Demokrat Parti Eski Genel Başkanı, deneyimli siyasetçi Serdar Denktaş, Türkiye’nin bu yıl KKTC’ye vermeyi planladığı rakamın 8 milyar TL olduğuna dikkat çekerek, hükümetin bu kaynağı böylesi bir dönemde istememesi gerektiğini söyledi.   

“Ben olsam istemeye utanırım” diyen Denktaş,  bu ülkede dönen sıcak parayı kayıt altına alarak kendi ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimize inanç belirtti.    

Denktaş, “Biz bunu daha önce yaptık. Türkiye’den kaynak gelmediğinde biz kendi ayaklarımızın üzerinde durabildik” anımsatmasında bulundu.   

Serdar Denktaş, KIBRIS TV’de yayınlanan Detay programında gazetesi Aytuğ Türkkan’ın sorularını yanıtladı.

“Hükümet deprem organizasyonunda başarılı oldu”   

Türkiye’de yaşanan deprem felaketinde KKTC hükümetinin başarılı bir süreç yönettiğini ifade eden Denktaş, “Adıyaman’a ilk gidebilen ekip oldu KKTC ekibi, burada yapılan çalışmayı takdir etmek gerekir. İyi bir organizasyon yapıldı ve ekipler orada oldu. Türkiye’nin ekipleri 5’inci 6’ncı gün gidebildi Adıyaman’a. Gönül o müdahalenin iyi sonuçlarını da almayı arzu ederdi ama maalesef olmadı” dedi.   

Sonraki süreçte halkın gönüllü bağışlarının, bu bağışların organize edilmesi noktasının ve yardım malzemelerinin TIR’larla Türkiye’ye gönderilmesinin de son derece güzel bir iş olduğunu belirten Denktaş, “Bununla birlikte KTMMO ve savcılığın gidip otel demeye dilimin varmadığı yıkıntıdan örnekler alıp konuyu hukuk yoluna sokmuş olmaları hükümet adına olumlu adımlardı” ifadelerine yer verdi.

“Maaş kesintisi kararı yanlıştı”   

Hükümetin maaş kesintisi kararının ise yanlış olduğunu ifade eden Denktaş, “Ama sonrasında aldıkları maaş kesintisi kararıyla hem var olan bir gönüllü yardım atmosferini berhava etme noktası doğdu hem de karşıt söylemlerin ortaya çıkmasını yaşadık. Bu karar yanlıştı ve neticede doğru bir karar alıp bu kararı geriye çektiler” diye konuştu.   

Serdar Denktaş, Türkiye’nin içerisinde geçtiği bu zorlu süreçte hükümetin yapması gereken işler olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:    “Türkiye’nin bu yıl bize vermeyi planladığı rakam kredi ve hibeler dahil 8 milyar TL’ydi. Bunu bu dönem almayalım denilebilir. Bu ülkede dönen sıcak para bizim kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak durumdadır. Kayıt dışı dediğimiz olay, beyan edilen gelirden fazla bir harcamanın memlekette olduğunu görmemiz ve beyan edilmeyen kısımdan devletin pay alamamasıdır. Sendikalarla da oturup konuşarak Güney ile olan ticareti daha da lehimize çevirerek bunun altından kalkabiliriz.”   

Denktaş, bunun yanında deprem kaynaklı yapılması gereken diğer işlerin iş dünyasıyla el ele vererek başarılabileceğine vurgu yaparak, “Ek hastane yapılmak istenir, ya da çocuklarımızın adına bir salon yapılması söz konusudur. Bunları da iş adamlarımızı çağırıp onlara “bir konsorsiyum kurun, bunu siz yapın” deseniz böyle bir ortamda iş adamları seve seve bunu kabul eder” dedi.

“Ben olsam Türkiye’den para istemeye utanırdım”   

“Böylesi bir ortamda ben olsam Türkiye’den para istemeye utanırdım” diyerek sözlerine devam eden Denktaş, şöyle devam etti:    “Bunun yerine bu memlekette dönen sermayeyle açığın nasıl kapatılacağını düşünürüm. Geçmişte Türkiye’den para gelmedi ya da gelemedi her neyse sebebi fark etmez ama ayaklarımızın üzerinde durmayı başardık. Üstelik açık kapatıp artıya da geçtik.  Mesele biz akaryakıtta fonu düşürdük, Rumlar gelmeye başladı, sadece akaryakıt değil birçok şey alıp ekonomiye katkı yaptı. Bu tip işleri düşünmeliyiz, şu anda eksik kalan o. “Türkiye zaten açıklarımızı kapatıyor” şeklinde bir kolaycılık var.”

“Kamu görevlilerine ikinci iş yasağı kalksın, vergi alınsın”   

Kayıt dışılığın bitirilebilmesi için uzun süre görev yapan hükümetlere ihtiyaç olduğunu söyleyen Denktaş, 4’lü koalisyon hükümetinde bu konuda bir yol haritası oluşturduklarını anacak hükümetin ömrünün buna yetmediğini belirtti. Denktaş, şöyle devam etti:    “Mesela bizim 4’lü hükümet bir dönem daha gidebilseydi biz bunun yollarını bulmuştuk. Biz kaçakların nerelerde olduğuna baktık. İş adamı yüksek vergi talebi nedeniyle saklıyor gelirinin bir kısmını ama onun dışında küçük küçük noktaların oluşturduğu büyük kaynaklar var. Mesela kamu görevlilerine ikinci işi yasaklıyoruz ama çoğu yapıyor ve devlet bir şey kazanmıyor. Buna izin verelim yapılan işten vergi alalım dedik. Eğer ikinci işi yapar ve devlete bildirmezse de devletteki tüm haklarını kaybedeceği şeklinde bir yasal mevzuat ile devletin gelirlerini artıracaktık.”

“Hükümet ve komite sendikalarla beraber çalışsın”   

Serdar Denktaş, mecliste oluşturulan yeni komiteye de hükümete de kaynak bulunmasıyla ilgili şu tavsiyede bulundu:    “Sendikalarla ben çok kavga ettim ama masaya oturduğumuzda hedefin ne olduğunu söyleyerek o hedefe katkılarını ve itirazlarını alarak karar alındığı zaman itiraz edilmediğini gördüm. Biz şeffaf bir diyalog kuruyorduk ve masadan mutabık bir şekilde kalkıyorduk. Benim Maliye Bakanlığımın ilk döneminde biz müdürler, müsteşarlar, bakanlar ve cumhurbaşkanına kadar maaşlarından yüzde 50 kesinti yaptık, ve dönüp sendikalara “siz ne yapacaksınız” diye sorduk.  Onlar da yüzde 30 kesinti ama geri ödeme yapılması kaydıyla dediler... Geri ödeme zamanını söyleyemedim ama belli zamanda ödeme yapıldı. Demek istediğim hassasiyet bu kadar doruktayken herkes kesintiye de onay verir. Benim tavsiyem komite ve hükümete bir taslak hazırlayıp sendikaları çağırıp “görüşünüz nedir” diye sormasınlar onun yerine birlikte çalışsınlar “gelin ne yapalım be arkadaşlar, siz de düşüncenizi aktarın” desinler o zaman hiç sıkıntı olmaz.”

Kaynak: Kıbrıs Gazetesi