Baykan Gürses Özdağ

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda sözleşmeli danışman olarak görev yaptığı öğrenilen Ozan Ceyhun’un, Havadis ve yönetimine karşı başlattığı iftira kampanyasını kınayan 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bunu bir “dışişleri görevlisinin” yapmasının son derece dehşet verici olduğunu söyledi.

Mehmet Ali Talat, Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın bazı işadamlarının KKTC’de faaliyet yaptığı bilgisinin zaman zaman kendisine de geldiğini belirterek, “Bu Türkiye’de de uzun yıllar normaldi. Ne zaman ki devleti zor kullanarak, silahlı kuvvetleri kullanarak ele geçirmeye çalıştı, hatta öncesince bazı devlet mekanizmaları kurdu, operasyonlar yapıldı. Önce yargıyla başlandı. Ergenekon gibi. Bunlar ortaya çıkınca bu örgüte karşı bir tepki oluştu. Ama o güne kadar olan ilişkiler içinde bu insanlar mutlaka Kıbrıs’ta da bağ kurdular” dedi.

Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin KKTC demokrasisine örnek olması gerektiğini söyleyen Talat, “KKTC’de sivile bağlı tek bir güvenlik makamı yok. Polis de sivil savunma da askeri makamlara bağlı. Hızla bu alanda demokratik adımlar atılmalı. Ancak, bu hükümette sivilleşme iradesi göremiyorum” ifadesini kullandı.

Soru: Türkiye’deki 15 Temmuz darbesi sonrasında KKTC’de yapılmaya çalışılan nedir?

Talat: Hepimiz biliyoruz ki TC Cumhurbaşkanı da halka özür dilerken bunu ifade etti, daha önce bu cemaatle AKP hükümeti yakın ilişki içindeydi. Aralarında bir sorun yoktu. Ne zaman ki devleti zor kullanarak, silahlı kuvvetleri kullanarak ele geçirmeye çalıştı, hatta öncesince bazı devlet mekanizmaları kurdu, operasyonlar yapıldı. Önce yargıyla başlandı. Ergenekon gibi…

Bunlar ortaya çıkınca bu örgüte karşı bir tepki oluştu. Ama o güne kadar olan ilişkiler içinde bu insanlar mutlaka Kıbrıs’ta da bağ kurdular.

Özellikle bazı sermaye kesimlerinin Gülen Cemaatinin parasını kullandığını, onun desteği ile burada iş yaptığını, açılan bazı yurt ve okulların Fetullah Gülen ile ilişkili olduğunu duyardık.

Soru: Resmi bir istihbarat bilgisi miydi bu?

Talat: Resmi istihbarat bize gelmez ki. Resmi istihbarat Türk ordusuna gider. Maalesef bizim bir istihbarata örgütümüz yoktur.

Bizim polisteki İstihbarat örgütümüz uyuşturucu veya suç örgütlerini yakalamak içindir. Olan da bize gelmez doğrudan askeri istihbarat bilgilendirilir. Askeri istihbaratın başındaki de belki de Fetullahcı’dır, bilmiyoruz.

Bunlar söyleniyordu. Bunun temeli olduğunu şahsen düşünüyorum. Burada önemli olan FETÖ burada terör örgütü olarak tanımlandı.

Soru: Kıbrıs’ta ne yapılmak isteniyor?

Talat: Bence Türkiye’nin buradaki bağları çıkarmakta bir zorluğu yoktur. Orada çorap söküğü gibi her şey ortaya çıkmaya başladı. Mutlaka burada kimlerle temasta olunduğu ortaya çıkacaktır.

Bizim gayret göstermemiz gereken şey bizim kendi mekanizmalarımızı nasıl çalıştıracağımızdır.

Soru: Bu durumdan faydalanarak bazı şeyleri dizayn etme çabaları görüyor musunuz?

Talat: Mümkündür. Sizi de hedef alan, TC Dışişleri görevlisi birisinin yaptıkları…O tweetleri okudum kanım dondu. Ne biçim bir üsluptur, ne biçim yaklaşımdır. Bir devlet görevlisi nasıl böyle davranabilir. Hayret verici.

Soru: Burada çanak tutanlar var mı size göre?

Talat: Biraz daha şekillenecek. Bu örgütle sermaye ilişkisine girip örgüte finansman sağlayan varsa bizim yargı mekanizması içinde bir şey yapılabilir mi bilemiyorum. Türkiye ile olan bağları açısından büyük zarar görecekleri kesin.

Soru: 15 Temmuz’da darbe gerçekleşseydi, burada ne olurdu?

Talat: Kıbrıs’ta her hangi bir kalkışma eğer akıllı insanlar yönetirse bu kalkışmayı geçerlidir, Kıbrıs sorununun tamamen çözümsüz kalmasını, Türkiye’nin de sorunla ilgili bütün iddiaların ortadan kalkmasını doğururdu.

Burada bir kalkışma olduğunda sivil idarenin bir şansı olduğunu düşünmüyorum. Sivil idarenin emrinde polis bile yok. Burada hiç bir şeyiniz yok. Orada el koydum derse olur.

Protesto yaparsınız, o kadar. Kıbrıs’ta Türkiye’nin o zaman hiçbir iddiası kalmaz. Polis sivil idarenin emrine girmelidir.

"Hükümette o irade yok"

Soru: Bu yaşananlar Kıbrıs’ta demokratikleşmeyi daha da önemli kılmıyor mu?

Talat: Süratle yapılması lazım. Ama bunu yapacak siyasi irade şu anda bulunmuyor.  Bizim UBP’nin de kabul ettiği hükümet programımızda vardı. Bir bir gidelim diye sadece polisi koyduk. Sivil idareye bağlanacak dedik.

Soru: CTP’nin iktidarda olmaması bu dönemde ne demektir?

Talat: Bence çok büyük bir kayıptır. Şu andaki hükümetin meşruiyeti tartışma konusudur. Halktan 14 milletvekili çıkaracak kadar oy alan bir parti, transferlerle hükümet kurdu. Bunun başına da 14 milletvekili kazanan partinin başkanı Başbakan olarak geldi. Bu bir talihsizliktir.

Diyorlar ki Türkiye ile mükemmel bir ilişki içindedirler. Amir-memur ilişkisi her zaman UBP hükümette olduğunda olmuştur. Bu Türkiye ile iyi ilişkiler var demek değildir. Türkiye ile iyi ilişkiler samimi iki devlet arasındaki gibidir. Yok, Türkiye Dışişlerinden bir görevli gelip orayı burayı tehdit etmesine varıncaya kadar yakın ilişki olmasıdır. Bu değildir.

"Özgürgün’ün üslubu çirkin"

Soru: Ozan Ceyhun’un tehditleri ile Başbakan’ın Cumhurbaşkanına olan eleştirileri aynı döneme denk geldi. Bunlar size göre neyi işaret ediyor?

Talat: Bu konuda henüz net bir fikir sahibi değilim ama sanki organize bir yerlerden bir talimat gelmiş gibi bir hava var.

Hüseyin Özgürgün’ün çok çirkin bir üslupla Cumhurbaşkanına yönelttiği suçlamalar hem devlet adamlığına yakışmaz hem de ne münasebet. Cumhurbaşkanı bu siyasetini söyleyerek halka çıktı ve seçildi. Hüseyin Özgürgün olarak sen seçim kampanyanda Kıbrıs sorunu ile ilgili kelime bile söylemedin.

Başbakan oldun hasbelkader ve öncelik ister gibi Cumhurbaşkanına yakışıksız ifadelerle saldırdın.

Bu bana göre cesaret işidir. Bu cesareti Türkiye’deki bu karışıklıklardan dolayı Türkiye’deki bazı çevrelerden alıyor. Bizim hükümetin bozulması da aslında böyle bir gelişme ile oldu.

Bir akıl oralarda, kurumsal olmayabilir, bunlara “CTP olmadan siz böyle bir hükümet kuramaz mısınız yani” dedi. Bu da Hüseyin Özgürgün’ün hoşuna gitti. Hüseyin Özgürgün’ün Kıbrıs sorunu ile ilgili birikimi dikkate alındığında böyle bir şey söylemeye cesaret edeceğini düşünemem. Ama onu da yaptı. Bence bu karışıklık içinde kurumsal olmasa bile Türkiye’deki bazı odaklar, Özgürgün’ü yönlendiriyor. Bu bir hissiyattır.

Soru: Cumhurbaşkanına ciddi bir desteğiniz oldu…

Talat: Evet. Her şey ortada. Kıbrıs sorununun çözülmesi bizim için Türkiye’deki olayları da gördükten sonra daha da önemli oldu. Elbette bu destek verilecek