Ayfer Arslanbaş

“TDP, sosyal demokrat bir parti olarak CTP’nin küstürdüğü seçmeni kazanarak yükselişe geçebilir”

“CTP’nin yaşadığı sıkıntının en önemli nedeni, artan nüfus ve seçmen sayısına ulaşılamamasıdır”

“Akıncı, Türkiye ile göbek bağlarını koparmak isterse Kıbrıs’ı kendi ayakları üzerine kaldırması lazım”

“Güzelyurt’a yeni bir hastane yapmak yerine, varolan hastanenin en büyük sorunu olan doktor sayısındaki yetersizliğe çözüm bulunmalıdır”

Sağlık eski Bakanı Eşref Vaiz sosyal tabana sahip bir parti olan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin, (CTP) seçmenleri küstürüp, orijinal liberal tabanlı partilere yönlendirdiğini dile getirdi.

CTP’de şu an yaşanan sorunların temelinde partinin kendi kimliğini koruyamamasının yattığını kaydeden Vaiz, son seçimlerde, siyaset yelpazesindeki kesin çizgilerin ortadan kalkmış olduğunu belirtti. Halkın, yakın olduğu partiye değil, yakın olduğu kişiye oy vererek tepkisini gösterdiğini söyleyen Vaiz, Bugün yaşanan sıkıntının en önemli nedeni, artan nüfus ve seçmen sayısına ulaşılamamasıdır” dedi.

Vaiz, Eroğlu’nun yakın geçmişte Ulusal Birlik Partisi içinde çok güçlü bir lider olduğunu ve partisi içindeki güce dayanarak Rauf Denktaş’a bile kafa tuttuğunu, bugün ise Eroğlu’nun kimseye hesap soracak pozisyonu kalmadığını savundu.

Güzelyurt bölgesine yapılması planlanan ancak Lefkelilerin karşı çıktığı yeni hastane projesi hakkında da konuşan Vaiz, kendisinin “bu bölgede hastaneye ihtiyaç var mı, yok mu” sorusuna bilimsel olarak baktığını ifade etti. “Ben bu bölgeye yeni bir hastane yapılmasını mantıklı görmüyorum. Çünkü bölgedeki Cengiz Topel Hastanesi’nin doluluk oranı yüzde 30’dur. Cengiz Topel hastanesinin altyapısı, lokal vizyonu revize edilmesine açıktır. Yeni bir hastane yapmak yerine, varolan hastanenin en büyük sorunu olan doktor sayısındaki yetersizliğe çözüm bulunmalıdır” diyen Vaiz, bu sözleri “seçim rüşveti” olarak nitelendirdi.
      
Sağlık eski Bakanı Eski Eşref Vaiz siyasetin dününü/bugünü ve sağlık sisteminde yaşanan sıkıntıları Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne değerlendirdi.

“Savaş, yaşanabilecek en büyük çaresizliktir”

Soru: Eşref Vaiz kimdir? Kendisini nasıl tanıtır?

Güney Kıbrıs’ta bulunan sahil kasabası Larnaka’da doğdum. Ortaöğrenimimin ardından Türkiye’de üniversite eğitimime devam ettim. Savaşta ve esir düştüğümüz kamplarda yaşanan yokluk ve çaresizlikler hekimlik bölümümü seçmeme etken olan sebeplerdendir. Uzun yıllar Türkiye’de yaşamam Türkiye kültürünü benimsememe vesile oldu. Kıbrıs’a tekrar döndüğümde ise teknik adam olarak birçok siyasi faaliyette bulundum. Sağlık bakanlığı, Başbakanlık müsteşarlığı gibi görevlerde bulundum. Bir siyasi partinin yöneticiliğini yaptım. Hekimlik mesleğimi özel sektörde sürdürdüm. 

Soru: Kıbrıs Türkü yakın geçmişte acı savaşla karşılaştı. Savaş döneminde yaşadığınız en çarpıcı olay neydi?

Savaşla çok genç yaşta tanıştım. Savaşın acımasızlığını ve insanın yaşadığı ölüm korkusunu sevdiklerinizin gözünde görmek kahrediciydi. Savaş filmlerde ve romanlarda anlatıldığı gibi basite alınıp hamasetle aşabileceğiniz bir olay değildir. Savaş annenizin gözünde gördüğünüz ölüm korkusudur. Savaş iki yaşındaki kuzeninizin barut top seslerinin korkusundan gözbebeklerinin büyüyüp korneasının görünmemesidir. Savaş, yaşanabilecek en büyük çaresizliktir.

“İnsanların tanrıya dua etmekten başka şansı kalmıyordu”

Soru: Sağlık alanında birçok başarılı çalışmaya imza attınız. Bunun duygusal nedenleri var mı?

Kıbrıs halkının sağlık sistemine güven duyması için büyük çabalar gösterdik. Duygusal nedenim ise yakın geçmişte Kuzey Kıbrıs’ta yeterli sağlık hizmetlerinin verilememesinden dolayı KKTC insanının Rum kesimine ihtiyaç duymasıdır. O yıllarda kapıların kapalı olması çaresizliğini yaşadık. İnsanların tanrıya dua etmekten başka şansı kalmıyordu. Bu çaresizliği empati yaparak dahi anlamak çok zordur.

“Rauf Denktaş’ı nasıl Rum kesimine götüreceğimizi düşünüyorduk”

Sayın Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş 95 yılında kalp krizi geçirdi. Bir toplum lideri bir devlet adamı acil müdahale bekliyor fakat ona müdahale edecek altyapı yok! O dönemki yöneticilerle birlikte Rauf Denktaş’ı Rum kesimine nasıl götüreceğimizi düşünüyorduk. Öyle bir çaresizlik ki yaşadığımız; Rumlara muhtaçlığımızı reddetsek liderimizi kaybedeceğiz… Aynı zamanda, bir savaş döneminde savaş halinde olduğun insanlara liderinizi emanet etmek ne kadar doğru bir karar olacak? Yaşanan bu çaresizlik sonrasında kendime ve halkıma, sağlık alanında köklü reformlar yapmaya söz verdim… En kısa sürede beyin cerrahı ve kalp cerrahlığı bölümünü KKTC’ye kazandırdım. 

Soru: CTP içindeki parçalanmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

CTP içinde bir parçalanma yok. Eleştiri mekanizmasını en iyi çalıştıran partilerin başında CTP geliyor. İçinde bulunan durum bir parçalanma değil, eleştiri ile kendini bulma sürecidir. Yaşanan durumun temel nedeni de CTP’nin kendi kimliğini koruyamamasının hesabını veriyor olmasıdır.

Soru: TDP’nin yükselişi söz konusu. Eski TKP-CTP rekabeti başlayacak mı? 

TDP de, sosyal demokrat bir parti olarak CTP’nin küstürdüğü seçmeni kazanarak yükselişe geçebilir. Bu tamamıyla CTP’nin parti içerisindeki çizgilerinde uygulayacakları politikaya bağlıdır. Siz sosyal demokrat bir parti iken liberalizmi savunmaya başlarsanız ve kapitalizm çok kötü birşey değildir diyerek işadamlarının çıkarlarını yoksul insanlarından çıkarlarından üstün tutarsanız seçmenin sizi terk etmesi kaçınılmazdır. CTP öncelikle kendi üyelerine sonra sempatizanlarına daha sonra da seçmenlerine karşı güven verme pozisyonunu yitirirse bu durum söz konusu olacaktır.

“CTP gerekli açılımı yakalayamadı”

Soru: CTP nereden nereye geldi? 

Ben her dönem teknik adam olarak görevde bulundum. Uzun yıllar Türkiye’de yaşamam ve orada siyasi yönetimleri özümsemem küçük bir ada ülkesindeki etkin siyaseti uygulayabilmek fırsatına sahip olmak şartı ile CTP yönetimine girdim. Hekim olarak mesleğimi çok sevsem de, siyasetteki sonuçlardan çok etkilenmem mesleğimden taviz vererek siyasette etkin rol almaya teşvik etti beni…  CTP’ye girdiğim dönemde yüzde 13 olan oy sayısını yaşanan erken seçimlerde yüzde 45’e yükselttik. O dönemde partimiz sürekli bir büyüme yaşadı. Fakat gerekli açılımı yakalayamadı. Bugün yaşanan sıkıntının en önemli nedeni, artan nüfus ve seçmen sayısına ulaşılamamasıdır. Sosyal tabana sahip bir partinin liberal sisteme kayması seçmeni kendisinden uzaklaştırdı. Halk liberalizmi destekleyecekse bunu orijinal liberal tabanlı partiler aracılığı ile yapmayı tercih etti.

 “Eroğlu’nun hesap soracak pozisyonu kalmadı”

Soru: Eroğlu’nun UBP içindeki bazı kişilerden intikam alacağını düşünüyor musunuz?

Sayın Eroğlu eski siyasi ve örgütsel gücünü kaybetti… Yakın geçmişte Eroğlu, UBP içinde çok güçlü bir liderdi. O kadar güçlüydü ki, sayın Denktaş’a parti içindeki gücüne dayanarak kafa tutan bir insandı. Rahmetli Denktaş’ın siyasi arenadan ekarte edemediği ender sağ görüşlü bir liderdi. Bugün ise Eroğlu’nun UBP içindeki örgütçü gücü tükenmiş ve sona ermiştir. Yapılan son seçimler ile de sayın Eroğlu’nun kimseye hesap soracak pozisyonunun kalmadığı ortaya çıkmıştır.

“KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için Türkiye’den para istememesi gerek”

Soru: Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözlerinin Türkiye’deki yankısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İki tarafın da kurt politikacılarına yarayacak bir tartışma başladı. Akıncı bu sözleri ile sol kesimin ruhunu okşayıp oy aldı. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı seçim arifesinde sağ görüşlü kesimden insanların ruhunu okşadı. Sayın Erdoğan “ağzından çıkanı kulağın duysun” dedi. Devamında iki liderin telefon konuşmalarında ana analığından vazgeçmek istemiyor, çocuk da büyümek istemiyor, diyerek manidar siyasi sözlerini resmileştirdiler. 

Soru: Akıncı çözüm ve Türkiye ile göbek bağının koparılması sözlerini sizce tutabilecek mi?

Akıncı eski tecrübeli ve kurt bir politikacıdır. Türkiye ile göbek bağlarını koparmak isterse Kıbrıs’ı kendi ayakları üzerine kaldırması lazım ve cari bütçe açıkları için Türkiye’den para istememesi gerekiyor. Bunun şu an mümkün olmayacağını Akıncı da biliyor. Bu sözler seçim propagandasından başka bir şey değildir.

“Güzelyurt’a yeni bir hastane yapılmasını doğru bulmuyorum”

Soru: Öncelikle eski bir Sağlık Bakanı olarak Güzelyurt bölgesine yapılması planlanan ancak Lefkelilerin karşı çıktığı yeni hastane projesi hakkında neler söylemek istersiniz?

Eski sağlık olmam beni “bu bölgede hastaneye ihtiyaç var mı, yok mu” sorusuna bilimsel olarak bakmaya zorluyor. Ben bu bölgeye yeni bir hastane yapılmasını mantıklı görmüyorum. Çünkü bölgedeki Cengiz Topel Hastanesi’nin doluluk oranı yüzde 30’dur. Cengiz Topel hastanesinin altyapısı, lokal vizyonu revize edilmesine açıktır. Yeni bir hastane yapmak yerine, varolan hastanenin en büyük sorunu olan doktor sayısındaki yetersizliğe çözüm bulunmalıdır. Güzelyurt- Lefkoşa arası ambulans sürüşü ile dokuz dakikadır. Güzelyurt seçmenine böyle bir seçim rüşveti vermek yanlış bir seçim yatırımı olacaktır.

“Diyaliz turizmi başlatılabilir”

Soru: Kıbrıs’ta sadece sağlık alanında değil, birçok noktada ilerleyememe sorunu var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Devletin devamlılığının sağlanamamasından kaynaklanan bir sorundur. İzlenen politika ulusal ve devlet politikası haline getirilmelidir. Bizim ülkemizde her sağlık bakanı kendi kafasına göre bir politika takip ediyor. Her bakanın kendi aklına göre politika takip etmesinin önüne geçilmelidir.

Soru: Kıbrıs bir sağlık adası olabilir mi? Bunun için nasıl bir politika takip edilmelidir.

Sağlık turizminin bu ülkede uygulanması noktasında sıkıntılar yaşanacaktır. Sağlık bakanlığı görevim sürecinde ilk sağlık turizmi denemelerini ben yaptım. Türkiye’de yasal mevzuatlarda sıkıntıların olması ve Güney Kıbrıs’ta da benzer sıkıntılar yaşanması nedeniyle yeni tüzükler hazırlayarak tüp bebek tedavisi yöntemini sağladık. İlk sağlık turizmi örneğini yarattık. Şu an için çevre ülkelerle rekabet etmek çok zor. Yapılması gereken ise Türkiye’deki diyaliz hastaları çokluğu nedeniyle burada kurulacak diyaliz merkezleri aracılığı ile diyaliz turizmi başlatmaktır.