Güney Kıbrıs ve İsrail silahlı kuvvetlerinin “ONİSİLOS-GEDEON 1-2016” kod isimli ortak tatbikatı dün başladı.

Politis “Kıbrıs ve İsrail’in Yükseltilmiş Tatbikatı… İsrail Hava Kuvvetleri ve Kıbrıs Hava Savunmasının Üç Günlük Faaliyeti” başlıklı haberinde Rum-İsrail Askeri İşbirliği Programı çerçevesindeki tatbikatın Rum ve İsrail hava ve kara unsurlarının katılımıyla, “Lefkoşa FIR Hattı”nda icra edilmekte olduğunu yazdı.

Gazete yarın tamamlanacak tatbikatın, daha öncekiler gibi 2 değil 3 gün süreceğini ve iki ülke arasında imzalanan yeni işbirliği programı temelinde yapılması, daha çok askeri unsurun katılması ve daha çok senaryo icra ediliyor olması nedeniyle geçen yıl (2015) icra edilenlere nazaran yükseltilmiş seviyede olduğunu belirtti.

Ortak askeri tatbikatların Güney Kıbrıs ve İsrail açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken gazete buna gerekçe olarak,  her iki ülke kuvvetlerinin gerçek şartlarda ve potansiyel hasımlarının elindeki silah sistemleri ile eğitim görmelerini gösterdi, özetle şunları yazdı:

“İsrail Hava Kuvvetleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin elindeki Rus yapımı hava savunma sistemleri (BUK ve TOR) ve İsrail’in normal ilişki içerisinde olmadığı ülkelerin sahip olduğu diğer silah sistemleri ile karşı karşıya geliyor, buna ilaveten Kıbrıs, Rus yapımı Mi35 savaş helikopterlerini de kullanıyor.

İsrail Hava Kuvvetleri’nin, Türk Hava Kuvvetleri’nin de kullandığı Amerikan yapımı F-16 savaş uçaklarını kullanıyor olması Kıbrıs hava kuvvetine, elindeki imkânları etkin ve muteber şekilde deneme olanağı tanıyor.

Bölgedeki diğer ülkelerle benzerlik taşımasından dolayı tatbikatın Kıbrıs’ın deniz ve hava bölgesinde icra edilmesi, İsrail açısından idealdir. Kıbrıs kuvvetleri de hava saldırıları ile teorik ve gerçek tehditler olabilecek alanda sanal tehditlerle karşı karşıya geliyor.”

Haberde Rum Yönetiminin ABD, Fransa, İtalya, v.b. ülkelerle de sözde “karasuları ve münhasır ekonomik bölgesi (MEB)” içerisinde “arama-kurtarma” tatbikatları yaptığı harlatıldı ve bu şekilde zaman zaman Rum Yönetiminin “egemenlik haklarını” kabul etmeyen Türkiye’ye “mesaj verdiği” savunuldu, şu vurgu yapıldı:

“Bu tür tatbikatlar sırasında Türk silahlı kuvvetleri tarafından tahrik saptanmaması dikkat çekicidir.”