Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis başkanlığında dün toplanan Ulusal Konsey toplantısında, Rum siyasi partileri arasında yine görüş ayrılığı ortaya çıktığı belirtildi.

Alithia gazetesi “Yine Görüş Ayrılığı… DİSİ Müzakerelerin Guterres Çerçevesi Temelinde Hemen Yeniden Başlamasını İstedi- Nikolas’tan Anastasiadis’in İcraatlarıyla İlgili Yeni ve Sert Eleştiri” başlıklarıyla yayımladığı haberinde, Rum siyasi parti başkanlarının toplantının sona ermesinden ardından yaptıkları açıklamalara yer verdi.

DİSİ

Gazeteye göre açıklamasında, Guterres çerçevesinin, diyaloğun yeniden başlaması için her türlü çabayı göstermeleri açısından “kalkan” olduğunu ifade eden DİSİ Başkanı Averof Neofitu, “diyalog gerçekleştirildiğinde, Türkiye’nin yeni oldu bittiler yaratmasının mümkün olmadığını” ileri sürdü.

DİSİ’nin tezinin, diyalogun mümkün olan en kısa zamanda yeniden başlaması için, her türlü çabayı göstermeleri şeklinde olduğunu dile getiren Neofitu, DİSİ’nin, Guterres çerçevesini “Türkiye tarafından planlanan programlamaları ve yeni oldu-bittileri durdurmak için, Rum kesiminin kalkanı olarak addettiğini” yineledi.

DİKO

DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yönelik sert eleştirilerde bulunduğunu yazan gazete, Papadopulos’un “herkesin atıfta bulunmakta olduğu Guterres çerçevesinin, dönüşümlü başkanlık, her kararda olumlu oy, göçmenlerin evlerindeki kullanıcıların hak sahipleri karşısındaki hakları ve diğer şeylere ilişkin Türk tezlerini içermekte olduğunu” ileri sürdü.

İlk andan itibaren mevcut hükümet tarafından elle tutulur önlemler alınması gerektiğini ve DİKO’nun kendi görüşlerini ortaya koyduğunu ifade eden Papadopulos, son olarak “bazı kişilerin, bu görüşle hem Türkler hem de İngilizler hem fikirken, neden Guterres çerçevesini çok önemli olarak addettikleri?” sorusunu sordu.

DİĞER PARTİLER

Gazeteye göre, EDEK Başkanı Marinos Sizopulos da açıklamasında, Ulusal Konseyde yapılan görüşmenin bazı boyutlarının oldukça ifşa edici olduğunu ve bunların EDEK’in “Türkiye’nin stratejik hedefleri ve Crans Montana’da izleyeceği taktiğe ilişkin öngördüğü şeyleri teyit ettiğini” öne sürdü.

“Türkiye’nin gerek müzakerelerle, gerek de müzakereler olmadan, hedeflerini şu veya bu şekilde ileriye götürdüğünü” ileri süren Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theoharus ise “Crans Montana’da, iki kesimli iki toplumlu federasyon temelindeki çözüm sürecine, mezar taşı konduğunu” öne sürdü.

Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas ise Ulusal Konseydeki görüşmeyi oldukça verimli olarak nitelerken, Vatandaşlar İttifakı’nın “Türkiye tarafından bir B planı uygulanmasını zorlaştırmak için, önleyici tedbirlere ilişkin öneriler sunduğunu” ifade etti.

Rum Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği Başkanı Yorgos Perdikis ise, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, durumla başa çıkılması için sundukları önerileri inceleme konusunda taahhütte bulunduğunu söyledi.

Rum Ulusal Halk Cephesi (ELAM) Basın Sözcüsü Geadis Geadi ise açıklamasında, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in, iki kesimli iki toplumlu federasyon temelinde, müzakere masasına geri dönmemesi gerektiğini ifade etti.

Haravgi gazetesine göre, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da toplantının tamamlanmasının ardından yaptığı açıklamada, Guterres çerçevesinin, güvenlik meselelerine ilişkin endişe duymaksızın, özlü müzakerelerin yeniden başlamasını kabul etmelerine izin verecek şey olduğunu söyledi.

Bu çerçevenin Rum kesimini tatmin ettiğini ve bunu değerlendirmeleri gerektiğini dile getiren Kiprianu, hali hazırda, Crans Montana’da yaşanan gelişmelerden dolayı ortaya çıkan olumsuz etkileri yaşamakta olduklarını belirterek, herkesi konu üzerinde düşünmeye ve sağduyulu olmaya çağırdı.

Türk tarafının hem Maronit köyleri, hem de Maraş’ın açılması söylentisine ilişkin hareketlerinin tesadüf olmadığını da iddia eden Kiprianu, Rum hükümetinden derhal duruma tepki göstermesini ve BM’ye yönelik önleyici şekilde çalışmasını da istedi.