BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununda açıkta bululan birçok konudan biri olan güvenlik konusuna işaret ederek, “en önemli konulardan biri ve prosedürün sonunda görüşülecek. İki taraf da korkularını aşmak istiyorsa bu konuyu ‘güvenlik çözümleri’ ile geçmemeli. Belki muteber bir siyasi rejimle olabilir” dedi.

Simerini “Güvenlik Konularında Siyasi Çözüm… Espen Barth Eide Yitirilmesine İzin Verilmemesi Gereken Bir Fırsat” başlığı altında, Eide’nin Rum Haber Ajansı’na (KİPE) verdiği mülakatın, New York’taki üçlü görüşme sonrasında şekillenen perspektiflere de değindiği ikinci bölümünü yayımladı.

Mülakatta, Kıbrıs sorununda yitirilmemesi gereken bir fırsattan söz eden Eide, her iki lideri de, anlaşmaya varmak için gerekli istek ve kararlılığı göstermeye çağırdı.

New York’taki üçlü görüşmenin BM açısından en üst seviyede gerçekleştirildiğini ve Genel Sekreter’in BM Genel Kurulu sırasında Kıbrıs sorununa çok zaman harcadığını söyleyen Eide üçlü görüşme sırasında iki liderin, prosedürün bulunduğu nokta, uzlaştıkları ve uzlaşamadıkları konusunda tıpatıp benzer algıya sahip olduklarını anlattı.

Eide “Günün sonunda, iki liderin varacağı anlaşmaya bir imza istiyoruz. Bu aşamada uluslararası unsurun, garantör güçlerin müdahil olması gerekecek. Havada kalan konuların görüşüleceği sıra ve göre garantör güçlerin müdahiliyet zamanı gibi açık kalan konular var. Bu konu için bir miktar zaman harcadık. Bir sonuca varmadık ancak konu hakkında çok daha bilgi sahibiyiz” dedi.

BM Genel Sekreteri’nin rolü nün ne olacağı ve ‘uluslararası boyut’ teriminin, garantör güçlerin de bağışçıların da rolü olacağı anlamına mı geldiği sorulan Eide,  “Sayın Ban her iki konuya da müdahil olacak.

(Sorunun) Uluslararası boyutları fazla değil ama bağışçılar konusu somuttur” dedi, şöyle devam etti:

“O noktaya geldiğimizde ve liderler o noktaya ulaştığımızda hemfikir olduğunda,  garantörlerin her türlü müdahiliyeti BM aracılığıyla olacak. Bu prosedür BM himayesi altındadır. Bu, her ne şekilde gerçekleştirilecekse BM’nin olayı olmalı ve Genel Sekreter, liderler kendisinden talep ettiği anda müdahil olmaya hazırdır.”

Eide, çok uluslu bir konferansla ilgili soruya karşılık, böyle bir konferans konusunda tarih veya somut bir şekil olmadığını ancak (prosedür) tamamlanmadan önce böyle bir konferans yapılması gerektiğine dair bir görüş birliği bulunduğunu söyledi.

Üçlü görüşmeden sonra kendini daha iyimser mi hissettiği sorulduğunda “gerçekçi iyimserim” diyen Eide üçlü görüşmeyi de “faydalı” diye niteledi. 

“Kesinlikle yolun sonu değildi. Kıbrıs’ta ve ötesinde yapacağımız çok şey var. Ancak bu fırsat önemliydi” ifadesini kullanan Eide, Genel Sekreter’in liderlerle en son Ocak ayında Davos’ta bir araya geldiğini hatırlatarak bu kez (New York) konunun özüne girildiğini ve Genel Sekreter’in, garantör güçlerle ilgili olanlar da dahil kendisinden istenecek her yardıma hazır olduğunu söyleme fırsatı bulduğunu anlattı.

Eide bağışçılar konusuna değinirken, Genel Sekreter’in de kendisinin de bu yönde çalıştığını, uluslararası unsurun da kendilerine destek olduğunu söyledi; “Destek büyük. İyi bir aşamadayız. Bu fırsatın yitmesine müsaade edilmemeli” dedi, şunları ekledi:

“Hazırlanıyoruz, müdahiliz, dinliyor ve bazı ilke fikirlerini paylaşıyoruz. Bu çok yapıcı, ancak final değil. Kimse, bu aşamanın final olabileceğine inanmıyordu çünkü günün sonunda müzakere yapılması gerek.  İki taraf arasında güvenlik konusunda, garantör güçlerin de desteğiyle nihai bir anlaşmaya gitmemiz gerek. O noktaya ulaşabilmemiz için daha resmi görüşmeler olması lazım. Şimdi prosedürün ikinci bölümündeyiz ve yalnız ben değil, daha çok kişi müdahil durumdadır. Kendi aralarında görüşüyorlar. Garantör güçler iki iki bütün oluşumları görüşüyor ve fikir teatisinde bulunuyor.”

“Garantiler ¬çözüm için son konu ve barış prosedüründeki son engel mi olacak?” sorusuna muhatap olan Eide “son değil” dedi, şunları ekledi:

“Kesinlikle prosedürde daha sonra görüşülecek ve en etkin konulardan biridir ancak tek değildir. Liderlerin bu konuyu en son görüşmeyi tercih etmesi çok mantıklıdır. Kendi meselelerini çözebileceklerine inanmadan güvenlik konusunu çözmeye çalışmalarının ne manası var? Kıbrıslıların, (bu konuyu garantör güçlerle halletmek için) daha iyi fırsatları olacak. 
Her iki toplumun da güvenlik konusuyla ilgili çok mantıklı korkuları var.

Kıbrıs Rum tarafı yabancı asker varlığından korkuyor, Kıbrıs Türk tarafında da 60’lardaki trajedilere geri dönmemek için anlaşılabilir korkuları var. İki tarafın korkularını aşmak isterseniz, bunun illa güvenlik çözümleriyle olması gerekmez.  Muteber bir siyasi rejimle de olabilir. Bu,  insanları bir araya getirmeniz ve onları, bu sefer federasyon sisteminin başarılı olabileceğine inandırmanız gerek.  Bunu hissettiklerinde, geleneksel güvenlik yöntemlerine ihtiyaç azalabilir. Böylece, güvenlik konusunda başarılı bir sonuç ihtimali Yönetim, Mülkiyet, Toprak ve diğer bütün konulardaki her türlü yakınlaşmayla artacak.”

Espen Barth Eide BM’nin bir takvimi olmadığını, sadece iki liderin koyduğu hedef bulunduğunu belirttikten sonra “Ancak zamanın insanlar için yaşamsal önemi var. Bunu Genel Sekreter de söyledi çünkü bir fırsat görüyoruz ve bu fırsat penceresinin uzun süre açık kalmayacağını biliyoruz” dedi.

Alithia Eide’nin Rum Haber Ajansı’na mülakatının bir özetini “Bu Fırsatın Yitmesine Müsaade Etmesinler… Espen Barth Eide KİPE’ye Mülakatında İki Lidere Hitap Etti Ancak Havada Konular Olduğunun Bilinciyle”  başlığıyla okurlarına aktardı.