Özge Kizir

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Rum tarafı, Güzelyurt’un verilip verilmeyeceği üzerine trip yapıyor. Güzelyurt olmazsa ben bunu halkıma anlatamam diyor. Çünkü Annan Planı’nda bu vardı” dedi.

Katıldığı televizyon programında değerlendirmede bulunan İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Çoklu konferansın Güvenlik Konseyi’ne katılması diye bir şeyin söz konusu olamayacağını belirtti. Talat, “Çoklu konferansa Güvenlik Konseyi’ninkatılması diye bir şey olamaz, olmamalıdır. Kıbrıs konusunda onlarla alakalı bir şey yoktur. En sonunda Birleşmiş Milletler (BM) tescili olacağı için o safhada onların söz hakkı olabilir. Onun dışında olamaz. Bir tarafta garantörler oturup görüşecekti. Bunu Yunanistan Başbakanı Aleksis Çiprasistememiş olabilir, o zamanda onun ikna edilmesi gerekiliyor” şeklinde konuştu.

“Benim anladığım kadarıyla Rum tarafı, Güzelyurt’un verilip verilmeyeceği üzerine trip yapıyor”

Rum tarafının Güzelyurt konusunda hassas olduğunu belirten Talat, “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu görüşmeleri Türkiye ile birlikte yürütüyoruz diye hep açıklar. O zaman Türkiye ile birlikte bu hazırlıkların yapılması lazım. Bundan sonra eğer bunları ilişkilendirecek bir aşamaya geleceksek bunun yapılması lazım. Benim anladığım kadarıyla Rum tarafı, Güzelyurt’un verilip verilmeyeceği üzerine tripyapıyor. Güzelyurt olmazsa ben bunu halkıma anlatamam diyor. Çünkü Annan Planı’nda bu vardı” ifadesini kullandı.

“‘Evet’ çıkması için Annan Planı’ndan daha iyi olması lazım”

Annan Planı’ndaki düzenlemeyi istiyorsan, o zaman Annan Planı’ndaki öteki düzenlemelerden de kaçma. Birde Rum lider Nikos Anastasiadis’inperspektifinden bakmamız lazım. Onunda baktığı, Kıbrıs Rum tarafı Annan Planı’na hayır dedi. Ben bu planı iyileştirdiğimi ispat etmem lazım ki, bu defa ‘evet’ çıksın. Bunu ispat edemezsem, o zaman ‘hayır’ çıkar ve benimde siyasi hayatım biter. ‘Evet’ çıkması için Annan Planı’ndan daha iyi olması lazım. Haritada geriye gidersem başka hangi konularda ileriye gittim diye soracaklar diye düşünür” dedi.

“O safhada kim kabahatli kim kabahatsiz tartışılabilir ama sona gelindiğinde artık bunları nasıl bir strateji ele alırsak çözüme kavuşturabiliriz olmalıdır”

Talat, sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla suçlu taraf arama hele de böyle bir noktada mümkün değildir. İşin başlangıcında olsaydı evet arayabilirdim. Çünkü o zaman masaya oturmak için bazı şartlar öne sürmüştü. Özellikle eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun seçildiği dönemde, federasyona bağlılığını teyit etmek isterim gibi bir tavır takındı. Böylece aylar geçti ve sonra yapılan girişimlerle 11 Şubat 2010 anlaşması ortaya çıktı. O safhada kim kabahatli kim kabahatsiz tartışılabilir ama sona gelindiğinde artık bunları nasıl bir strateji ele alırsak çözüme kavuşturabiliriz olmalıdır.

“Neden bunu öneriyor diye suçlayamam”

Mülkiyet ile ilgili sorunlar da vardır. Şimdi Rum tarafının önerdiği Avrupa İnsan Hakları mahkemesi içtihadı kullanılır diyerek muğlak bırakma yaklaşımı da bir yaklaşımdır. Neden bunu öneriyor diye suçlayamam. Sen bunu öneriyorsun bazı noktaları berraklaştıralım ve eğer bu berrak noktaların dışında bir şeyse o zamanda buna bakalım dersen, belki de anlaşırsın. O yüzden bana göre bu aşamada tarafların birbirini suçlamaması gerekiyor. Aynı şekilde kendi içimizde de suçlamalardan uzak durmamız gerekir.” 

“Garantileri sona bıraktığına göre öbürlerinde anlaşalım garantiler kalksın empozesi değil midir?”

Rum tarafı, garantilerle olmamalı diyor sen bunu söyledikten sonra ben öbür konuları bitirir miyim? Böyle bir şey olabilir mi? Bu Türk tarafının yapamayacağı bir şeydir. Onun için bir tarafı suçlamamak lazım diyorum. Rum tarafı yanlış strateji veya taktik güdüyor. Çıkıp da Rumları garantilerde şöyle bir şey olursa bunda da böyle isterim diye bir şey söylemiyor. Garantileri sona bıraktığına göre öbürlerinde anlaşalım garantiler kalksın empozesideğil midir? Olmaz oda yanlış bir yaklaşımdır. Fakat bana göre bundan sonra bunu paket yapmak ve öyle görüşmek gerekiyor” şeklinde konuştu.