği uzmanları ile birlikte çalışmalar yapıldığını anımsattı.

Bu kapsamda YÖDAK’ın yürüteceği ve AB kabulleri ile uyumlu hale getirilmesi, düzenlenmesi gereken Hemşirelik-Ebelik, Doktorluk, Veteriner Hekimliği, Mimarlık, Eczacılık, Diş Hekimliği gibi otomatik tanınma kapsamına giren meslek gruplarının eğitim ve öğretim müfredatları ile ilgili çalışmalara Ekim ayı itibarı ile başladığını anlatan Gökçekuş,  planlama dokümanının Avrupa Komisyonu’nda onaylanması ile çalışmalara düzenli olarak devam edileceğini kaydetti.

YÖK’ün, Türkiye’den gelen ve çift uyruklu öğrencilerin mutlaka ÖSYM kanalı ile gönderilmesini şart olarak kabul ettiğine vurgu yapan Gökçekuş, “ÖSYM kanalıyla gönderilmeyen öğrencilerin diplomaları geçerli sayılmamaktadır” dedi.

KKTC tanınmayan bir ülke olduğu için üniversitelerin tanınması ve uluslararası ilişkiler ve tanınırlığın YÖK üzerinden sağlandığını ifade eden Hüseyin Gökçekuş, “Özellikle yeni kurulan ve kurulmakta olan üniversiteler bu gibi teamül ve uygulamalara diğer paydaşlara zarar vermemek için özen göstermek durumundadırlar. YÖK-YÖDAK işbirliği ile  üniversitelerimize sağlanan imkânların geleceğimiz açısından değer taşıdığını hatırımızda tutmamız yararlı olacaktır” dedi.