Fileleftheros gazetesinde yer alan demece göre Kasulidis, “Türkiye’nin dönüp dünyaya, hızlı bir şekilde çözüm istediğini ve bunu desteklediği mesajını verdiği zaman, müzakere masasında verdiği direktiflerden bağımsız olarak, bazı önemli izlenimler kazandığını” ileri sürdü.

Kasulidis “bunların öneme sahip olduğunu, çünkü Türkiye’nin müzakerelerin başarısızlığa uğramasını istemesi halinde, kazandığı bu izlenimlerin, kendisine, Türk tarafının daima aklında olan B planıyla ilgili destek bulmasına müsaade ettiğini” iddia etti.

Türkiye’nin izlenim kazanmasına izin veremeyeceklerini dile getiren Kasulidis, Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin, uluslar arası toplum tarafından hoş bir şekilde karşılanmak için, ekstra bir olumlu izlenimden ibaret olduğunu savundu.

Çekingen olmamaları, aynı zamanda (örneğin sebep Ankara’dır diyerek) negatiflik ve kötümserlik mesajları vermemeleri gerektiğini dile getiren Kasulidis, kendisini iyimserlikten bahsetmeye iten şeyin de bu olduğunu ifade etti.

Öte yandan, iyimser olduğu için kimseye hesap vermek zorunda olmadığını söyleyen Kasulidis, zira bunun subjektif bir konu olduğunu belirtti.

Sürecin yönetim, mülkiyet ve toprak unsurlarıyla başlayacağını, akabinde de ikinci aşamada bunu geriye kalanların izleyeceğini dile getiren Kasulidis, ikinci aşamada en nihayet al-ver çizgisine gireceklerini ifade etti.

Güven Yaratıcı Önlemlerle (GYÖ) ilgili yapılan tartışmalar konusundaki bir soruya yanıtında ise Kasulidis, “meselenin aslı başka, Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) başka şey” ifadesini kullandı.

Kimsenin, GYÖ’lerle ilgili özlü müzakerelerde veya herhangi başka erteleyici faaliyetlerde zaman kaybedilmesini istemediğini dile getiren Kasulidis, Anglo-Amerikan unsurunun sıkı zaman takvimleri konusundaki baskılarını ise yalanladı.

Önemli olan şeyin, müzakere sürecinin süresi değil çözümün kalitesi olduğunu vurgulayan Rum bakan, ilerleme yaşanması için uygun koşullar meydana gelmesi gerektiğini yabancı unsurun da göz ardı etmediğini dile getirdi.

Zaman süresiyle ilgili baskı olmasına dair herhangi bir çabanın verimli olmayacağı gibi, sürece yardımcı da olmayacağını ifade eden Kasulidis, bununla birlikte kimsenin kendilerine zaman konusuyla ilgili bir şey söylemediğini ifade etti.

Kasulidis, ciddi müzakere sürecine girildiği zaman, AB’nin de müdahil olacağına dair sarsılmaz bir inanca sahip olduğunu sözlerine ekledi.