Haber: Bahar SANCAR

Siyasal İletişim Danışmanı Uğraş Beratlı, Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Rum Yönetimi’nin tutumu: Bundan sadece zarar görürüz

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İran-İsrail savaşında takındığı tavrı değerlendiren Beratlı, “Rum Yönetimi’nin Türkiye’ye karşı kendini koruyacağını düşündüğü bu tip ittifaklarla aslında Kıbrıs sorununu da bir çıkmaza sürüklediği ve daha sert sonuçları da olabileceği tehlikesi önümüzdedir. Daha tehlikeli gördüğüm mesele ise Kıbrıs’ta S300 krizi yaşandı yaklaşık 30 yıl önce. Rum tarafının bunu bahane ederek Kıbrıs’ta bir hava savunma sistemi yerleştirmekle ilgili Türkiye’yi de sıkıştıracak bir pozisyona gelmesi tehlikelidir. Bu Türkiye’yi de gerecek bir durumdur. Bu çıkacak kriz daha da derin olacaktır. Rum tarafı her adımı bizi de bu girdabın içine çekiyor. Kıbrıs gibi küçük bir adada iki küçük devletin böylesine büyük bir hesaplaşmada esamesi bile okunmaz. Bundan sadece zarar görürüz. Böyle bir çatışmanın içinde ne Kıbrıslı Türkler ne Kıbrıslı Rumlar kendine rol biçerek en ufak bir fayda sağlayamaz” diye konuştu. 

“Rum tarafının yürüttüğü çalışma sadece ekonomik değil aynı zamanda egemenlik mücadelesine de döndü”

Rum Yönetimi’nin “Mülkiyet” konusunda gerçekleştirdiği girişimler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Beratlı, “Kıbrıs’a atana Özel temsilci Holguin’in adada bulunup taraflarla yaptığı görüşmeler Rum basınında ‘Holguin’in mülkiyetle ilgili yapılan tutuklamalardan memnun olmadığı, Rum tarafı ile arasında gerilim yaşandığı’ yazıyor. Bu gerçeğe uygun bir yorumdur. Rum tarafının yürüttüğü çalışma sadece ekonomik değil aynı zamanda egemenlik mücadelesine de döndü. KKTC’yi baltalamak için bunu yaptığını düşünüyorum. Ancak Cenevre’de başlayan süreç, Temmuz ayında New York’ta devam edecek süreci baltalamak için Rum tarafı elinden gelen bütün çabayı ortaya koyuyor. Rum tarafı, kapılar konusunda da, İnterpol’e verdikleri isimlerle de New York’ta yapılacak görüşmeyi kadük bırakma ve sürecini ilerlememesi ve iki tarafın işbirliği yapabileceği tüm konuları baltalayan bir tavır içerisindedir” dedi.

Kıbrıs sorunu: Zaman ve şartlar değişti

Konuşmasının devamında Beratlı, “Artık iki taraf oturacak federasyon görüşecek gibi eski ezberlerin konuşulacağı bir dönemde değiliz. Rum tarafı artık garantörlüklerde kurtulmak değil daha da ilerisi istemektedir ve bunun için çaba sarf ediyor. Rum tarafı da artık sürecin iki devletliliğe gittiğini görüyor ve bu nedenle de hırçınlaşıyor. Bütün bu gelişmelere ve mülkiyet meselesine de baktığımızda Kıbrıs sorununun dünyanın kendine yeni bir düzen aradığı dönemde Kıbrıs sorununa daha cesur çözümlerle yaklaşmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Ancak bizdeki bazı kesimler hala daha 2000’li yılların başındaki havayı soluyorlar. Zaman ve şartlar değişti. Bambaşka şartların geliştiği bir dönemdeyiz” dedi.

“Özel mülkiyet meselesinin yanında duygusal mülkiyet meselesi de işin içine girdi”

Beratlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 10 Haziran 2025 tarihli K.V. Mediterranean Tours Limited kararını da değerlendirerek, “Bugün BM kendi kendine çözülmüşken, bu gibi kurumların da (AİHM) görevi siyasi düzen sağlamaktır.  O nedenle mülkiyetten hukuka bakışlarında bazı paradigmalarla hareket ederler. Aradan 50 yıl geçtikten sonra özel mülkiyet meselesinin yanında duygusal mülkiyet meselesi de işin içine girdi. Rum tarafı bu girişimlerle Kıbrıslı Türklere kişisel saldırılara ve düşmanlık beslemeye başladı. Bu asimetrik durumda Taşınmaz Mal Komisyonu’nun vereceği kararlara uyulması gerekir. Rum tarafı TMK mekanizmasının çalışmaması için elinden geleni yapmaktadır. Rum tarafının hedefi Federasyon değil, Kıbrıs’ın kuzeyinden var olan kişisel mal sahipliği ve mülkiyet üzerinden geliştirmek istiyorlar. Kıbrıs görüşmelerinde mülkiyet ve toprak ayrı ayrı konuşuldu. Egemenlik meselesi ile kişisel haklar ayrıdır. Rahmetli Rauf Denktaş bunun çözümünü global takas olarak ortaya koyduğunda çok tepki çekmişti ama zaman artık bu sorunun ancak bu şekilde çözülebileceğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.