Haber: Bahar SANCAR
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Uzun, Gündem Kıbrıs’a konuşarak, sendikanın son zamanlarda ortaya attığı iddialara yanıt verdi. Bir süredir KIB-TEK’le ilgili olarak çeşitli iddialar ortaya atan sendikanın siyaset yaptığını açıklamasında ifade eden Uzun, kamuoyunu bilgilendirmek adına açıklama yapma gerekliliği gördüğünü söyledi. Uzun, açıklamasında kurumun kendi ayakları üzerinde durmasının bazı menfaat grupları ve sendika tarafında rahatsızlık yarattığını ifade ederek, “Kurumun borçlarını ödeyen, sürdürülebilir bir mali yapıda olmasından sendikanın rahatsızlık duyması, ne hoş görülebilecek ne de anlaşılır bir durum değildir” dedi.
“Bu kadar kin ve nefretle saldırmalarının altında yatan siyaset değil de nedir?”
Uzun, açıklamasında kuruma yapılan yatırımlar, devam eden çalışmalar ve projeler hakkında da detaylı bilgiler verdi. Uzun, Başbakan Ünal Üstel önderliğinde kurumda yapılan yatırımların arttığını ve kurumun güçlendiğini de sözlerinde belirterek, “Başbakanımız Ünal Üstel’in sayesinde Türkiye’nin, Anavatanımızın bize sürekli katkı koyan 2 güzide kuruluşuna, koydukları katkıları dahi göz ardı ederek, kuruma katkı koyan kişi ve kuruluşlara bu kadar kin ve nefretle saldırmalarının altında yatan siyaset değil de nedir?” diye sordu.
“Hangi liyakat? Kendilerine göre olandan mı?”
Uzun açıklamasında, “Nasıl ki bizler sendikanın yönetim şekline müdahale etmiyoruz, sendika da kurumu yönetme arzusundan uzak durmalı, sendikal haklar konusuyla ilgilenmelidir. İkide bir ‘Davulun sesini uzaktan güzel geldiğini’ söylüyorlar, zurnanın da öyle… Sürekli liyakatten bahsedip duruyorlar. Hangi liyakat? Kendilerine göre olandan mı?” diyerek, “Bizim birinci önceliğimizin Halkımız ve Kurumun menfaatleri olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın” ifadelerini kullandı.
Uzun, yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi…
Uzun, “2022 yılında kurulan Üstel Hükümetinin ve Başbakan Ünal Üstel’in ciddi katkıları ile daha fazla güçlenerek, halkımıza hizmetin devamlılığı adına çalışmalarına devam etmektedir” diyerek, kurumun kendi ayakları üzerinde durmasının bazı menfaat gruplarında ve Sendika yöneticilerinde rahatsızlık yarattığını söyledi. Uzun, “Kurumun borçlarını ödeyen, sürdürülebilir bir mali yapıda olmasından sendikanın rahatsızlık duyması, ne hoş görülebilecek ne de anlaşılır bir durum değildir. Yaşanan yakıt sorunları tamamen son bulmuş, enerji üretimi 2022 yılına göre yüzde 50 oranında artırılmış, çıkan arızalara en kısa sürede müdahale edilmektedir. 2 adet yeni santral alım ihalesine de çıkmak için çalışmalar sona gelmek üzeredir. Bunun yanında halkımıza daha iyi hizmet verecek olan Güzelyurt, Mağusa, İskele ve Lefke ilçeleri hizmet binalarımızın projeleri tamamlanmış olup ihaleye çıkmak için şartnameleri hazırlanmaktadır. Kuruma on adet yeni araç alınmış, yeni araçların alımı için de çalışmalar devam etmektedir. Enerji alt yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilirlik sağlamak adına yapılan çalışmalar da aralıksız devam etmektedir. Bütün bunlar yapılırken kurum borçlanmadan, aksine borçlar da ödenerek yapılıyor. Bütün bu çalışmalara, bu kurumun çalışanı olduklarını unutan kişiler tarafından karalama politikası güdülerek çamur atılmaya çalışılmaktadır. Tüm yapılan işler ve kurumun güçlenmesi, sürekli saldırdıkları Sayın Başbakanımızın çalışmaları ve koydukları katkı sayesindedir. Sayaç ihalesi ile ilgili kamuoyunda sürekli canlı tutulmaya çalışan alım konusunda Sayıştay raporunu tamamlamış, meclise sunulmuştur. Bundan da görüleceği gibi yapılan alım bir önceki alımdan 17 Euro daha da ucuza yapılmış, kurum herhangi bir zarara uğratılmamıştır. Aksine tasarruf elde edilmiştir. Çalışanlarımız hizmetlerinin karşılığını almakta olup, maaşlarını zamanında tam ve eksiksiz almaya da devam edecektir” ifadelerini kullandı.
“Öyle kapıya beş kişi ile dayanarak bize verin de biz çalıştırabiliriz demekle olmuyor”
Sendikanın AKSA 3 sözleşmesinin iptalini istemesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Uzun, “Sendika, AKSA 3 sözleşmesinin iptali yönünde çalışma yapılmasının beklentisi içindedir. Her nasıl ki, Yönetim Kurulumuz, sendika ile yapılan toplu iş sözleşmesinin iptalini yapamaz, AKSA ile yapılan sözleşmenin iptalini yapabilmesi söz konusu değildir. Bu ülkede kurumların devamlılığının esas olmasıyla birlikte aynı zamanda sözleşmelerin nasıl ve ne şekilde iptal edebileceği de hukuk sistemimizde bellidir. Öyle kapıya beş kişi ile dayanarak bize verin de biz çalıştırabiliriz demekle olmuyor. Kaldı ki bugün AKSA, bu ülkenin bir gerçeğidir ve varlığına da ihtiyaç duyulmaktadır. Eğer AKSA’nın bugün üretimi olmasaydı, bu enerjinin Güney Kıbrıs’tan üç katına bir bedelle karşılama yoluna gidileceği de Sendikanın bilgisindedir. Maddi bedelin yanında stratejik ve politik etkileri ise parayla ölçülemez boyuttadır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi sendikanın siyasi hırsı, sendikal akıldan çok çok fazla olduğu gerçeğine halkımızın dikkatini çekmek isterim” ifadelerini kullandı.
“Sendika, çalışanları siyasi emellerine alet ediyor”
Uzun, sendikanın siyaset yaptığını ve kurum çalışanlarını da siyasetlerine alet ettiğini söyleyerek, “Bütün bunlar yapılırken, kurumumuzun çalışanları, sendikanın verdiği haklar öne sürülerek, sendikanın, ‘sendikal haktır’ deyip de, kurumumuzun çalışanları baskı ve tehdit altında tutulmaya çalışılmakta ve sendikanın siyasi emellerine alet edilmektedir. Sendika ‘Yaptıklarımız tamamen duygusaldır, hiçbir sendikal talebimiz yoktur’ diyor. Çok doğrudur, hiçbir sendikal hak talepleri yoktur. Olamaz da zaten, talep edebilecekleri bir şey yoktur, kalmamıştır. Bu da bugün yapılanların tamamen siyaset olduğunun bir itirafıdır. Sendikanın artık kurumu yöneten veya herhangi bir siyasi partinin temsilcileri gibi değil, kendilerini çalışanların temsilcisi olarak görmeleri gerektiğini hatırlatmak isterim. Kurumu yönetme yetkisi yasa ile tamamen yönetim kuruluna verilmiştir. Geçmişte bu yetkiler sendikayla paylaşılmış olabilir ama bize yasaların vermiş olduğu bu yetkiyi kimseyle paylaşmaya niyetimiz yoktur. Nasıl ki bizler sendikanın yönetim şekline müdahale etmiyoruz, sendika da kurumu yönetme arzusundan uzak durmalı, sendikal haklar konusuyla ilgilenmelidir. İkide bir ‘Davulun sesini uzaktan güzel geldiğini’ söylüyorlar, zurnanın da öyle… Sürekli liyakatten bahsedip duruyorlar. Hangi liyakat? Kendilerine göre olandan mı? Yoksa Sendika Başkanının kendilerine özel olarak sağlanan daha önce hiç görülmemiş liyakat şeklinden mi? Basit bir Ambar memurluğundan Ambar olmayan bir ilçeye ‘Baş Kıdemli Ambar memuru kadrosu’ açılarak atanması, maaşının müdür maaşına denk getirilmesi ve aynı zamanda işe hiç gelmeme zemini oluşturmak gibi bir liyakat mi?” diye sordu.
“Yıllarca kullanılan kredi faizleri Overdraflar konusunda hiç hassas davranılmadı”
Uzun bankacılık bölümünde yapılan değişiklikler hakkında konuşarak, “Bankacılık bölümünde yapmış olduğumuz değişiklikte, takdir edilmedik, beklemedik de… Ancak kurumu düşünen herkesin memnunluk duyması gereken bir eylemden, sürekli şikâyet etmek, farklı şeylerin altına sığınarak eylem dahil her türlü söylemde bulunmak, vicdanlarını da sızlatmıyorsa bu işte bir sıkıntı var demektir. Bunun sadece 35.000 TL bir zarar gibi gösterilmek istenmesi, bilinçli olarak liyakate dönüştürmeyi istemek çok saf bir yaklaşımdır. Bu sadece bir alımdı… Kaldı ki yılda yaklaşık 150 milyon Dolar üzerinde alımlar yapıldığı da göz ardı ediliyor. Bunun yanında bankalardan, yıllarca kullanılan kredi faizleri Overdraflar konusunda hiç hassas davranılmamış, belirli bankalarla çalışma, bankaların uyguladığı masraf giderleri, kredi kartı komisyonları gibi birçok kalemde çok ciddi kurumun aleyhine olan eylemler vardır. Bunlar karşılıkları da milyarlarla ölçülemez” dedi.
“Kurumu Malları, kendilerini de sahibi olarak görmektedirler”
Uzun, “Başbakanımız Ünal Üstel’in sayesinde Türkiye’nin, Anavatanımızın bize sürekli katkı koyan 2 güzide kuruluşuna, koydukları katkıları dahi göz ardı ederek, kuruma katkı koyan kişi ve kuruluşlara bu kadar kin ve nefretle saldırmalarının altında yatan siyaset değil de nedir? Her seferinde sendikanın ‘Kurum Halkın malıdır’ söylemi, maalesef sadece söylemlerinden öteye gitmemektedir. Kurumu Malları, kendilerini de sahibi olarak görmektedirler. Her zaman yanımızda olan Anavatanımızın o iki güzide Kurumunun bir tanesi yılda 13 milyon Dolar civarındaki navlun ücretlerini üstlenmiş, Kurumumuza 13 milyon Doların üstünde katkı koymaktadır. Anavatanımızın diğer güzide kurumu yedi adet acil durum santralinin makinelerini, 6 milyon Euro değerinde santrallerin servis parçalarını ve 1.500.000 USD değerinde servis hizmetlerini üstlenmiş ve kuruma yaklaşık 140 milyon $ bir katkı sağlamaktadır” bilgisini paylaştı.
Konuşmasının sonunda Uzun, “Bizim birinci önceliğimizin Halkımız ve Kurumun menfaatleri olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın” diyerek sözlerini tamamladı.





