Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkan Adayı Oğuz Ceyda, Ankara’daki terör olayını lanetleyerek, ölenler için başsağlığı diledi.

Ceyda, yazılı açıklamasında,  ülkedeki ekonomik sorunlarla ilgili görüşlerini de dile getirdi.

“EKONOMİK PROTOKOLLER HAYATA GEÇTİKÇE ÜLKE EKONOMİSİ DAHA KÖTÜYE GİDİYOR”

Ceyda, KKTC ile Türkiye hükümetleri arasında imzalanan ekonomik protokoller hayata geçtikçe, ülke ekonomisinin, iyiye gideceğine her geçen gün daha kötüye gitmekte olduğu görüşünü savundu.

Ekonomik protokollerin amacının; KKTC’nin ekonomisinin daha iyi bir noktaya gelmesi ve bu bağlamda ülke insanının refahının yükseltilmesi olduğuna işaret eden Ceyda, “Hayretler içerisinde, görmekteyiz ki bu protokollerin içindekiler hayata geçtik sonra ülke ekonomisi iyiye gideceğine her geçen gün daha kötüye gitmekte, insanımız batağa saplanmaktadır. Gelinen noktada üç yüz bin kişinin yaşadığı bu ülkede, kırk bin kişi çek yasağına girmişse ve yetmiş bin mazbata mağduru ortaya çıkmışsa bunun nedeninin uygulanan bu ekonomik protokoller olduğu artık gün gibi aşikardır” ifadesini kullandı.

“Bugün ülkede üretici kesimin resmen batırıldığı; dilenci muamelesi yapıldığı, iş adamlarının büyük bölümünün ya iflas ettiği ya da iflasın eşiğinde olduğu, kamu çalışanlarının ve emeklinin maaşının döviz artışı ile eriyip bitmekte olduğu, asgari ücretli ve esnafın sefalet içinde olduğunu” söyleyen Ceyda, “Ülkenin ekonomisi krizde değil artık tam anlamıyla komadadır. Yakın zamanda sosyal patlamalar olacağı kaçınılmazdır” yorumunu yaptı.

Ceyda açıklamasında şu görüşlere de yer verdi:

“Uygulamada olan bu ekonomik protokollerde en dikkat çekici husus ise Türkiye’den para akışının özellikle önünde ‘Kıbrıs Türk’ ibaresi olan milli kurum ve kuruluşların özelleştirilmesine bağlanmasıdır.  Çözüm öncesi bu ekonomik protokollerle bir yanda ülke insanının ekonomikman boğazı sıkılırken diğer yandan KKTC resmen bir tabela devletine dönüştürülmekte ve ‘Kıbrıs Cumhuriyetine’ özerk bir yapı olarak yamalanmamızın zemininin hazırlanmakta olduğu  artık çıplak gözle dahi görülmektedir. Böyle giderse Kıbrıs Türkü’nün akıbetinin Amerika’daki Kızılderililerle ve yahut da Avustralya’daki Aborjinlerle aynı olacağını tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.”