Fileleftheros gazetesi “Beşlerin Müdahil Olması” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, bu çerçevede, bugünden itibaren, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi ülkesinin (ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa) büyükelçileriyle görüşmeye başlayacağını yazdı.

Gazete Anastasiadis’in ayrıca BM geçici üyesi İspanya büyükelçisi ve diğer AB üyesi ülkelerin diplomatlarını da göreceğini belirtti.

Bu temasların amacının, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesine, müzakere sürecinin tüm aşamalarında etkin rol vermek olduğunu belirten gazete, bu hareketler içerisinde, Kıbrıs sorununda bugüne kadar başrole sahip ABD ve İngiltere’nin rolünün zayıflatılmakta olduğunu yazdı.

“İLK ROL LİDERLERDE”

Fileleftheros gazetesi “İlk Rol Liderlerde” başlığı altında ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ev sahipliğinde bu akşam bir araya gelecekleri yemek konusundaki haberine de yer verdi.

Akıncı, Anastasiadis ve Eide’nin, yemek sırasında Kıbrıs sorunundaki ileriki adımları ve özellikle müzakerelerin yeniden başlaması tarihini belirleyeceğini anımsatan gazete, bu akşam gerçekleştirilecek yemekte, ikinci olarak ise istenilecek unsurun, müzakerelerin başlama noktası olduğunu yazdı.

BM ve Kıbrıs Rum tarafının, müzakerelerin Eylül ayında kaldığı yerden başlaması gerektiği yönünde uzlaşmaya vardığının görülmekte olduğunu yazan gazete, iki tarafın, kaldığı noktadan başlayarak anlaşmazlıkları azaltma çabasına devam edeceğini belirtti.

Gazete, bunun çabanın dönüm noktası olduğunu, ayrıca buna ilişkin olarak Mustafa Akıncı’nın seçilmesinin ardından Türk tarafının tutumunda değişiklik olup olmadığının ortay çıkacağını da savundu.

Müzakereler süreci için özellikle önemli addedilen bir diğer unsurun ise, liderlerin rolü olduğunu belirten gazete, gerek Kıbrıs Türk gerekse Kıbrıs Rum tarafının, hatta BM’nin, daha sık bir araya gelmesiyle, bu yeni süreçteki başrole, iki liderin sahip olması gerektiği konusunda uzlaşmaya vardığının görülmekte olduğunu yazdı.

Gazete, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un da iki liderin daha etkin müdahil olmasını savunduğunu, bunun da Ban ile Anastasiadis arasındaki Moskova’da gerçekleştirilen görüşmede ortaya çıktığını belirtti.

MAVROYANNİS 

Rum müzakereci Andreas Mavroyannis, Kıbrıs sorununun çözümünün, Kıbrıs’ı, Doğu Akdeniz’de bağımsız ve özerk bir oyuncu olarak güçlendirmesi gerektiğini ifade etti.

KS EDEK Merkez Komite toplantısında dün bir konuşma yapan Mavroyannis, Kıbrıs Rum tarafının, müzakerelerdeki çabasının, Avrupa normlarından daimi sapmaların olmaması yönünde olacağını belirtti.

Mavroyannis, “federal çözüm içerisinde, yeni durumla birlikte Kıbrıs’ın özerk, işlevsel ve gücünü kendinden alan bir ülke olacağının garanti altına alınmasında ısrarlı olunmasına gereksinim” olduğunu söyledi.

Müzakerelerin yeniden başlaması ışığında, BM tarafından, müzakerelerin geçtiğimiz Ekim ayında kaldığı yerden başlayacağı konusunda teminat bulunduğunu söyleyen Mavroyannis, Kıbrıs Rum tarafının hareket edeceği çizgiden de bahsetti.

İki önemli unsurun bulunduğunu ifade eden Mavroyannis, Güney Kıbrıs’ın AB’ye dahil olması ve çözüm için temeli teşkil eden 1974 sonrasındaki anlaşmalara atıfta bulundu.

Mavroyannis, amacın, çağdaş bir Avrupa ülkesinde sorunlara neden olacak bir durumun yaratılmaması olduğunu da ifade etti.

Kıbrıs Rum tarafının tutumunu, Türkiye ile kıyaslayan Mavroyanis, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey’e ilişkin siyasetini “yıkıcı” olarak nitelendirdi ve Kuzey’in, “Türk devletine entegre edilmesi” iddiasında bulundu.

Mavroyannis, sözlerinin devamında Türkiye’den, KKTC’ye su ve elektrik getirilmesine değindi ve Kıbrıs Türk toplumuna AB perspektifini sunarak bu mantıkla mücadele edilmesi gerektiğini savundu.

İki toplumlu, iki bölgeli federasyon konusunda Mavroyannis, federal çözümün anlamı konusundaki endişelerin, Kıbrıs Rum tarafının daha iyi bir şey sunup sunmayacağı ve Kıbrıs Türk toplum liderliğine Mustafa Akıncı’nın seçilmesi ışığında bunun iyi bir zaman olup olmadığı düşüncelerini ortaya koyduğunu belirtti.

İki bölgeliliğin anlamının, sınırlardan, iki merkez bankasından ve ayrı varlıklara atıfta bulunanlardan oluştuğu düşüncesini reddeden Mavroyannis, iki bölgeliliğinin “iki bölgenin bulunduğu” anlamına geldiğini söyledi.

“Kolonizasyondan” da bahseden Mavroyannis, Kuzey’de sürmekte olan “kolonizasyona” ilişkin endişesini dile getirdi.

Mavroyannis, TC kökenli vatandaşlarla ilgili-örneğin karma evliliklerdeki durum gibi-insani nedenlerin ele alınacağını, Kıbrıs Rum tarafının, bu görüşmeyi kabul edebilmesi için “Türkiye’nin getirdiği TC kökenli vatandaşları yeniden ülkelerine geri göndermesi sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini” savundu.