Haber: Bahar SANCAR
Dokuzuncu dönem milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, Gündem Kıbrıs Web TV’de Çiğdem Aydın’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Deneyimli siyasetçi Serdar Denktaş’ın kuracağı siyasi partide yer alıp almayacağı ile ilgili iddialara yanıt veren Manavoğlu, “Yaklaşık bir ay önce Serdar bey benimle görüştü partisinde kurucu üye olmam için. Güzel bir bilgi alışverişi yaptık. Ülkenin durumu, ihtiyaçlarla ilgili ve neler yapılmasıyla ilgili fikir birliğimiz var. O görüşmede ülkenin merkezde bir partiye ihtiyaç olduğunu ve o boşluğu görerek bir adım atmak istiyor. Daha sonra kendisine bir cevap vermek zorunda kaldım. Bir süre herhangi yeni bir siyasi oluşumun içerisinde bulunmak istemiyorum. Süreci takip edeceğimi ve ilerde siyasi geleceğim açısında biraz daha bekleyip hareket edeceğimi söyledim. Daha önce siyasetle ilgilenmeyen biri olarak siyasete hızlı bir geçiş yaptım. Yoğum bir dönem geçirdim, ciddi tecrübelerim oldu. Özellikle Halkın Partisi’nde (HP) ile siyasete girip sonra HP’de yaşanan süreçlerde istifa etmek zorunda kaldığım için ve yaşananlardan dolayı biraz daha temkinli olmayı tercih ediyorum” dedi.
“Dünya bugün çok farklı yerlerde ve çağı yakalamamız gerekiyor”
Türk Telekom ile yapılan anlaşma üzerine konuşan Manavoğlu, “Biz fiber optik teknoloji alt yapısını kullanmak için en az 15 sene geride kaldık ve bunu kendi başımıza tamamlayamadık. Turkcell ve Telsim’in dâhil olacağı, daha sonra daha küçük firmaların dâhil olduğu bir oluşum olutu. Belli ki orada bir anlaşmazlık oldu. Eğer o olmasaydı bugün bu yatırım yapılacak ve fiber optik hayata geçecekti. Burada sorgulanması gereken mesele; iki ülke arasındaki sözleşmeyle Türkiye buraya hiç avantajlı olmayan bir yatırım yapacaktır. Bu kadar zamandır yapılamamasının sebeplerinden biri budur. Eğer burada biz vatandaş olarak iyi bir hizmet alabileceksek bu çok güzel bir şey. Ama eğer biz çok pahalıya bu hizmeti alacaksak o da ayrı bir sıkıntıdır. Bir de bir rakam var ortada. Bir araştırma yaptım. Ortaya atılan 30 milyon dolar yatırım bedeli var. Yaklaşık 50-65 milyon arası bir yatırımdır bu. Arıklı’nın bahsettiği 45 milyon borç davasını da ekleyince 100 milyon dolara denk geliyor. Bu borcu kim ödeyecek? 45 milyon dolar Türk Telekom’a borcumuz var. Bunu bir şekilde ödeyeceğiz ama bu anlaşma su anlaşmasın a mı benzeyecek? Çünkü su meselesinde çok kazançlı çıktı. Şuan pahalı diyebiliriz ama suyumuz olmayacaktı. Burada biraz daha şeffaf olmamız gerekiyor. Anlaşmanın detaylarının biraz daha paylaşılması gerekiyor. Bu yatırımlar için çok geç kaldık. Dünya bugün çok farklı yerlerde ve çağı yakalamamız gerekiyor. Bu anlaşmanın içeriğin, şeffaf bir şekilde halka anlatmalıdır. Aksi takdirde çok fazla spekülasyonu önümüzdeki dönem duyacağız” diye konuştu.
Şans Oyunları Yasası: hükümet bunu anlatamadı
Şans oyunları yasası hakkında da konuşan Manavoğlu, “Şans oyunları yasası maliyeye 10 milyon gelir sağladı. Bu yasa casino sayısını sınırlanmadığı için sıkıntılı bir yasa olduğunu düşünüyorum. Adanın kaldırabileceğinden fazla büyük yataklı otel sayısı ve fazla casino sayısı bu sektöre yatırım yapanlara ciddi sıkıntı yaratacak. Yeterli sayıda müşteri bulamadıkları takdirde yaptıkları yatırımlardan mutsuz olacaklar. Ancak yasanın içerisinde maliyeye getirdiği avantajlar vardı. Ama hükümet bunu anlatamadı. O yasa içerisinde özellikle casino sayısını kısıtlamayan ve daha çok casino sayısının önünü açan maddeler dışındaki diğer maddeleri ve getirilerini bize daha açık anlatabilirler. Bu sektörde patlayacak. Üniversite ve müteahhitlik sektörünü patlattık. Bunu da patlatacağız. İlerde casino ve otel enflasyonuna yol açmaması için bu kısıtlanabilir. Üniversite meselesi de öyle oldu. Dosyalar hazırlanırdı, ‘üniversite kurduk yönetimi hazır satayım sana 500 bin sterline’ konuşmaları döndü. Kısıtlamalara kadar bu işleyiş böyleydi ve bir rant düzeninin parçasıydı. Eğer bir şey bu ülkeye ve sektöre zarar verecekse bunu söylerim. Ben bu konuya ticari yaklaşıyorum. Şuanda 32 tane casino var. 30 tane daha verilirse sayı 62 olacak. Yarın devlete biz para kazanmıyoruz size daha fazla para veremeyeceğiz diyecekler” ifadelerini kullandı.
New York’ta gerçekleşecek olan 5+1 gayri resmi zirve öncesi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüştüğünü söyleyen Manavoğlu, görüşmenin detaylarını anlattı. Manavoğlu, “New York görüşmeleri öncesinde Cumhurbaşkanı Tatar ile görüşme detaylarını konuştum. Çok değişiklik ve yeni bir açılımla gitmiyor. Holguin’in son yaptığı ziyaret sonrasında federasyon bağlamında zemin olmaması Ersin beyi rahatlattı. O nedenle iki devletli çözümü orada daha fazla dillendireceğini söyledi. İnsan kendi devletinin tanınmasını ve egemenliğinin kabul edilmesini ister. Ancak uluslararası camianın ne tarafta oluğunu hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Türkünün masadan kaçtığı takdirde herhangi bir kazancı olmadığı, bunun başka noktalara gittiğini anladık. Bunu merhum Denktaş bile kabul etmiştir. Türkiye’nin buradaki pozisyonu çok önemlidir. Orada ne konuşulursa konuşulsun Rum kesiminin son dönemde mülkiyet konusunda yaptığı kötü girişimler, kapılar konusunda uzlaşmazlığı, bunların orada konuşulması çok önemlidir.” Dedi.
“Ersin beyin 5+1de ne yapacağından çok önümüzdeki dönemde TMK ile ilgili neler yapacağı bence çok daha önemlidir”
Taşınmaz Mal Komisyonu’nun daha etkin bir şekilde çalıştırılması gerektiğini dile getiren Manavoğlu, “Ersin bey ile görüşmemizde TMK konusunda neler yapılması gerektiğini de sunduğum öneriler arasında bulunuyordu. TMK konusunda eksikleri olduğunu düşündüğümü, birçok destekleme ve iyileştirme önerisi sunarak kendisine izah ettim. O konularda adım atmadığımız takdirde sene sonunda elimiz kolumuz bağlanacak. Ersin beyin 5+1de ne yapacağından çok önümüzdeki dönemde TMK ile ilgili neler yapacağı bence çok daha önemlidir. TMK gündemde ama bu konuda ciddi bir adım atılmamıştır. Rum yönetiminin girişimleri karşılıksız kalmayacak dendi ama İnterpol konusunda bile ne yapıldığına dair bir açıklama yapılması gerekiyor. İnterpol konusunda Türkiye’nin devreye girmesi ve ciddi bir duruş sergilemesi gerekiyor. Kişisel davalar yüzünden uluslararası alanda arattırıyorsunuz. Bu insan haklarına aykırıdır. Cumhurbaşkanlığının ve Türkiye’nin her gün bu konuları konuşması gerekir” ifadelerini kullandı.




