New York'tayız bir haftadır.

İlk gün kar karşılıyor bizi.

Müthiş bir Manhattan manzarası ile birlikte oluyoruz.

Aşırı soğuk ama bu manzara karşısında içiniz eriyor.

Sokaklarda yürüyüş yapmak, Central Park'a gitmek!

Bunlar sizi mest ediyor.

Bu güzellikleri geçersek!

Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun'un başkanlığında Greentree çiftliğinde yapılan görüşmeleri izliyoruz.

Birinci Greentree görüşmesini de izlemiştik.

Orada ikinci Greentree çıkınca sürecin bu sefer noktalanacağını tahmin etmek zor değildi.

Görüşmelerle ilgili olarak pazartesi Milliyet'te manşete çıkan haberimizde net ifadelere yer vermiştik.

Milliyet'in pazartesi günkü manşetinde Ban'ın liderlere "Kıbrıs'tan çok yoruldukları" mesajını vereceğini belirtmiş ve "Ban liderlere evinize gidin" diyebilir ifadelerine kullanmıştım.

Tam da dediğimiz gibi oldu.

Ban Ki Mun, liderlere adres olarak Kıbrıs'ı gösterdi.

"Ben bundan sonra (üçlü görüşme için) yokum, ancak Downer'in raporuna göre kararımı vereceğim" dedi.

Görüşmelerde Kıbrıs Türk tarafı, ciddi anlamda "açılımlar" yapan taraf oldu.

Rumlar ise, 1 Temmuz'da AB dönem başkanlığını devralacakları için 'sıkıntılı' ama 'rahattı...'

Yani şu Greentree nereden çıktı, bitse de gitsek havasında!

Bunu görüşmeleri "yakından" izleyen biri olarak yazıyorum.

Ne kadar da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmasa da, gelinen aşamada BM bundan sonraki süreci takvime bağladı.

Bunu da Kıbrıs Türk tarafı ısrarla istiyordu.

Bakın bu konuda dün Anadolu Ajansı'na düşen haberin sonunda yer alan şu bölüm çok önemli.

(...) BM kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Downer’ın Mart ayında Genel Sekretere sunacağı rapor olumlu olursa süreç devam edecek, ancak rapor olumsuz olursa BM’de "bunun sürecin başarısız olması anlamına geleceği için sorumluluğunun Kıbrıslı liderlerde olacağı" yönünde bir düşünce hakim. Hristofyas’ın New York’a varır varmaz yaptığı "iç meseleler hallolmadıkça çok taraflı konferansa gidilemeyeceği" yönündeki açıklamasının ve görüşünün ise Ban Ki-mun’un açıklamasında yer almadığına dikkati çeken diplomatik kaynaklar, çok taraflı konferansa gidilmesinin yolunun Downer’ın Mart ayının sonunda Ban’a vereceği değerlendirme raporunun olumlu olmasına bağlı olduğunu vurguladılar."

Bu kaynakla ben de konuştum.

Aynı şeyleri duyduk.

Rapora sonucunda; ya süreç devam edecek ya da Kıbrıs görüşmeleri çöküşe uğrayacak.

BM, Rumların 1 Temmuz'da AB dönem başkanlığını devralacağı tarihe kadar çözüm bulmak zorunda.

Bunu yapabilir mi?

Bizce "yapılabilir..."

Ancak sürekli vurguladığım gibi BM ne kadar "irade" koyacak bu süreçte.

Greentree çiftliğinde; iki gün süren görüşme sonucunda Mülkiyet, Yönetim ve Güç Paylaşımı ile Vatandaşlık konularında hiç bir ilerleme kaydedilemedi.

İlk gün liderlere "bu işten yoruldukları" mesajını veren Ban Ki Mun, ilerleme kaydedilmeyince liderleri diplomatik bir dille "siz bilirsiniz" diye uyardı.

Liderlere, bir daha üçlü görüşme (Ban, Eroğlu ve Hristofyas) olmayacağını anlatan Ban, 5 kez liderlerle üçlü görüşme yaptığını ancak bir sonuç alamadıklarını hatırlattı.

Ban bu hatırlatmadan sonra da, "Gidin evlerinize bir müddet daha devam edin, kararımı sonra vereceğim" şeklinde noktayı koydu.

Greentree'de Eroğlu ile Hristofyas'a ilk kez "başarı da başarısızlıkta sizlere ait olacak" diye sitemde bulunan BM Genel Sekreteri Ban'ın BM Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısı öncesinde de sıkıntılı geçti.

Rum lider bu süreçte zor anlar yaşadı.

BM kaynaklarından edindiğim bilgilere göre; Ban Ki Mun ve ekibi Rum tarafından 'memnun kalmadı...'

ABD'lileri de buna ekleyebiliriz!

Ek yaparsak, görüşmeleri 'dışarıdan' izleyen önemli bir diplomat şunları anlatıyor, "Türkiye son dönemde ABD'den Kıbrıs konusunda önemli destek alıyor. ABD Kıbrıslı Türklerinin ve Türkiye'nin haklarını iyi algılıyor."

Basın toplantısına geçersek; Mun, özel danışmanı Alexander Downer’dan Mart sonunda Kıbrıs müzakere sürecine ilişkin değerlendirme alacağını; Downer’ın raporu olumlu ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyumlu olması halinde, iki tarafla yapacağı görüşmelerden sonra Nisan sonunda veya Mayıs başında çok taraflı konferans düzenleme niyetinde olduğunu açıkladı. Liderlerin nihai anlaşmaya varması için kararlı adımlar atması gerektiğini kaydeden Mun, "BM'nin Kıbrıslı liderlere bir çözüm empoze etmeyeceğini" belirtti.

Ban açıklamasında, iki hafta içinde taraflardan mülkiyet konusundaki veri paylaşımını tamamlamalarını istediğini belirterek, Şubat sonunda Kıbrıs müzakerelerinin durumu konusunda Güvenlik Konseyi ’ne rapor sunacağını kaydetti.

Kıbrıs Türk tarafı Ban'ın açıklamasını "bundan daha iyi olamazdı" şeklinde yorumlarken, BM binasından Türk Evi'ne geçerken konuştuğum Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Hristofyas'ın çözüm istemediğini söyledi.

Hristofyas'ın yaklaşımı da çok ilginç oldu, "Greentree artık green değil..."

1968 yılında Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta başlayan Kıbrıs görüşmelerinde artık son viraj alınıyor.

Bu virajda direksiyona Downer geçti.

Twitter'de yazdım, çok ilgi gördü.

Yeni Genel Sekreter Downer oldu diyebiliriz.

Kıbrıslı liderlerin Downer'e karşı yaklaşımları da bu süreçte değişecektir.

Burada Downer'in dikkat etmesi gereken "şova" dönük hareketlere prim vermemesi.

Kim çözüm istiyor kim istemiyor net olarak ortaya koymalıdır.

Downer, ya çözümün ya da çöküşün raporunu yazacak!

Bunu görmek için önümüzde sadece bir ayımız var!

 

ABD'yi eleştirmek!

Son iki aydır ABD'ye geliyorum.

Bir ara geniş bir yazı yazacağım ama ABD sizin ufkunuzu açıyor.

Demokratik yapısı, gelişmiş 'demokrasisi...'

Bunu 'uzaktan' belki göremeyebilirsiniz.

Ama ABD'de de kaldığınız süre artıkça, sizin ufkunuzun genişlediğini anlıyorsunuz.

New York'ta ABD'yi çok iyi tanıyan bir diplomatın, "ABD dünyanın en demokratik ve gelişmiş ülkesi. Burada hangi ülkeden olursanız olun, asla yabancı değilsiniz. Her şey yerli yerinde" sözlerini önemsiyorsunuz.

ABD'yi daha yakından yazacağım.

Ama biraz dinlenmek gerekiyor.

Hak verirsiniz, 'uzun yol'dan geldik.