Deniz Abidin

Uluslararası  İlişkiler Uzmanı Dr. İsmail Kemal, Yeni Bakış'a, Türkiye ile imzalanan su anlaşması, müzakereler ile Türkiye-Ortadoğu ve Kıbrıs ilişkisini değerlendirdi. Kemal, Türkiye’den gelen ve kısa bir süre önce imzalanan suyun Kıbrıslı Türklerin su ihtiyacını karşılama açısından önemli olduğunu belirterek, Kıbrıs'ın her zaman  su sorunu yaşayan bir ülke olduğunu söyledi. Kurak yıllarda bu sorunun daha da büyüdüğüne ve bu yılın da kurak geçeceğine dikkat çeken Kemal,  yapılan değerlendirmelere göre, küresel ısınmanın Kıbrıs’ın su sorununu daha da artıracağını kaydetti. "Türkiye’den gelen su doğanın kaprislerine bağımlı olmadan devamlı su sahibi olmayı sağlıyor" diyen Kemal, önümüzdeki  40-50 yıl için su temininin garanti altına alındığını ve su ihtiyacının  karşılanmış olacağını belirtti. Kemal, Türkiye ile imzalanan su anlaşmasının öneminin  Kıbrıslı Türklerin pazarlık konumunu güçlendirir yönünde bazı siyasilerin açıklamalar yaptığına vurgu yaparak, "bunu abartmamak gerekiyor. Politikacılar zaman zaman “Suyu Kıbrıslı Rumlarla paylaşmaya hazırız” diyorlar, ancak su faktörü Kıbrıslı Rumların pazarlık pozisyonlarını değiştirmez"diye konuştu.

"Müzakere masasına doğrudan bir etkisi olmaz"

Kemal, şunları söyledi: "Ekonomik krizin böylesi bir etki yapmasını bekleyenler nasıl yanıldıysa su konusu nedeniyle aşırı beklenti içine girenler yanılacaktır. Suyun dolaylı olarak elbette bir etkisi olur. Ama bunun müzakere masasına doğrudan bir etkisi olmaz.Gün gele Kıbrıs sorunu çözümlenirse adanın tüm sakinlerinin bu sudan yararlanması konusu gündeme gelecektir. Ama önce çözüme ulaşılması gerekiyor"

"Oluşacak yeni siyasi dengeler müzakere sürecini etkileyecek"

Dr. İsmail Kemal, Güney'de  Mayıs ayında parlamento seçimlerinin yapılacağını, bu nedenle  devam etmekte olan müzakerelerde bir düşüş yaşanacağını belirterek, müzakerelerle seçim kampanyasını birlikte yürütmenin kolay olmayacağını, seçimlerin her zaman siyasi havayı gerginleştirdiğini kaydetti. Kemal, Kıbrıs sorunu ve müzakerelerin  seçim kampanyasının önemli konuları arasında yer alacağına dikkat çekerek, EDEK Başkanı’nın Ulusal Konsey’de konuşulanları açıklamasının hemen gerginliğe neden olduğunu söyledi. Kemal, "Bu durum müzakereleri kolaylaştırmıyor" dedi. Kemal,  seçimlerden elde edilecek sonuçların, oluşacak yeni siyasi dengelerin müzakere süreci açısından önemli olacağını dile getirerek, müzakerelere destek veren DİSİ ve AKEL’in seçimden  başarı ile çıkması, müzakerelere sıcak bakmayan partilerin kan kaybetmesi durumunda iç politikada Anastasiadis için daha elverişli koşullar oluşturacağını anlattı.

"Haziran beklentileri gerçekçi değil"

Kemal şunları belirtti: "Seçimlerin bitmesinden sonra müzakereler hızlandırılabilir. Her iki tarafın da kabul ettiği gibi henüz üzerinde anlaşılamayan önemli konular var. Bu konulara ilişkin çalışmaların devam etmesi gerekiyor.

Güvenlik ve garantiler konusunda beşli konferansa doğru bir gidiş süreci sona yaklaştığı sinyalini verecek. Henüz bu noktadan uzağız. Haziran beklentilerini gerçekçi bulmuyorum. Ama, ilelebet müzakere yapılamayacağına göre makul bir süre içinde sonuca ulaşılıp ulaşılamayacağının halka söylenmesi gerekecek. 2016 yılı içinde beşli konferans ve sonra referendum noktasına gelinmesi gerekir. Taraflar ve BM bu yönde çaba harcıyor. Kesin bir tahmin yapmak zor"

"Türkiye çözüm nasıl olursa olsun yaklaşımı sergilemiyor"

Türkiye'nin Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını desteklediğini ifade eden Kemal, Türkiye hükümeti yetkililerinin tüm açıklamalarında çözüme destek verdiklerini vurguladıklarını kaydetti.  Kemal, Türkiye’nin çıkarlarının Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme varılması yönünde olduğuna inandıklarını belirtti. Dr. İsmail Kemal, Türkiye hükümetinin Kıbrıs sorununun çözümünün bölgesel işbirliği  güçlendireceğini ifade ettiğini  söyleyerek, "çözüm nasıl olursa olsun" yaklaşımı sergilenmediğini vurguladı.

"Tarafların bulacağı uzlaşıya Türkiye destek verecektir"

"Türk tarafının müzakere pozisyonları temelinde pazarlık yürütülmesine Türkiye destek veriyor" diyen Kemal, Türkiye’nin katkısı olmadan sorunun çözümünün mümkün olmadığını belirtti. Aynı şeyin Yunanistan için de söylenebileceğini dile getiren Kemal, Yunanistan’ın katkısının da çok önemli olduğunu söyledi. Kemal, müzakerelerin Türkiye ile koordinasyon içinde yürütüldüğüne dikkat çekerek,  "sanırım tarafların bulacağı uzlaşılara Türkiye destek verecektir" dedi. Kemal, "Önemli olan adadaki iki tarafın üzerinde henüz uzlaşıya varılamayan konularda yakınlaşmalar sağlamalarıdır. Esas itibarıyla top taraflardadır. Elbette bu dönemde Türkiye hem içte, hem de dışta ciddi sorunlarla karşı karşıya. Gündeminde çok farklı başka konular var. Ama, müzakere masasında sağlanacak ilerlemeleri destekleyeceğini tahmin ediyorum"şeklinde konuştu.

"Halkın çözümden ne anladığı önemli"

Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların olası bir çözüme hazır olup olmamasıyla ilgili ise Dr. Kemal, bu konunun subjektif değerlendirmelerin fazla bir anlam ifade etmediğini,  bu konuda somut verilere dayanmak gerektiğini söyledi. Yapılan bazı anketlerin belirli ip uçları verdiğine dikkat çeken Kemal, halkın çözüme hazır olup olmamasının, halkın çözümden ne anladığına bağlı olduğunu kaydetti. Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar arasında farklılıklar olduğunun bilindiğini söyleyen Kemal, tarafların “çözüm”derken genellikle aynı şeyi anlamadıklarını,  sorunun da buradan kaynaklandığını  “İki bölgeli, iki toplumlu, federal Kıbrıs” formülünü tarafların  farklı şekilde yorumladığını anlattı. Kemal, halkın bir çözüm istediğini, bu çözümün nasıl olacağının kendilerine izah edilmesini beklediklerini dile getirerek, müzakere masasında bütünsel bir uzlaşı formülüne ulaşılabilirse bunun her iki tarafta da insanlara iyi bir şekilde anlatılması gerektiğini, bir uzlaşı olduğuna inanılması durumunda referandumda istenen olumlu sonuca ulaşılabileceğini belirtti.   

"Savaş, göç, şiddet bölgenin değişmez tablosu gibi"

Türkiye - Ortadoğu ilişkilerine de değinen Kemal, çok zor bir dönemden geçildiğini,  Ortadoğu’da büyük bir kaosun yaşanmakta olduğunu vurguladı.  Bazı devletlerin çökme süreci yaşadığına dikkat çeken Kemal, "savaş, göç, şiddet bölgenin değişmez tablosu gibi" dedi. Kemal, böylesi bir ortamda dış aktörlerin  bölgedeki gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda etkilemeye, yönlendirmeye çalışmakta olduğunu belirterek, sadece bölgesel aktörlerin değil, büyük güçlerin  de işin içinde olduğunu ifade etti.  Suriye ve Irak'ın kaderinin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Kemal, dış politikada  yapılan hatalar nedeniyle Türkiye’nin bölgedeki etkisinin zayıfladığını belirtti.  

"Doğu Akdeniz’in çatışma bölgesi olması Kıbrıs’ın yararına olmaz"

Kemal şunları söyledi: "Türkiye bölgede yalnız kalmış durumda. Buna mülteci yükünü de eklemeliyiz. 2.5 milyondan fazla mülteci Türkiye’de. Ortadoğu’nun yakında durulması, istikrara kavuşması beklenmiyor. Suriye bağlamındaki gelişmeler nasıl olacak? Ateşkes devam edecek mi? Diplomatik süreç başarılı olabilecek mi? Türkiye, kendi çıkarlarını korumaya çalışarak bu süreçlere destek veriyor. Ama, Rusya ile ilişkileri çok gergin. Müttefiki ABD ile de sorunlar yaşıyor. AB ile daha olumlu bir işbirliği ortaya çıkıyor gibi ama bu konuda da henüz nihai sonuç belli değil. Türkiye’nin Ortadoğu’da daha pragmatik politikalar geliştirmesi,kendi iç sorunlarını çözümlemesi ve Batı ile olan ilişkilerini karşılıklı yarara dayalı sağlıklı bir temele oturtması gerekiyor. Rusya ile ilişkilerin yumuşaması da iyi olur ama bunun yakında gerçekleşeceğini sanmıyorum. Tüm bunlar elbette Kıbrıs’ı da etkiler. Sonuçta Suriye’nin çok yakınında. Doğu Akdeniz’in gerginlik ve çatışma bölgesi olması ne Türkiye’nin, ne de Kıbrıs’ın yararına olur. Doğu Akdeniz’in stratejik önemi arttı. Bunu hesaba katmakta yarar var"