Bu ülkenin en büyük sorunu gerçek gündemden sürekli olarak uzaklaşıp bizi hiçbir yere götürmeyecek bir tartışmanın içerisinde boğulmaktır..   

Bunun onlarca örneğini gösterebilirim bir çırpıda ama en günceli işte karşımızda; Meclis’teki büst olayı..    Nasıl da eleştirildi! Oysa niyet o kadar güzel ki..    Yılların ayıbı ortadan kaldırılıyor..    Bunca yıldır Meclis’te sandalyeleri işgal edenlerin hiç birinin aklına gelmeyen Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın da bir büstünün Meclis kampusuna yerleştirilmesi..    Kıbrıslı Türkler için çok önemli üç liderin büstlerinin yan yana yer alması..   

Bu güzel fikir elbette alkışlanmalı..  

  Buna kaynak yaratan Türkiye Cumhuriyeti’ne de teşekkür edilmeli…    Zira bizim kaynaklarımız yegane kamuya maaş ödemeye, seçilmişlere izaz ikram kalemlerine dahi yetmiyor!   

Saymakla bitmeyecek bir devletin yapması gereken onlarca işi geçtim, liderlerinin büstünü dahi inşa edemeyecek bir mali yapıya sahibiz.. Realite maalesef bu!    Ve işte asıl tartışmamız gereken konu da bu! - Neden biz kendi ayaklarlımızın üzerinde duramıyoruz? - Neden vergi kaçağının önüne geçemiyoruz? - Neden kamu kaynaklarını har vurup harman savuruyoruz? - Neden iş bilmez insanları kritik noktalarda görevlere getiriyoruz? Neden, neden, neden?    Daha alt alta koyabilecek onlarca soru var..  

  Ama tutturduk “büstler olmamış!”    Bilgisizce yapılan eleştirileri de okumak zorunda kaldık.. Ya bir de bu büstleri Türkiyeli bir sanatçı yapmış olsaydı.. Tepkinin boyutunu düşünemiyorum bile!!!    Tamda “belki artık bu tartışma biter” diye düşünürken bir de büstleri yapan vatandaşımız ortaya çıkmaz mı?    Kusura bakmasın ama o cahillikle suçladığı kişilerden biri de benim!    Evet; olmamış, özellikle Denktaş büstü hiç olmamış! Ne dönemsel dese kurtarır, ne de gölgeli resim filan dese.. Olmamış kardeşim, becerememişsin!    Bu zat’ın toplumdan özür dileyip yanlışını düzeltmek yerine, bir de üste çıkmaya çalışmasının haddini aşmak olduğunu düşünüyor ve bu konuda başka da bir yorumda bulunmak istemiyorum..   

Zaten Meclis Başkanlığı da açıklamasında “düzeltilecek” diyor ama arkadaş gücenmiş olacak ki, sosyal medya hesabından herkesi “sanat düşmanı!” ilan edebiliyor..    Neyse çok takılmamak lazım..    Bu konuya ilişkin son bir not da ekleyim… Üzüldüğüm nokta sanatçının el becerisinden çok ‘ Kıbrıs Türkü’ kelimesinin yanlış yazılışı! Bence bu bilgisizlik değil, özensizliktir ve oldukça üzücüdür..   

Elbette bu komik hatanın da düzeltileceğine inancım tamdır..    Özetle, bu güzel girişimi alkışlamalı, katkı koyanlara teşekkür etmeliyiz..    Ve bir an önce gerçek gündemimize dönmeliyiz..    Meclis’in bir an önce insanımızın hayatını güzelleştirecek noktalara konsantre olması gerekmektedir.    Toplum, muhalefetin sorunlara daha çok eğilmesini, iktidarı bu anlamda daha çok zorlamasını bekliyor..  

  Elbette iktidarın da kendi içerisindeki kısır tartışmalardan uzaklaşması ve hayatın her alanında halkın karşısına çıkan zorlukları aşabilmesine yönelik icraatlar ortaya koyması beklenmektedir…    Yani yapacak çok iş var, vakit kaybetmeden yola koyulalım diyorum…