Haber: Bahar Sancar
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Gündem Kıbrıs Web TV’de Çiğdem Aydın’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Talat: Tatar, İngiltere’ye anılarını tazelemeye gidiyor
Talat, programda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yurt dışına yaptığı ziyaretleri de eleştirerek, “Tatar, İngiltere’ye anılarını tazelemeye gidiyor. İngiltere’ye gidip bir Avrupa bakanıyla bile görüşemiyor. Avustralya tamamen geziydi. Bunun gibi şeyler temas değildir. Temas belli düzeyde diplomatik ilişkidir. Şuan Brüksel’deki ofisimizin ya da İngiltere temsilciliğinin ne kadar aktif olduğunu bilemiyorum. Oradaki Kıbrıslı Türklerle temas ediyorlar. Bizimle temasları yok. Türk devletleri dedik. Onları da AB’yi kullanarak Güney’de elçilik açmalarını sağladık Güney Kıbrıs’ı tahrik ederek” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dört buçuk yıllık icraat toplantısı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Talat, “Biz görüşmelerle ilgili bir açıklama yaptık ama icraatlarımızı anlatan bir toplantı yapmadık. Bizim temaslarımız anlatılacak gibi değildi kitap yazmamız lazımdı. Benim başbakan ve cumhurbaşkanı olduğum dönemde BM genel sekreterleriyle sayısız, dünya liderleriyle de çok görüşmem oldu. Benim dönemimdeki ABD Dışişleri bakanı ile görüştüm. İngiltere başbakanı, dışişleri bakanları ile görüştüm. Avrupa’nın bütün dışişleri bakanlarıyla görüştüm. Birçok temasımız oldu. Anlatılacak gibi değildi” dedi.
“Tutuklamalar durana kadar görüşmem diyerek defteri kapatırsan bundan en çok Hristodulidis memnun olur”
Konuşmasının devamında Talat, “Şimdi Sayın Tatar’ın 4.5 yılda yaptıklarına baktığımızda resmi bir teması yok. Adadaki temsilcilerle, bazı AB ekipleriyle görüştü o kadar. Dış temsilcilikleri güçlendiremiyorsun. Örneğin İngiltere’deki temsilcimiz hükümetten herhangi biri ile görüşemiyor. Nasıl güçlendireceksin? Personel yığını ve fazladan para ödeyeceksin. ABD daha açık bir ülke, bizim oradaki temsilciler senatörlerle temsilciler meclisi üyeleri ile görüşebilir ama hükümet üyeleri ile değil. İngiltere’de milletvekilleri ile görüşebilir. Ancak bunlar bir şey getirmez. Önemli olan siz Cumhurbaşkanı olarak, çözüm ve diyalog istediğinizi ortaya koyarak bir şeyler elde etmenizdir. Beni tanıyın derken bile müzakere masasından kaçmadan bunu yapmanız lazım. Hristodulidis ile her ay görüşme yap. Tutuklama yaptı diye tutuklamalar durana kadar görüşmem diyerek defteri kapatırsan bundan en çok Hristodulidis memnun olur” dedi.
2004 Annan Planı dönemini hatırlatarak konuşmasına devam eden Talat, “Benim halkım 2004’te evet oyu kullandı. O zaman tutuklamalardan sonra, AB yetkililerine o dönemki açıklamaları ortaya koymalıydın. Yeni nesil bunları bilmeyebilir bunları anlatmalıydın. Rumlar her şeye rağmen hayır dediler. Bunların ortaya konması lazımdı” diye konuştu.
“Kıbrıs Türk toplumunun büyük çoğunluğu çözüm istiyor”
Mülkiyet konusu ile değerlendirmelerine devam eden Talat, “ Mülkiyet sahiplerinin yüzde 80’i Kıbrıslı Rum. Güney’de yüzde 20si Türk’tür. Bir ülke yüzde 20 mülkiyeti kullanarak kalkınabilir mi ekonomisini güçlendirebilir mi? Tapulu malların sadece yüzde 20’sini kullanarak kalkınması mümkün mü? Demek ki bu mallarını kullanma mecburiyetimiz var. Oturalım mülkiyeti masada takas edelim ödeyelim çözelim. Yoksa tutuklamalarla bu iş çözülemez diye bunu anlatalım ama bunu yapabilmek için kabul edilebilir bir politikan olması lazım. Bu politikanın geleceği yoktur. Tutuklamalar daha korkutucu boyutlara da gidebilir. Şuan sadece yabancılar cezalandırıldı başkası cezalandırılmadı. Bunlar daha ısınma turlarıdır. Simon Aykut tutuklandı. Larnaka ve Limasol’da da malları varmış. Çok uluslu yürüyordu. Bundan dolayı ilişkileri de oluştu buna güvendi herhalde. Ama bizim fanatik milliyetçi bir ekip Yahudi’dir diye Aykut’u ve diğer Yahudileri hedef gösterdi. Rum tarafına ihbar etti ve tutuklanmasına yol açtı. Rum tarafının bu yaptığı doğru değil. Bu yolla çözüm olmaz. Sadece korkutabilirsin masaya gelsin otursun diye. Çözüm isteyen biziz, Rumlar değil. Kıbrıs Türk toplumunun büyük çoğunluğu çözüm istiyor. İki devletli de isteyebilir ama bunun olmayacağını da biliyor. Kıbrıslı Rumlar reddetti olabilecek olanı. Çözüm isteyen benim, istemeyen Rumlar. Bunun dünyaya anlatılması lazım. Şimdi yeni politikayla çözüm isteyen onlar istemeyen biz olduk. Umarım ki ekimden sonra bu değişir ve daha uygulanabilir bir politikayla uluslararası ilişkilerimiz tesis edilebilir” ifadelerini kullandı.





