Özge Kizir

Merkezi ihale sisteminin çöktüğünü, yedi aydır çıkılan ihalelerin masada bitmediğini, bugüne değin açılan yaklaşık 60 ihalenin 50’sinin mahkemelik olduğunu belirten Hulusi Harper “ihaleler mahkemelik ve devlet bunlardan büyük zarar ettiği halde, hiçbir yetkili ele alma cesaretini göstermiyor. Kaldı ki işadamları da büyük maddi zarar ve zaman kaybı yaşamaktalar” dedi. Harper ayrıca, son zamanlarda piyasaya vurgun yapmak için girenlerin çok büyük bir tehlikede olduğunu, inşaat kalitesinin düştüğünü, hükümetin ise sektöre omuz vermek bir yana, boğazlarını sıktığını kaydetti.

Lefkoşa İnşaatçılar, Yapsatçılar ve Altyapıcılar Derneği (LİYAD) Başkanı Hulusi Harper, Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, her şeyin yolunda gittiğini söyleyen yetkilileri, gerçekleri görmeye, yaşanan yangını söndürecek ciddi tedbirler almaya çağırdı. Ülkeyi yönetenlerin acilen önlem alma zorunda olduklarını kaydeden Harper, müteahhitlerin ekonomik gelirini artırıcı düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. İnşaat sektörünün canlandırılması için 2015-2016 yılı yatırım projeleri ihalelerinin acilen açılması gerektiğini vurgulayan Harper, “Devlet, belediyeler, T.C Yardım Heyeti ve Güvenlik Kuvvetleri bu konuda çok süratli hareket ederek projelerin ihalelerinin açılması yönünde çalışmalarını tamamlamalıdır. Aksi durumda ikazlarımız dikkate alınmaz ise çok daha zor günler bizleri beklemektedir. İş adamlarımız, esnafımız, müteahhitlerimiz iflas etme noktasına gelmişlerdir” dedi.

“İhale sistemi çökmüş durumda”

Merkezi ihale sisteminin çöktüğünü, yedi aydır çıkılan ihalelerin masada bitmediğini, bugüne değin 60 ihale açılmışsa, 50’sinin mahkemelik olduğunu kaydeden Harper sözlerini şöyle sürdürdü: 

“50 ihale mahkemelik ve devlet bunlardan büyük zarar ettiği halde, hiçbir yetkili bu konuyu ele alma cesaretini göstermiyor. Kaldı ki işadamları da büyük maddi zarar ve zaman kaybı yaşamaktalar. Bir inşaat ihaleye çıkmışsa, proje hesaplanıp, firmanın değerlendirmesi ile bir hesap ortaya çıkar, bu projeyi yapması için anahtar teslim fiyatını teklif eder. Bu ihaleye katılan tüm firmalar teklifi sunduktan ve teklifler açıldıktan sonra en düşük teklife verilmelidir. Bu iş aynı gün biter. Zamana bırakılmaz. Ayrıca geçmiş yıllarda çıkılan ihalelerde yüzde 20 avans, yüzde 80 inşaat ödemeleri olurdu. Maalesef şimdiki ihalelerde bunları kaldırdılar. Ve yapılan işlerin 15-20 gün içinde ödemesi alınırdı. Şimdi ise ödemeler gerek Maliye, gerekse TC Yardım Heyeti bütçeleri tarafından 60 gün veya daha sonrası günlerde yapılıyor. Bu nedenden ötürü tüm arkadaşlarımız banka faizleri altında ezilmiş ve faaliyetlerini çok zor sürdürüyor vaziyettedirler. Dolayısıyla bu konunun acilen çözüme kavuşturulması gerekir.”

“İhale en düşük teklife verilmeli…”

Harper, LİYAD Yönetim Kurulu olarak ihale sistemindeki aksaklıkları, Müteahhitler Birliği’ne bildirdiklerini söyledi. “Açılan ihalelerin yüzde 90’ı mahkemelikse, demek ki ihale sistemi doğru değil” diyen Harper, şöyle konuştu: 

Sosyal Sigortalar tefecilik yapıyor

“Son zamanlarda Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı borçları öyle bir birikti ki, geçenlerde ben tanıdığım için gittim 30 bin TL’lik borcun 104 bin TL faiz farkı vardı. Sosyal Sigortalar faiz yasasıyla tefecilik yapıyorlar. Borçlar artık ödenemeyecek duruma geldi. 

“Sicil kâğıtlarının temiz olması gerekir”

Ayrıca bir başka sorun da ihaleye girme aşamasında yaşanıyor. Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı ve Vergi Dairesi’nden ihalelere girebilmek için sicil kâğıtlarının temiz olması gerekir. Birçok arkadaşımızın ekmek yediği konular ihalelerdir. Sosyal Sigorta temiz kâğıdı alamadıkları için ihalelere de giremiyorlar. Bir de faizler var… Bankaların uyguladığı faizlerden dolayı iflas eşiğine geldik.

“Kimin torpili varsa onun lehine dönüyor”

Geçen yılın dokuzuncu ayından itibaren bugüne kadar, yani mart ayının sonuna geldik ve 50-60 civarında devlet ihalesi söz konusu oldu. İhaleler, kimin torpili varsa onun lehine dönüyor.”  

“Son zamanlarda inşaat kalitesi sıfıra düştü”

Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer’in yürekten çalıştığını ifade eden Harper, yönetim kurullarının ise hiçbir iş yapmadığını vurguladı. Harper, “Son zamanlarda inşaat kalitesi sıfıra düştü. Dış cephelerle süsleme yapıyorlar, ama iç cephede kalitenin ne kadar düşük olduğunu ben inşaatçı olarak çok iyi takip etmekteyim” dedi. Son zamanda gördüğü bazı iyi niyetli olmayan müteahhitlerin satmış oldukları daireleri ve kişilere koçan vermeyerek bankalara gidip ipotek yaptıklarını açıklayan Harper, bu durumun yasal mevzuata göre cezasının hapis olduğunu vurguladı.

“Bulut İnşaat mağdurları 790 kişi”

“Bulut İnşaat mağdurları oluştu. 790 kişidir. Mağdurların toplantısında bulundum. Bir öğretmen kuruş, kuruş biriktirip 25 bin sterlin verdi ve karşımda ağlardı. Başka bir geliri de yoktu” şeklinde konuşan Harper, son zamanlarda piyasaya vurgun yapmak için girenlerin çok büyük bir tehlike olduğunu açıkladı. Müteahhitler Birliği’nin bu konuda çağrı yaptığını açıklayan Harper, sadece 350 kişinin geldiğini ifade etti. Harper, “Eğer bu noktada Bulut İnşaat söylediklerini yerine getiremezse, bu malları maalesef alabileceklerine ben itimat etmem” dedi.

“Önüne gelen müteahhitlik yapıyor”

Her önüne gelenin müteahhitlik yapmasından yakınan Harper, “Gelen yönetimler, gerek seçim yatırımı, gerekse yasayı mazeret göstererek her önüne gelenin kaydını yapmaktadır. KTMB, yıllarını bu meslekte harcayan ve ekmek parasını bu sektörden kazanan, çıraklıktan gelen ustaların önüne, dün okulu bitiren mimar ve inşaat mühendisinin kaydını yaparak, müteahhitlik yapmasını sağlamaktadırlar” dedi. Harper, yıllarını bu işe vermiş ustaların yaptığı işlerin, gerek kalite, gerekse deneyim açısından daha sağlam olduğunu, şimdi bu mesleği icra edenler yüzünden iş kalitesinin düştüğünü söyledi. 

“Sokaktaki adamı üye yaparsan…"

Son zamanlarda inşaatlarda meydana gelen çökmeleri bu nedene bağlayan Harper “Sokaktaki adamı üye yapmaktasınız. Sonra da binalar yıkılıyor” şeklinde konuştu. Müteahhitlerin geçmişte onur kaynağı olduğunu söyleyen Harper, bugün müteahhitlerin “halkın yalancıları” olarak adlandırıldığını savundu.