Covid-19 nedeniyle Hem Evli çiftlerin hem de bu süreçte ayı kalmak zorunda kalan sevgililerin bu süreçte bazı problemlerin yaşadığı görülmektedir.  Bu karantina sürecin de daha fazla zaman geçirmek bizim ilişkilerimizi daha olumlu yönde mi etkileyecek yoksa problemler mi neden olacak en çok sorulan sorulardan bir tanesidir. Bu doğrultuda evli bireyler ele alındığı zaman bu süreçte daha fazla ve kaliteli bir zaman geçirmeye olanak sağlarken aynı zamanda ciddi anlamda problemlere de neden olmaktadır. Peki neden bu problemler ortaya çıkıyor?

  • İlk olarak problemlerin ana çıkış nedeni bizim alışılmamış bir durumun içerisinde oluşumuzdur. İnsanların alışılmamış bir duruma adapte olabilmesi belirli bir süreyi almaktadır. Öncelikle ilişkilerimiz içinde bu karantina süreci alışık olmadığımız bir süreçtir. Bu durumda alışık olmadığımız durumun yarattığı kaygı ve durumun belirsizliği ilişkideki sorunları arttırabiliyor. Çünkü birlikte geçirilen vakit 24 saatin üzerinde olduğundan yani tüm günü birlikte geçiriyor oluyorsunuz ve bu duruma alışmak güç olabilmektedir.
  • Bu süreçte tolerans eşiği giderek azalmaktadır. Bunun nedeni normal yaşantımızda işe, okula veya dışarıya çıkıldığı zaman alan değişikliği olduğundan dolayı eve geldiğimiz zaman küçük tartışmalar veya gerginlikler yaşansa da tolerans eşiğimiz yüksek olduğu için problemler minimum seviyede çözülebilmektedir. Fakat izolasyon sürecinde sürekli olarak evin içinde olmak ve her gün rutin işlerin yapılması toleransın düşmesine neden olmakta ve eşler arasında sorunlara neden olmaktadır. Böyle bir durumda çok daha kolay tartışma ortaya çıkabilmektedir.
  • Eşler arasında özlem duygusu ortadan kalkmaktadır. Özlem duygusu ilişkilerimizi aslında canlandıran bir olgudur. Aile ve çift terapilerinde, genellikle çiftlerin sürekli olarak birlikte yapılan aktivitelerdense özlem duyulacak olan alanlara yönelmeleri önerilmektedir. Bu ilişkileri daha olumlu etkilemektedir. 7/24 birlikte zaman geçirmek özlem duygusunu azaltmakta ve belirli sorunlara yol açabilmektedir.
  • İzolasyon sürecinde özel alanın ortadan kalması veya azalması durumu ortaya çıkmıştır. Bireylerin özel alanları kendilerini daha iyi hissetmelerine, zaman ayırmalarına ve eşleriyle bir şeyler paylaşmalarına olanak sağlar. Örneğin bireyin başka ortamlarda bulunup yaşamış olduğu olayları eve geldiği zaman eşiyle paylaşması aralarındaki paylaşımı güçlendirmektedir. Bu süreçte özel alanlar giderek azalmakta ve sürekli birlikte olmak toleransı da düşürmektedir. Bu yüzden ayni evin içerisinde 24 saat birlikte de olunsa bireyin kendine bireysel özel bir alan yaratması (spor, müzik dinlemek, kitap okumak vs.) hem kendi için hem de ilişkisi için olumlu etkiler gösterecektir. Unutmamalıyız ki birey kendi ihtiyaçlarını karşılamadan ilişkinin ihtiyaçlarına karşılamaya çalıştığı zaman güçlükler yaşayabilir. Her bireyin özel bir alana ihtiyacı vardır.
  • Çocuklu ailelerde çocuklarında evde oluşu problemlerin çıkışına neden olmaktadır. Bu süreçte biliniyor ki çocukların devam etmek zorunda olduğu online dersleri olmaktadır. Bunları takip etmek tamamen ebeveynlere aittir ve gündem tartışma konusu çift olarak sorun olmasa da sorun bu kez çocukların dikkati veya çocukların programları gibi durumlar söz konusu olabiliyor ve ebeveynler üzerinde stres faktörü oluşturabilmektedir. 
  • Ekonomik sorunlar bir diğer önemli etken olarak görülmektedir. İnsanlarımız ekonomik anlamda yoğun bir bastırılmış kaygı yaşıyor. Belirli giderler ve harcamalar vardır bunlar bu süreçte aksamaya başlıyor ve evde bu rolleri üstlenen birey veya bireyler bu anlamda bir kaygı yaşamakta ve bu kaygı bastırılmaktadır. Gelecekle ilgili duyulan korkular ve belki dile getiremedikleri davranışları, duyguları ilişkileri üzerinde ortaya çıkabilmektedir. Özellikle şuan toplumda büyük bir kaygı yaratan işsizlik durumu “ihtiyaçları nasıl karşılayacağım” düşüncesini ortaya koymakla birlikte bireyler üzerinde yoğun bir kaygı oluşturmaktadır. Bu bastırılmış kaygıyla birlikte eşler arasında gerginlikler yaşanabilmektedir.
  • Başka bir faktör ise kadın ve erkek rollerinin bu süreçte çatışıyor olduğu görülmektedir. Peki bu çatışma neden çıkıyor? Birlikte yapılan görev paylaşımları sık sık değişmeye başlıyor ve belki de bu süreçte görev paylaşımı algısı da değişmeye başlıyor. Bu anlamda kadın erkek rollerinin değişmesi, beklentilerin farklılaşması, görevlerin bir birine veriliyor olması ilişkilerde problemi ortaya çıkarabilmektedir.

Bu süreçte ayrı kalmak zorunda kalan sevgililerde ise;

  • Sevgililerin bu süreçte birlikte kaliteli zaman geçiremiyor ve görüşemiyor olmaları sorunları beraberinde getirebilmektedir. Birlikte yeterince zaman geçirilememesi aslında paylaşım yapılamamasına da neden oluyor. Bu durumda yeterli sevgi gösterimleri yapılamıyor olabilmektedir (sürprizler, buluşmalar, hediyeler vs.). Bunların yaşanması sevgilerin gerilmesine ve aralarında problem yaşanmasına neden olabilmektedir.
  • Sorunları algılayış şeklinin partnerler arasında farklı oluşu diğer bir faktör olarak görülmektedir. Bu durum ikiye ayrılabilmektedir. Bazı kişiler kişisel algılarken bazı kişiler birleştirici olabilmektedir. Örneğin kişisel algılayan bir kişi “hep olumsuzluklar beni buluyor” gibi düşüncelere sahipken birleştirici olan bir kişi “ evet sorunlar var ama bunun üstesinden ikimiz gelebiliriz” düşüncelerine sahiptir. Bu durumda kişisel algılayan bir kişi düşünceleriyle birleştirici olan kişinin işlerini zorlaştırabilmektedir.
  • Fiziksel yakınlığın olmaması sürekli uzaktan uzağa iletişim kurmak durumunda kalmaları da ilişkide problemlere neden olabilmektedir. Bütün çift ilişkilerinde fiziksel yakınlık ilişki üzerinde önemli rol oynamaktadır.
  • Akıl okuma diğer bir faktör olarak görülmektedir. Yani aslında karşı taraf duygusunu söylemeden diğer partnerin onun hakkında düşünce üretmesidir. Örneğin “benim yüzümden canı sıkıldı”, ”benimle mutlu değil” gibi düşüncelere sahip olması. Bu evlilik ilişkilerinde de geçerli olmaktadır. Bireyin partneri hakkında yanlış düşüncelere sahip olmasını neden olmakta ve bu durum ilişkiyi olumsuz etkileyebilmektedir. Bu noktada paylaşım ve açık iletişim çok önemlidir. Duygu ve düşüncelerimizi partnerimizle paylaştığımız zaman onun esas düşüncelerini öğrenmemize imkan sağlar ve bu sorunların oluşmasını minimum seviyeye düşürür.

Bütün bu faktörler eşler ve sevgililer arasında sorunların çıkış noktaları olarak görülmektedir. Genel olarak, İletişim ilişkilerde çok önemlidir. Özellikle sen-ben dili kullanımı oldukça önemlidir. Çoğu ilişkide daha çok sen dili kullanımı görülmektedir, böylece bunu karşı taraf suçlayıcı olarak algılayabilmekte ve savunmaya geçebilmektedir. Tercih edilen ben dili kullanımıdır. Örneğin partnerinizin yaptığı bir davranış sizin canınızı sıkmış ise “böyle davranmamalısın” demek yerine “sen bunu yaptığında ben çok üzülüyorum” şeklinde ifade edilmesi aradaki gerginliğin daha kolay çözülmesini sağlayabilmektedir. Ayrıca ilişki içerisinde açık iletişim kurmak her zaman sorunların çözülmesinde önemli rol oynamaktadır. Böylece partnerinizle duygu ve düşüncelerinizi açık iletişim kurarak paylaşmanız önerilebilir. Dinleme becerisi diğer önemli faktördür. Partnerinizi aktif olarak dinlemek sorunlarınızı daha anlaşılır ve kolay çözmenize olanak sağlar. Örneğin partneriniz/eşiniz size bir şey anlattığı sırada başka bir şeyle meşgul olursanız (tv, telefon vs) bu durum onda değersizlik, önemsenmeme gibi duyguları ortaya çıkarabilir ve ilişkide olumsuzluklara neden olabilir. Özellikle izolasyon sürecinde sürekli olarak ayni ortamlarda vakit geçirdiğiniz veya uzaktan uzağa telefon üzerinden iletişim kurduğunuz için sohbetleriniz veya paylaşımlarınız sırasında buna dikkat edilmesi ilişkiyi olumlu etkileyebilmektedir.

Sabırlı, dikkatli ve kontrollü olarak ilişkilerinizi ve sağlığınızı korumanız dileğiyle..

Psk. Özge SARICA