Deniz Abidin

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Koordinasyon Ofisi meselesinin ilk kez 2014 yılında gündeme geldiğini belirterek, CTP-DP hükümeti döneminde Serdar Denktaş tarafından hala  görevde olan TC Gençlik ve Spor Bakanı  ile imzalanan ikili bir anlaşma olduğunu söyledi. Özyiğit, o dönem yapılan yerel seçimlerden hemen sonra Bakanlar Kurulu kararıyla yayınlandığını hatırlattı. Özyiğit, TDP olarak Anayasa Mahkemesine iptal davası açtıklarını anlatarak, Bakanlar Kurulu ve Serdar Denktaş'ın yasayı geri çektiklerini ve yürürlüğe koymadıklarını belirtti. "Biz Koordinasyon Ofisinin bu süre içinde bu süre içinde iptal edildiğini biliyoruz"diyen Özyiğit, UBP-DP hükümeti döneminde yeniden gündeme geldiğini söyledi.

"Hükümet aldığı talimatı yerine getirdi"

Özyiğit, beş yıllık bir uluslararası anlaşma niteliğinde yasanın Bakanlar Kurulundan geçirilerek tekrar apar topar Meclis gündemine getirildiğini belirtti.  Özyiğit, yasanın tekrar gündeme gelmesiyle yasaya itirazlar olduğunun iletildiğini, Gençlik ve Spor Dairesi'nin bütün işlevlerinin ofise devredileceğinin ve başına Ankara'dan atanacak bir kişiyle devletin egemenlik haklarının dahi ofise devredilmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. Bunun doğru olmadığının, TDP Gençlik Örgütü ile birlikte Miletvekili Zeki Çeler'in de aktif rol almasıyla Reddediyoruz Platformu'nun oluşturulduğunu anlatan Özyiğit, beraberinde bir takım eylemlerin de geldiğini dile getirdi. Özyiğit, Zeki Çeler'in sekiz saat süren konuşması ve tüm çabalara rağmen hükümetin aldığı talimatı yerine getirdiğini ifade ederek, "hükümet yasayı sabah saat 2 olsa dahi geçirmekte sakınca görmedi"diye konuştu.

"Yasa içerik olarak Anayasa'ya aykırı"

Özyiğit, kamuoyunda bu yasanın onaylanmasıyla ilgili çok büyük tepkiler olduğunu söyleyerek, Cumhurbaşkanı'nın Anayasal tepkiler çerçevesinde Anayasa Mahkemesi'nin görüşüne başvurduğunu belirtti. Özyiğit, "Bekleyeceğiz, umutluyuz. Yasanın içerik olarak Anayasa'ya aykırı olduğunu hukukçularla yapılan inceleme sonrasında biliyoruz. İptal konusunda ne gerekirse üzerimize düşeni yapacağız. Biz devlet kurumlarının devredilmesine karşıyız. Cumhurbaşkanı Akıncı'ya da diyorlar ki, egemenliğinizden asla taviz vermeyiniz diye. Cumhurbaşkanı bu konuda Kıbrıs Türk halkının masada iki eşit yapı olarak bulunması için ne gerekiyorsa bu mücadeleyi vermeye devam ediyor. Özellikle şöven çevreler, bunun da başını çeken UBP-DP,  Rum tarafından egemenlik,  hatta söylemedikleri iki ayrı devlet temelinde çözümü destekliyorlar. Ancak ne hikmetse Ankara'ya gelince egemenlik ayaklar altına alınabiliyor. Kurum ve kuruluşlar pervasızca devredilebiliyor" Özyiğit, "Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarını kendilerinin yönetmesini istiyoruz"dedi.

"Kıbrıslı Türklere saygı"

Özyiğit, şunları söyledi, "Oluşacak olan federal Kıbrıs'ın içinde de bu böyle olacak. Kurucu devlet olarak bu yapının içinde olacağız. Kendi kurumlarımızı bu çerçevede kendimiz yöneteceğiz. Biz Ankara ile  böyle bir anlaşma yapılmasını uygun bulmuyoruz. Kıbrıslı Türklere saygı diyoruz. Kıbrıslı Türkler kendi kurumlarını yönetecek bir donanıma sahiptir" diye konuştu.

"Türkiye örgütleriyle burada olmak istiyor"

Özyiğit, başta AKP olma üzere Türkiye'nin KKTC'ye yönelik uyguladığı ve uygulamak istediği  politikaların nedenini, Ada'da  olası bir çözümde Türkiye'nin sermayesi ve örgütleriyle burada olmaya devam etmesini sağlamak için yapılmakta olduğuna dikkat çekerek, su konusunda da bunun böyle olduğunu kaydetti.

"İrade Kıbrıslı Türklerdedir"

Özyiğit şöyle devam etti, "Su konusuna bakacak olursak, bir yıllık bir geçiş döneminin sonunda suda özelleştirme başlayacak. Su konusunda yetkili özel bir şirket olacak. Elektrik ve telefonda da bu durum aynı olacak. Tüm bunlar bir devletin olmazsa olmazlarıdır. Düşünün ki burada bir kurucu devlet olacak ama kurucu devletin yetkileri alanında Gençlik ve Spor Koordinasyonu yok. Bu yasa yürürlüğe girerse onu devretmiş olacağız bir şekilde. Böyle bir yapı kabul edilebilir bir yapı değildir. Çözüm masasında da çözümden sonra da Kıbrıslı Türklerin iradesi değil, Türkiye hükümetlerinin iradesi olacak. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Burada irade Kıbrıslı Türklerdedir. Elbette Türkiye ile diyalog içinde görüş alışverişi içinde olacağız. Bizim iradenin devredilmesine itirazımız var. İş ve güç birliğine her alanda varız ama bırakın da kurumlarımızı ve kaynaklarımızı biz yönetelim"