TDP Milletvekilleri Hüseyin Angolemli ile Zeki Çeler’in “tarım” konusunda genel görüşme açılmasıyla istemiyle sunduğu önergenin ön görüşmesinde konuşan DP UG Gazimağusa Milletvekili Hakan Dinçyürek, “tarım” konusundan önce Meclis Başkanı Sibel Siber’e seslenerek, Meclis toplantıları zilinin, nisap olsa da olmasa da saat 10.00’da çalmasını istedi.

Sibel Siber de, Dinçyürek’i haklı bularak, “Meclis İç Tüzüğü’ne göre saat 10.00’da toplanmaları gerektiğini, bazen tolerans gösterildiğini ancak bundan böyle zilin saat 10.00’da çalacağını, yoklama yapılırken de izinsiz, özürsüz mazeretsiz salonda bulunmayan milletvekillerinin adının okunacağını” söyledi.

Siber, genel kurulda cep telefonuyla konuşmanın da yasak olduğuna işaret ederek, ayrıca halkın milletvekillerinden beklentisinin; “görüşmeler sırasında tüm milletvekillerinin salonda olması” olduğuna dikkat çekti.

DİNÇYÜREK’TEN TAK’A ELEŞTİRİ

Konuşmasına devam eden Dinçyürek, TAK’ı da eleştirerek, TAK’ın genel kurulda muhalefetin görüşlerine yer vermezse konuşmalarının bir yere ulaşamayacağını ifade etti.

Dinçyürek, TAK dışında da bağımsız haber kaynaklarının bulunduğunu ancak TAK’ın devletin kurumu olduğunu, sadece iktidarın kurumu olmadığına işaret ederek, dolayısıyla buradaki konuşmalarını sansürlenmeden dikkatle dinleyip haber yapması gerektiğini söyledi.

Dinçyürek, “Tarım” konusunda bir master planı çıkarılmadan günübirlik çözümlerin görev bilindiğini savunarak, tarım alanında doğrudan gelir desteği ve mazot desteklerinin gecikmemesi durumunda tarım konusunun da gündeme gelmemiş olacağına dikkat çekti.

“SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM MASTER PLANI ÇIKARILMADIĞI İÇİN SIKINTILAR SÜRÜYOR”

Dinçyürek, sorun ve sıkıntılara zamanında müdahale edilmesi gerektiğini, aksi halde bu sorunların büyüyeceğini ifade ederek, sorunun ilave bir destekle çözülebileceğini, ancak sistem düzeltilmediği ve sürdürülebilir bir tarım master planı çıkarılmadığını için tarım alanındaki sıkıntıların sürdüğünü kaydetti.

Tarım bütçesinde bu yıl için bir artış görüldüğünü ancak ilgili tüm tarafların katkılarıyla gerçek tarım politikaları hazırlanmaması durumunda bugün yapılacak ödemelerin sadece iki nefes daha aldıracağına işaret eden Dinçyürek, zaman kaybetmeden tüm paydaşlarla tarım sektöründeki tüm sektörlerin ayrı ayrı masaya yatırılarak sürdürülebilir, doğru politikalar oluşturulması gerektiğini vurguladı.

“HAL YASASI BEKLETİLMEMELİ”

Dinçyürek, tarım alanında yapılacak bir master planının toplumun birçok sektörünü de etkileyeceğini belirterek, bu planın eksikliğinin ülkedeki yaygın kanser hastalığının da önüne geçeceğine inanç belirtti, “Hal Yasası’nın” daha fazla bekletilmemesini ve Meclis’in el birliğiyle bunu yasallaştırmasını istedi. 
Ürün güvenliğinin önemine de işaret eden Dinçyürek, Türkiye’den gelen su fırsatının bu amaçla iyi kullanılması gerektiğini vurguladı.

TÜK’ün yapması gereken ödemelere de değinen Dinçyürek, kurumların işin ehli insanlar tarafından yönetilmesinin ve bu kişilere kurumların teslim edilmesinin önemine dikkat çekti. TÜK’ün arpa piyasasına yönelik uygulamalarını anlatan Dinçyürek, dünya piyasalarını doğru hesaplayacak, alım satım yapabilecek dinamik bir TÜK’e ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Arpa ve buğdayın dünyada piyasa değeri olan bir ürün olduğunu ve bunlar göz ardı edilmeden bir politika oluşturulmasını anlatan Dinçyürek, bugün kurumun yaşadığı sıkıntıların başında geçmişte yapılan yanlış fiyattan alımların geldiğini dile getirdi.

Tarım Sigortası Fonu’nun uygulamalarını da anlatan Dinçyürek, ödeme yapılacak kuraklık veya diğer alanların doğru tespitinin önemli olduğunu, kapsam içinde olanın da olmayanın da ödenmesinin “popülizm” olduğunu söyledi. Dinçyürek, “Önemli olan gerçekten hak edene ödeme yapılmasıdır” dedi.

Doğru, şeffaf ve sürdürülebilir bir yapı kurulursa sigortanın gerçek yapısına kavuşturulacağını ifade eden Dinçyürek, tarım sigortasının araç sigortası gibi olması ve gerçekten koşullar uygunsa ödeme yapılması gerektiğini söyledi.

Dinçyürek, bu konuda ciddi adımlar atılmasını ve “reform” yapılması gerektiğini vurguladı.

Süt Kurumu’na da değinen Dinçyürek, tarım sektörü genelinde olduğu gibi süt sektörünün de çok şikayetçi olduğunu, üreticilere ödenmelerin geciktiğini söyledi ve sütle ilgili tarım politikalarının da gözden geçirilmesi gerekliliği üzerinde durdu.

Büyükbaş hayvanda yüzde 90’larda süt üretimi olduğunu, ancak bunun hellimde kullanılamayacağını, bu sıkıntının da teşvik sisteminden kaynaklandığını ifade eden Hakan Dinçyürek, teşviklerin belli bir sayıya kadar ve üretici geneline yayılması dikkate alınarak verilmesi gerektiğini anlattı.

Süt borsası ve piyasası oluşturulması gerektiğini söyleyen Dinçyürek, buna göre teşvik ve politikalar belirlenmesinin sektörün önünü açacağını ve üreticinin parasını zamanında almasını sağlayacağını ifade etti ve böylece üreticinin de zarar etmeyeceğini, giderlerini ödeyebileceğini ve yatırım yapabileceğini söyledi.

Sütü işletmeye yönelik yatırımcıların önünün açılması gerektiğini de ifade eden Dinçyürek, halkın emeğinin sömürülmesine karşı durmalarının büyük önem taşıdığını vurguladı, ayrıca gerçek üretici ve gerçek tarımcının ayrılması gerektiğine dikkat çekti.

Tarım Master Planı ile tarım anayasasının çıkarılması gerektiğini, bunun ekmeğini sadece tarımdan çıkaranla tarımı üçüncü veya dördüncü iş olarak yapandan ayırması gerektiğini, aksi halde hiçbir sorunun giderilemeyeceğini ifade eden Dinçyürek, teşvik sisteminin de mutlaka gözden geçirilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Türkiye’den gelecek suyun ürün çeşitliliği, kalitesi ve güvenliği açısından büyük önem taşıdığını, narenciyede kaliteyi artıracağını, sera sektörünü geliştireceğini ifade eden Dinçyürek, seracılığın da ayrıca teşviklendirilmesi, modern seracılığın teşvik edilmesi ve sigortacılığının gerçekten geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Hükümeti tüm bu konularda göreve çağıran Dinçyürek, takipçisi olacaklarını da söyledi.

TÖRE

UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, tarım sektöründeki sıkıntıların bilimsel gerçeklerle çözümlenmeye çalışılmadığı sürece bu sıkıntıların süreceğine inandığını ifade ederek, su sıkıntısı ve kuraklıktan dolayı kaliteli ve yeterli ürünün üretilemediğini, ancak Türkiye’den gelen su ile bu sıkıntıların aşılacağına inanç belirtti.

Töre, bu yönde çalışmaların başlatılması gerektiğini, Türkiye’den gelen suyun yer altı kaynaklarını da besleyeceğini ifade ederek, yem bitkisi üretiminin de artışının kaçınılmaz olacağına işaret etti.

Hayvan ve tarım ürünü hastalıklarıyla ciddi bir şekilde mücadele edilmesi durumunda kalitenin artacağına değinen Töre, eğitim sektöründe de bu konularda tartışmalar yapılması, yerli üretimin korunması gereklilikleri üzerinde durdu.

Avrupa Birliği ve diğer ülkelerdeki tarım uygulamaları ve yerli üretimi desteklemek amacıyla yaptığı uygulamaları anlatan Töre, ülkede de dıştan getirilen ürünlerin yerli üretimin belli bir yüzdeliğinde olması gerektiğini kaydetti.

Veteriner Dairesi’nde gerekli kadroların doldurulması ve üreticilerin hastalıklar veya diğer sıkıntıların giderilmesi konusunda desteklenmesi gerektiğini ifade eden Töre, süt üretimi konusunda da gerekli tedbirlerin alınmasının önemine değindi.

Töre, teşvik, destek ve ürün bedellerinin zamanında ödenmesi, Tarım Bakanlığı’nın üreticilere hibe ve kredi alma konusunda destek olması gerektiğini kaydetti.

SUCUOĞLU: “TURİZMDE YERLİ ÜRETİM KULLANIMI YÜZDE 13”

Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu da, tarım sektörünün turizm sektörü için de büyük önem taşıdığını, yerli üretimin turizm sektöründe kullanımının yüzde 13 olduğunu, ancak Türkiye’de yüzde 96 olduğunu ifade etti ve “Acı ama gerçek” dedi.

Sucuoğlu, tarım sektöründe üretilecek ürünün kalite ve standardının olması gerektiğini, bir ürünün başka bir ürünün başka renk ve standartta olmasının oteller tarafından kabul görmediğini ifade ederek, Turizm Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı’nın kaliteyi nasıl yaratabilecekleri konusunda çalışacağını söyledi.

Ön koşulun kalite olduğunu vurgulayan Sucuoğlu, ülkede bazı gerçeklerin görülmesi gerektiğini, ülkede eğer kaliteli ürün üretilirse kendi iç piyasalarına çok rahat yeteceğini kaydetti.

Sucuoğlu, turistlerin yerli üretimi tatmaya büyük önem verdiğini vurgulayarak, turizmde kullanılan yerli üretimin de kendi isteklerinden değil kendiliğinden olduğunu, bu yüzden bundan sonra turizmde yerli ürün kullanımını artırmak için daha kaliteli ve daha fazla üretim yapmaları gerektiğini dile getirdi.

ÇAVUŞOĞLU: “YENİ BAKAN İÇİN ŞANS”

UBP İskele Milletvekili Nazım Çavuşoğlu da, bu konuların konuşulmasının yeni Tarım Bakanı için büyük bir şans olduğunu ifade ederek, bu alanda gerekli reformların güçlü hükümet ile yapılabileceğini ve tarihe geçilebileceğini kaydetti.

Çavuşoğlu, hükümete motivasyon sağlamak amacıyla konuştuğunu, umutlarının; yeni ve genç bakanlardan büyük olduğunu ifade ederek, tarım sektörüne standardın gerekliliğine işaret etti.

Tarım sektöründe süt, et, bal, sebze, meyve ve tüm alanlarda standart ve kalitenin önemine vurgu yapan Çavuşoğlu, hayvancılık sektöründe de gerekli adımların yıllardır tam sağlıklı atılamadığını, ağılların yaşam alanı dışına çıkarılamadığını anlattı.

Çavuşoğlu, tarımın artık standart yaratılarak yaşatılması gerektiğini belirterek, tarımda yaşanan sıkıntının standartlardan uzak yönetilmesinden kaynaklandığını söyledi.

Üretici dostu bir yapının kurulması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, kooperatifçiliğin de korunması gerektiğini vurguladı. Çavuşoğlu, teşvik sistemine yönelik düşüncelerini de aktararak, teşviklerin üreticinin gelişmesi ve üretimi artırması üzerine kurulması gerekliliği üzerinde durdu.

Hastalıklarla mücadele, teşviklerin zamanında ödenmesi ve üreticiye desteklerin artırılmaması durumunda sektörün yapılamayacağını ifade eden Çavuşoğlu, teşviklerle ürün yelpazesinin de genişletilmesi gerektiğini söyledi.

Tarımın ilk önce kendi kendine yeten bir yapıyı oluşturması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, önemli olanın yerli üretimde standartların yükseltilmesi ve yerli iş gücünden yararlanılarak, yerli üretimin güvenlik ve standartlarının yükseltilmesi gerektiğini kaydetti.

Aksi halde tarım sektörünün yürütülemeyeceğini ve gençlerin tarımdan vazgeçip ülkesini terk edeceği uyarısında bulunan Nazım Çavuşoğlu, önemli olanın ülkede standartların geliştirilmesi ve gençlerin önünün açılması olduğunu söyledi